Olimpiyatlar bitti… Kimilerine göre başarı sağladık, biz spor adamları ve bu işin içinde olanlara sorduğunuzda, sonuçta kullanılan kelime: “Hüsran…”
Elbette alın teriyle madalya kazanan gençlerimizin hakkını yemiyor ve onları gönülden bir kez daha kutluyoruz…
Olimpiyatlar dünya sporu için çok önemli. Yeryüzündeki en büyük sportif organizasyon. Bizler de ülke olarak bunu kabul ediyoruz. Bizim spor dünyamızda olimpiyatların daha da büyük anlamı var. Çünkü olimpiyat sonrası özerk federasyonlarda seçimli genel kurullar yapılır… O nedenle herkes olimpiyatları bekler!
Faruk Nafiz Çamlıbel ne kadar güzel söylemiş: “Gelmezsen eğer mevsimi nereden bilecekler. Sahil seni, rüzgâr seni, akşam seni bekler.”
Federasyon Başkanlığına soyunanlar da olimpiyatların gelmesini dört gözle bekler!
Bakalım seçimlerde, beklenen başarının çok uzağında kalan federasyon başkanları yeniden aday olup da koltuklarını koruyabilecekler mi?
Tahmin etmek çok kolay da, son dönemde en usta tahminciler bile yanılır oldu. Nedeni de her şeyin alt üst olması…
Bu yıl birkaç federasyon seçimlerinde oy hakkımız olacak. Türk sporuna, ülkemiz gençliğine yararlı hizmet edeceğine inanacağımız dürüst başkan adaylarına oy vereceğiz. Bu bizim kırmızıçizgimiz… Yıllardır asla çizgimizi aşmıyoruz!
Oryantiring de bu branşlardan birisi…
Daha önce de yazmıştım, eski başkanlardan Atilla Güler’i…
Yeniden Oryantiring Federasyonu başkanlığına adaylığını koydu. Desteğimiz sonuna kadar…
Basketbolda şampiyon olarak yükseldiğimiz 2.Lig yarışmacı haklarımızı Karşıyaka’nın pilot takımına verdiğimizden bu yana alt yapıda sporcu yetiştirmeyi benimsediğimizden yarışmacı takımlar çıkarmıyoruz. Bu nedenle de oy hakkımız yok. Ama olsaydı, kesinlikle şu andaki başkan ve yönetimine oyumuzu vermezdik!
“Kapanmasın” diye üstlendiğim başkanlık görevini 20 yıl yaptıktan sonra genel kurul kararı ile “Onursal Başkan” sıfatıyla veda ettiğim BAD’tan (Basketbol Adamları Derneği) birkaç yıldır ses çıkmıyor. Bu derneği yeniden harekete geçirmek için basketbola gönül verenlere de bu vesile ile seslenmek istiyorum… Bizim dönemimizde Basketbol Federasyonu, BAD’ı kabul eder ve ağırlığımızı da hissettirirdik. Türkiye çapında ses getiren ödüller verir, gündem yaratır, hizmetimizi zirveye çıkarırdık.
BAD’ın bir İtibarı ve ağırlığı vardı… Harun Erdenay, TBF Başkanlığında BAD yönetimini İstanbul’da ağırlamış. Ortak iş birliktelik sözü vermişti. Harun Erdenay’ın yeniden başkan adaylığına soyunmasını beklediğimiz şu dönemde, kendisinin başkan Hidayet Türkoğlu’ndan aldığı CEO’luk teklifini kabul etmesi, basketbol camiasında yepyeni oluşumların doğmasına neden oldu…
Bunlardan birisi ve en gür sesi çıkan da eski milli basketbolcu, Avrupa Karmasına seçilen ilk Türk basketbolcu olup, 259 kez milli formayı giyerek “En fazla milli” olan basketbolcumuz Efe Aydan…
Basketbolumuzun efsane isimlerinden Efe Aydan basketbolun geldiği bu noktaya seyirci kalamayacaklarını belirterek, basketbola gönül veren donanımlı bir ekip ile yönetime talip olduklarını açıkladı.
“Hazırız, geliyoruz” diyen Efe Aydan, 46 yıl aralıksız basketbolun içinde olan, her kademesinde çalışan ve “Ben Efe Aydan olmamı basketbola borçluyum” diyen basketbol sevdalısı.
Arkadaşlarıyla birlikte ellerini taşın altına koyduklarını da belirten Efe’nin pek çok arkadaşıyla ortak duygu ve düşünceyi paylaştığı açıklamasında “Geçen seçimlere Erman Kunter'in başkanlığında girdik, kaybettik. Ancak basketbola gönül vermiş, donanımlı kişilerden oluşan ekibimiz takipten vazgeçmedi. Şimdi yine aynı yoldayız. Ama bu defa çok daha hazırlıklı ve donanımlıyız. Yönetmeye talibiz, hazırız, geliyoruz… İçimizde çok değerli insanlar var. Başkan adayımız net değil ama Türk basketbolunu kurtaracak liyakat sahibi ekibimiz hazır. Zaten bu tecrübeli bir ekip işi. Camia, basketbolun yönetimini bilenlere vermek istiyorsa, basketbolun geleceğini düşünüyorlarsa yolun bizim ekibimizden geçtiğini görmeliler” diyerek aday olduklarını vurguladı.
Efe Aydan basketbolumuzda önemli noktalara parmak basarak kamuoyunu da aydınlatma yoluna gitti.
Bakın neler dedi:
“Basketbolun neresinden tutsanız maalesef elinizde kalıyor. A Milli Takımımız büyük şampiyonaların elemelerine bile katılamayacak duruma geldi. Geçmişte iyi olan altyapılarımız da geriledi. Turgay Demirel Federasyonu'nda Jülide Sonat'ın hazırladığı projeler sayesinde kadınlarda Olimpiyatlara katılabiliyorduk… Şimdi kadın basketbolu da yok oldu. Basketbolda bazı kulüp başkanlarının, yöneticilerin, menajerlerin, oyuncuların, hakemlerin adının bahisle birlikte anılması çok acı. Maalesef federasyon da söylenti boyutunu aşan bu önemli konunun üzerine gidemedi, konunun araştırılması için en ufak bir girişimi olmadı. Hatta federasyondan bile bazılarının ismi bahis konusunda geçmeye başladı. Basketbolumuz böyle mi olmalı? Basketbolumuz bunu hak etmiyor. Oyuncu yetiştirelim diyoruz, elimizdeki çok az potansiyel oyuncunun da gelişimlerini sağlayamıyoruz. Şimdi bir de karşılarına 4+3 kuralı çıktı. Hidayet Türkoğlu bu kuralın basketbolumuz için iyi olacağını söylüyor. Sanırsınız ki hiç basketbol oynamadı. Hücumları 4 yabancının domine ettiği sistemde, Türk oyuncuların çok az rol alacağını hep birlikte göreceğiz. Oyuncu yetiştirmek için önce antrenörlere eğitim vermemiz lazım. Bizim antrenörlerimiz de işlerini garantiye almak, günü kurtarmak derdine düşürülmüş durumda. Bir-iki kulüp dışında altyapıyla ilgilenen de kalmadı. Üst liglere, hatta NBA'e düzeyinde oyuncu yetiştiren Banvit göz göre göre kapandı gitti. Kapanmaması için federasyon ne yaptı? Banvit'e destek verdi mi? Yazık günah…”
TBF Başkanı Hidayet Türkoğlu’nun öve öve bitiremediği yıkılan Abdi İpekçi Spor Salonunun yerine yapılan tesis ile ilgili olarak da bakın neler söyledi:
“Ellerindeki tek enstrüman İstanbul'daki tesis. Çok güzel bir tesis olduğunu duyuyoruz, itirazımız da yok ama federasyonun bu mantığı ile içini doldurabilecek miyiz? Buradan kaç takım yararlanacak, kaç yerel lig maçı oynanabilecek? O da ayrı bir konu….”
Efe Aydan’ın Türk Basketbolunu sarsacak açıklamalarına devam edelim:
“Basketbol Milli Takımında görev almak büyük bir şeref. Bu nedenle de parayla ölçülmemesi lazım. Milli Takım antrenörleri turnuvadan turnuvaya iş yapıyorsa kazanacakları ücret Türkiye'nin şartlarına uygun olmalıdır. Bu görev şanlı ve şerefli bir vazifedir. Milli Takım 50 sayıyla maç kaybettikten sonra katılması gereken turnuvadan çekiliyor. Bu kararı federasyon mu veriyor, antrenör mü? Belli ki yetkiler de karışmış…
Hakem organizasyonu gerçekten çok kötü… Hakem eğitimi sıfıra yakın. Yılda bir sefer toplanıp verilen eğitimin kime faydası olabilir. Oradaki ilişkiler de liyakatli olmaktan uzak. Dostluk ilişkileri ile atamalar yapılır duruma gelinmiş, yazık. Profesyonel hakemlere ödenen ücret asgari ücret civarında kalmış. Bunlar büyük sorunlar. Erşan Kartal değerli bir hakem. Yaşanan olaylardan sonra hukuken hakemlik yapma hakkını elde etti. Ama “Ben olduğum sürece Erşan hakemlik yapamaz.” diyen bir federasyon başkanı var. Yani hukuk çöpe atılmış, kararlar iki dudağın arasında…
Anadolu'da basketbol tamamen bitti. İki, iki buçuk aylık göstermelik turnuva ile Bölgesel Lig'in devam ettiği aldatmacası ile bir yere varamazsınız. Sonuçta Anadolu'nun birçok ilinde basketbol oynanmaz hale geldi. Basketbol sevgisini böyle mi yayacaksınız?”
Aydan’ın bir önemli tespiti de Başkan Hidayet Türkoğlu’nun törenlerde olmaması…
“Olimpiyat var, final gecesi tüm ülke federasyon başkanları orada, bizim TBF Başkanı maçlara gitmemiş. Fenerbahçe Şampiyon, oluyor bir bakıyorsunuz TBF Başkanı ödül töreni sırasında sahada yok” diyor ve ekliyor: “Basketbol Federasyonu'nun kulüplerden lisans parası, katılım bedeli adı altında paralar toplamamalı, kaybettiği sponsorları tekrar kazanarak kulübe destek olmalıdır.”
Bu katılım bedelleri ve lisans ücretleri sadece basketbolumuzda değil, tüm branşlarda kanayan yara…
Buna Gençlik ve Spor Bakanı kesin çözüm bulmalı ve özerk federasyonların amatör kulüplerin kanını emmelerini önlemeli…
Yazıya Brezilyalı roman ve söz yazarı Paulo Coelho’nun sözüyle noktayı koyalım: “Toplamakta gecikirsen, meyveler dalında çürür… Çözümünü geciktirirsen, sorunlar sürekli artar.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!