Yıllardır dilimden düşürmediğim bir kelimeydi; denetim…
Konu nasıl, nereden, hangi şekilde açılırsa açılsın. Sonuçlu veya sonuçsuz olsa şikâyetler çoğalınca iddia ederdim: “Biz denetimi beceremiyoruz…”
Konu her neyse, denetim yapmadığın sürece çıkmaza girer ve hüsranla sonuçlanır!
Bu kendi işinde, özel sektörde, devlet dairesinde değişmez!
Öncelik kuralsa, çark doğru dönecekse denetim şarttır…
Denetlemezsen de sonuç ortadadır…
Kırmızı ışıkta geçmeme, yasak yerlerde sigara içmeme, trafik kurallarına uymama… Sırala sıralayabildiğin kadar.
Hemen dönüp de spora bakacak olursak…
Basit bir örnek verelim.
Futbol takımın için harika transferler yapıyor ve “banko şampiyonuz” dediğin ekibi yaratıyorsun… Bol sıfırlı paralarla transfer ettiğin futbolcularına lojmanını da lüks sosyete mahallesinde tutuyor ve ama başıboş bırakıyorsun…
Sezon sonunda ne şampiyonluğu… Küme düşmediğine şükrediyorsun. O da; az para verdiğin, istikbali için ter döken, büyük olasılıkla armasını düşünerek, formasını terleten alt yapı oyuncuların sayesinde oluyor…
Yenilgilerin ardından başkana veya sorumlulara soruyorlar: “Neden?”
Cevap çok kolaydır: “Maya tutmadı…”
Kibarca, bu kendi kendini teselli etmenin en güzel yoludur…
Oysaki gerçek; başarısızlıktır. Başka bir deyişle de; hüsran!
Şimdi soruyorum: Lüks mahalledeki futbolcuların lojmanına kaç kez gittiniz?
Oyuncuların gece yarısı evde olup olmadığına emin miydiniz?
Hangi lüks restoranda saat 24.00’den sonra ayrılan futbolcularınızın nerede takıldığını ne zaman öğrenebildiniz?
Antrenörü ve oyuncuları hangi menajerden hangi yolla aldınız?
Lig süresince sonuca etki edecek ekip başta olmak üzere tüm ögelerin öncesi ve sonrasını denetlediniz mi?
Vs… Vs…
Diyeceksiniz ki; profesyonel bunlar…
Evet, ama beş parmağın beşi bir değil…
Biz ne profesyoneller gördük… İpin ucunu kaçırdın mı, adeta seni küçük parmağıyla oynatırlar…
Denetim mekanizmasını sağlayamaz ve başıboş bırakırsan, ne delinmedik cebin kalır ne de cepkenin…
Bu denetim de nereden geldi diyeceksiniz?
Durduk yerde gelmedi! Halen içimiz kan ağlıyor…
11 İl’e ağıt yakmaya devam ederken, işin ustası profesörlerden TV’deki oturum ve yorumlarında çokça sıklıkla duymamızdan kaynaklandığını açıklıkla söyleyebilirim…
Denetim…
İşte bundan yoksun olmamızın tablosunu halen gözyaşlarımız ile boyamaya devam ediyoruz…
Aslında bu kelime, yürekli, insaflı ve işini doğru yapan, kuralları, yasaları yok saymayan insanlar için gereksiz.
Ama bazıları için denetim olmuş, denetimsizlik!
Şöyle düşünün… Etrafınıza ayrıntılı bakın… Ne kadar iyi niyetle çıkarılan yönetmelikler, sadece denetim olmaması nedeniyle uygulanamıyor…
Sonra da oturup ağlıyoruz…
Denetim mekanizmasını artık yasalarla çalıştırmalıyız…
Bunun için de işini seven, doğrusunu yapan, uygulamaktan korkmayan kişilikli insanlara ihtiyacımızın olduğunu şu günlerde hatırlamalı ve hatırlatmalıyız…
Duygusallığımızın ön planda bulunduğu kadar, yardımsever bir millet olduğumuzu bilmeyenimiz yok.
Bir anda kartopu gibi yuvarlandıkça büyümesini bilen ve tüm engelleri aşarak olmazı başaran millet değil miyiz?
Üstelik kara günümüzü aydınlığa çeviren dostluklarımızın pekiştiği böyle günlerde “Düşman kardeşler”in gerektiği an, “can ciğer kuzu sarması” misali ayrılmaz ikili olduğu gerçeği, bir kez daha Karşıyaka ile Göztepe’nin el ele, gönül gönüle vermesiyle kanıtlandı.
Yıllardır giydikleri “Rekabet” forması bir anda sırtlarında “dostluk abidesi”ne dönüştü…
Ve iki güzide kulübümüzün taraftarları kalplerini birleştirerek depremzedeler için maç organizasyonu ülkeye örnek oldu… Karanlığın bir nebze de olsa, aydınlığa çevrilmesini sağladı…
İzmir Körfezini inci gibi saran iki yakasındaki “tarihi kulüp”lerin taraftarlarınca yarattığı enerji, güneş ışınlarını kıskandıracak “iyilik timsali”ne dönüşünce gözyaşlarının bir an da olsa akmasına ara verdi…
“Tek tribün, tek yürek”
“Körfezin ayırdığı acının birleştirdiği”
Sloganıyla yola çıkan Göztepe ile Karşıyaka taraftarları gelirleri depremzede vatandaşlarımız için kullanılacak temsili maç organizasyonunu gerçekleştirdi. İki taraftar grubu, rakip takım antrenmanlarına giderek moral verdi…
Ve yarın…
Temsili maç günü…
Eğer bu saate kadar bilet almadıysanız lütfen siz de bir biletle bu tarihi acı için tribünlerdeki yerinizi alın…
Haydi; yeni bir rekor kıralım…
Hedef; 1981 yılında iki takımın arasında oynanan ve dünya rekorunun kırıldığı 80 bin kişinin izlediği derbi maçından daha fazla bilet satışı olsun… Bunu gerçekleştirmek hepimizin elinde…
İzmir’in tarihi spor kulüpleri; 1912 yılında kurulan Karşıyaka ile 1925 yılında kurulan Göztepe ilk kez 12 Mart 1944 tarihinde, Millî Küme maçında Alsancak Stadı’nda karşı karşıya geldi. Karşılaşma 3-1 Göztepe’nin galibiyetiyle sonuçlandı. Bu karşılaşma tarihe iki takım arasındaki ilk resmî maç olarak da geçti. İki takım arasında günümüze kadar oynanan 59 maçın 22'sini Göztepe, 24'ünü de Karşıyaka kazandı. 13 maç beraberlikle sonuçlandı. 19 Nisan 1959'daki Millî Lig maçını Göztepe 3-0 kazanarak en farklı galibiyeti elde etti. 5 Mart 1961'deki Millî Lig maçı 6-2'lik skorla kazanan Karşıyaka'nın bu karşılaşma en farklı galibiyeti oldu. İki takım en son 10 Nisan 2016 tarihinde 1. Lig'de Atatürk Stadyumu'nda karşı karşıya geldi. Maç, Göztepe'nin 2-0 galibiyetiyle sonuçlandı.
İki eki arasındaki en önemli karşılaşma 16 Mayıs 1981 tarihinde oynandı. İzmirli iki ezeli rakibin bu maçını tam 80 bin kişi izlediği ve bu rekor Guinness Rekorlar kitabı tarafından da tescil edildi. Şampiyonluğu etkileyecek bu maç 0-0 sona ermişti.
Gol sesi çıkmadı ama o gün “2. Futbol Ligi’nde dünya seyirci rekoru” kırılmıştı…
Yarın da tarih yazalım ve rekoru egale etmeyelim, kıralım!..
Ziya Gökalp’in dediği gibi “Düşünmek ve söylemek kolay, fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur.”
Gelin biz bu zorluğu da aşalım ve rekoru kıralım...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!