45 yıllık "spor yazarlığı"mda çok olay gördüm. Yeni Asır'daki, ilk yıllarımda Altay'la çıktığım Kırıkkale maçında Altay'ın galibiyet sevincini fotoğraflarken taraftarların elinden zor kurtulmuş, Kupadaki Ordu maçında yine Altay'ın rakibini elemesiyle sahaya yağan taşlardan nasibini almıştım... Hürriyet’teyken de başıma onda olay gelmedi değil...
Her maç bittiğinde, otele döndüğümüzde... Kapıda bizleri karşılayan rakip takım yöneticileri bin bir özür diliyordu...
Maç bitmiş, her şey unutulmuştu... Dostluk, kardeşlik, barış hiç bir zaman için unutulmadı...
Göztepe'nin Cizre macerasını, torpilin ve "adamını bul" ilkesinin ön planda olduğu bu ülkede; sıfırdan, adeta tırnaklarıyla kaza kaza bulunduğu yere gelen. Ülkenin en iyi spor fotoğrafçılarından birisi olmasını bırakın, mertliği ve sevecenliğiyle de, herkesin kalbini kazanan sevgili Sedat Yılmaz'ın HT Egeli'deki yazısını okuyunca "olmaz olsun böyle futbol..." dedim ve "futbol yazacaksın da ne olacak?" diyerek, barışın simgesi olan "zeytin dalını" elime aldım...
Şimdi sizleri geçen yazımda söz ettiğim Akhisar'daki Zeytin Hasat Şenliklerine götüreyim...
İzmir ve İstanbullu ekonomi yazarları ve muhabirlerinin ailecek katıldığı şenliğin sürprizi, 1652 yıllık anıt ağacın önünde Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat'ın "hoşgeldiniz" dediği an, başlayan yağmurun bizleri sırılsıklam yapan çiftçinin beklediği bereketti... Alper başkan o kadar çok koştu ki, yağan yağmur, akıttığı terin gölgesinde kaldı…
Çocukluk arkadaşım, can yoldaşım, bırakın tanıdıklarını, tanımadığı insanlara bile "dost ve yardım eli"ni her zaman uzatan, karanlıkta adeta bir ışık olan, Akhisar Ticaret Odası Başkan Yardımcısı, sevgili Ufuk Merde'nin ısrarı ile gittiğim şenliklerde, Akhisarlı gençlerin çalışkanlığı ve kenti için yapabileceklerinin en iyisi yapma gayretini görmek beni çok mutlu etti...
Delikanlılık dönemimizin miniği, Şerifoğlu ailesinin en küçük ferdi, Akhisar Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Şerif Şerifoğlu’nun misafirperverliği gerçekten yazmaya değerdi... Akhisar'da başlayan ve Bakır'da biten araba yolculuğumuzda "yeni Akhisar"ı Şerif'in harika anlatımıyla öğrenmiş oldum...
1652 yaşındaki ağaç tüm heybeti ile karşımızdaydı. Ufuk Merde, "Bir hatıra fotoğrafımız olsun" diyerek ağaç altında poz verirken, 10,6 metre gövde çapı, 13 metre tepe çapı ve 6,84 boyunda, tek başına tarih gibi duran bir zeytin ağacını düşününce, üzüm bağı, tütün tarlası, zeytin ağacı altında büyümüş bir Akhisarlı olup da, "Anıt Ağaç" olan bu zeytin ağacını bilmemek herhalde ayıp değil miydi?..
Ağaç, yörenin değil, ülkenin yaşı tescillenmiş en yaşlı üç ağacından birisiydi. Bereketin sembolü, zeytin ağaçlarının koruyucusu, her yaprağından farklı bir maziyi okuyabildiğin heybetli ağaç, Akhisar-Kırkağaç karayolu üzerinde Bakır mevkiinde... Yolunuz düşerse, mutlaka görün!..
Şenliklerde Akhisar Belediye Başkan Yardımcısı Ömer İşçi, Ufuk Merde ve gerekse Şerif Şerifoğlu ile sohbetler sırasında sanki spor alanındayız gibi, laf dönüp dolaşıp spora geliyordu... Ufuk Merde Akhisar futboluna büyük hizmetler vermişti... Akhisarspor'un yokluk dönemlerinde hep kulübü yaşatmaya çalıştı. Akhisar Belediyespor bugün süper ligde mücadele ediyorsa bunun gizli kahramanlarından birisi de Ufuk Merde'dir. Akhisarspor'un Akhisar Belediyespor'a dönüşmesi fikri de yanılmıyorsam kendisinden çıktı... İnşallah yanılmıyorumdur...
Şerif Şerifoğlu eski bir basketbolcu... Zamanında Karşıyaka'dan teklif almış ama değerlendirememiş... Aslında bugün çıksa, alt liglerde rahat oynar!..
Akhisar Belediyespor Kulüp Başkanlığı döneminde büyük başarılara imza atan, belediye başkan yardımcısı Ömer İşçi gerçekten Akhisar ve spor sevdalısı... Hep büyük düşünüyor... Futboldan sonra basketbolda da "bir atak" şart olduğunu söylediğinde sevindim... Hedef büyümeli... Ama nasıl?
Bir araya gelince bunları da konuşacağız...
Gün boyu ıslandık, eski günleri yad ettik... Yağmur, çamur, telaş, karmaşa, kargaşa derken, konukların yöresel yemek kapma yarışında olduğu bir sırada, Ufuk Merde bizleri arabalara attığı gibi Köfteci Ramiz'e götürdü...
Sabah'ın ekonomi yazarı Şelale Kadak, Hürriyet'in ekonomi yazarı Vahap Munyar, eşi Emine Munyar, Ekonomi Dergisi Yazarı Mustafa Kemal ile Köfteci Ramiz'de harika köfte, salata ve tatlıları ile karınlarımızı doyurduğumuzda, patron Bircan Taşkınlar'ın hoş sohbeti ile iliklerimize kadar ısındık...
Aslında Bircan Taşkınlar'ın TV programı yapması şart... Bircan Taşkınlar'ın, ağzından bal gibi dökülen sohbeti, sahip olduğu "hayat tecrübesi"yle, bilgi ve birikimini bırakın gurmeleri, benim diyen bile eline su bile dökemez!..
Spor yazacaktık... Zeytin'le günü tamamladık... Noktayı da spora "zeytin dalı" uzatarak koyalım!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!