Yürüyüşü severim.
Ameliyat sonrası ise zorunlu hale gelince, sabah ve akşam belli bir güzergâhta değil, kentin çeşitli yerlerinde yaklaşık en az 60-90 dakika dört dönüp duruyorum. Hem sağlık için spor, hem de çevredeki değişimler için iyi de oluyor...
Bayramın ikinci sabahı... Her taraf sessiz, sakin... Rüzgâr zaman zaman esmese, insan sabahın ilk saatlerinde bile neredeyse bunalacak... Nergiz Tren İstasyonunun Bostanlı tarafından geçtikten sonra, Girne Bulvarı istikametinde bir anda vitrine gözüm takıldı... Bir kaç adım atmıştım ki... Geri dönme ihtiyacını hissettim...
Antika eşyaları alan satan, tamir eden bir dükkanın vitrininde gördüğüm şilt "Bunun burada ne işi var?" dedirtti...
Tekrar tekrar baktım...
Yıllar gözümün önünden bir filim şeridi gibi gelip geçti...
Haberler, geceler, ödüller, alkışlar, tebrikler...
Üyesi olmakla gurur duyduğum... Meslek yaşamımda pek çok kez kazanıp, "ilk 2 yıl" ödüllerimi tek şiltte aldığım "İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik Ödülü" bu ülkenin gazetecileri, özellikle de İzmirli meslektaşlarım için en büyük değerdir. Öyle de olmalıdır.
Ödül geceleri aklıma geldi... Hepsini teker teker anımsadım... Sonra da; "Benim yaşamında en önemli kazancım" dediğim, kalbime saklayamayacağım için en değer verdiğim köşeye, narin bir çiçek gibi yerleştirdiğim ve titiz bir şekilde koruyup, kolladığım, her zaman da gururla seyrettiğim "Basın Ödülleri"nden bir şilt vardı o vitrinde...
Yıkıldım...
Uzun süre seyrettim...
Acaba kimindi?
Buraya nasıl gelmişti?
Bir meslektaşım mı vermişti?
Birisi mi götürmüştü...
Düşünemiyorum... Maddi değeri de olmadığı için...
Ama manevi değeri, paha biçilmez!..
Şimdi ne yapmalı?
Fotoğrafını çektim. Gazetecilik ve üyelik görevimi yaptım.
Bundan sonrası vicdanlara kalmış...
XXX
ADAYLAR ERKEN ÇIKMAYA BAŞLADI
Cemiyetin onurlu ödülüyle yazıya başladık, cemiyet haberiyle devam edelim.
Önümüzdeki yılın başında yeni yönetim kurulu seçimleri yapılacak. Şimdiden başkanlık için kolları sıvamaya başlayanları duyuyoruz. Başkan Atila Sertel “bir dönem daha” istiyormuş… Yener Özkesen ile Hakan Tartan’ın isimleri kulislere düştü. “Yeni Asır Grubu, TRT’ciler de aday arayışında” diyorlar.
Her zamanki gibi, izliyoruz…
XXX
O KADAR DA KOLAY
Spor tesisleri açısından İzmir'in en şanslı ilçesi olan Bornova'da, Bornova Belediyesi'ne Tuborg'dan kalan spor tesisleri (spor salonu, yüzme havuzu, kamp merkezi) yapılmakta olan spor salonu ve stat, buz sporları salonu, 2 adet spor salonu'nun (Evka ve H.Öğütcen) yanı sıra yıkılması gündemden olan cimnastik salonu, şehir stadı, amatör liglerin oynandığı futbol sahaları mevcut.
Peki futbolun dışında bir başarı var mı?
İş burada Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila'ya düşüyor. Genç ve sportmen başkan her halde ölü toprağı üzerinden atacaktır...
Sevgili başkan, BESYO'su ülke çapına sporcu yetiştiren Ege Üniversitesi'ne sahip olan "Üniversite kenti" Bornova'yı "spor kenti" yapmaya var mısın?..
XXX
TRANSFERE DEVAM…
Ege takımlarının (AŞ’ler hariç) ortak derdi “ekonomik sıkıntı” olarak yansıyor. Medyada yer alan haberler ise onları adeta yalanlıyor.
Hem paramız yok diyorlar, hem de cömertçe harcıyorlar…
Onlar da, “Borç yiğidin kamçısıdır” sözünü yerine getiriyor.
XXX
NE KADAR OLURSA OLSUN
Karşıyakalı dostlar ısrarla soruyor: “Stat konusunda senin fikrin nedir?” diye.
Ben daha önce yazarak cevabımı vermiştim.
Bir değil, iki değil… Ne kadar çok stat ve salon, spor tesisi olursa mutlu olurum…
Spor tesislerinin bol olduğu ülkeye, oyun salonu kurulmuyor unutmayın!..
XXX
OLİMPİYAT ADINA
Atatürk Stadı ile ilgili yazımız büyük yankı uyandırdı.
Her kesimden çeşitli yanıtlar ve fikirler geldi.
Bunlardan birisi de “Olimpik yerler yıkılmaz” teziydi.
Doğru. Ama Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyeleri Atatürk Stadı’nı görseler, ömür boyu olimpiyat vermezler!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!