Yazın yapılacak sporların başında gelen ve tüm ailelerin tercih ettiği spor dalıdır, yüzme…
Karşıyakalılar biraz şanslı. Çünkü yüzme havuzları var.
Karşıyaka Belediyesi’nin Örnekköy’deki havuzun üstü kapalı olduğundan yaz kış sporcular için hizmet veriyor.
Narlıdere, Balçova, Güzelbahçe de oturanlar için yörede yüzme havuzu var. Gençlik Spor İl Müdürlüğüne ait olan havuz yazları işler durumda.
Ege Üniversitesi yüzme havuzu 12 ay hizmete devam ediyor. Katip Çelebi Üniversitesi’nde de açıldı.
İlçe belediyeleri havuz konusunda cömert. Buca’da havuzun varlığından da söz etmeliyim. Bornova, Pınarbaşı kapalı havuzu bulunan talihli yerler… Çiğli de açık havuz olan ilçelerden birisi. Bayraklı’da ilk açılan havuz olmasına karşın sonrasında düğünler tercih edilince deniz kenarında havuz başı düğün salonu oldu!
Urla’da TSYD’nin baştan sona elden geçirilen yazları açık olan havuzu da hizmette.
Öyle çok çok eskilere gitmeye gerek yok. O dönemlerde İzmir’de bir tek mevcut olan Atatürk Yüzme Havuzu’nda sayısız spor kulübü çalışır ve İzmir; Türkiye, Balkan Şampiyonluklarına her zaman imza atardı. Üstelik kulesi bulunduğundan tramplen ve kule atlamada da Türkiye Şampiyonu çıkardı… Su topunda da İzmir Türkiye’nin sayılı takımlarına sahipti.
Güven Görgül’ün kulakları çınlasın…
Yüzme ve judo sporuna yaptığı hizmetleri saymakla bitiremeyiz. Heykeli dikilecek spor adamlarından birisidir, kendisi… Son derece beyefendi, mütevazı…
O yıllarda tek yüzme havuzu olmasına karşın rekabet içinde olan çok kulüp ayrı veya aynı saatlerde ayrı kulvarlarda çalışırlardı. Havuzda rekabet, karada can ciğer kuzu sarması olan yüzme camiası nice zaferlere imza atmıştı…
Tek havuz, çok başarı…
Bugün havuz çok, başarı yok desek inanın abartmamış oluruz…
O günlerden bu günlere gelindiğinde değişen nedir?
Değişime ayak uyduranların bir adım öne geçtiği günümüzde spor, bilen ve bilinçli spor adamlarıyla daha da güzel olmaya başladı. Sporun hangi dalında olursa olsun değişmeyen kuraldır.
Şöyle bir göz gezdirecek olursanız sorunun cevabını da kendiliğinden bulacaksınız.
Aslında her meslekte öyle değil midir?
Büyüklerimiz ne derdi: İşi ehline bırak…
Bizde işe göre adamdan çok, adama göre iş yaratma olduğu sürece daha çok boş takılmaya devam ederiz. İleriye gideceğine, geriye talim ederiz…
Kim olursa olsun, işini laikiyle ve yüreğinden yapanlar nasıl olsa hak ettiklerini elde ediyorlar. Bazen istisnalar kaideyi bozuyor ama genelde sabırlı olanların doğru yolda tökezlenmediğini görüyoruz.
Bazıları yanardönerdir. Olsun…
Belli yerlere gelir. Gelsin…
Seni gördüğünde yüzüne gülüp de “canım, ciğerim” derken, arkanı döndüğünde “Yaramaz adam” sözünü söyleyenleri bu şehir bilmiyor mu? Biliyor.
Senin, benim, onun sırtına tırmanarak bir yerlere yükselmiş midir? Evet.
O zaman Balzac’ın şu sözünü aklınıza getirin: "İnsanlara, kendilerini nankörlüğe mecbur edecek kadar büyük hizmetlerde bulunmayınız."
Bu söze karşın, af edici olup da iyiliğe devam ettiğiniz için başınıza gelmeyen kalmıyor öyle değil midir?
Sporda bunu çok görürsünüz. Kırmızı kartı, kadro dışını, para cezalarını en küçük bir başarıdan sonra af etmiyor musunuz?
Sonra da çıkıp “Disiplini sağlayamıyoruz” diye hayıflanıyorsunuz…
Disiplin her işin başında gelmelidir.
Bunu sağlayan kulüpler başarıyı daha kolay elde etmektedir.
Ama hava biraz soğusun. Gölge veren ağacı unuttuğun sürede senden ne köy olur ne de kasaba…
Elbette güzel insanlar yok değil…
Şöyle bir çevrenize alıcı gözle bakacak olursanız inanın güzelliklerin de farkına varacaksınız. Yeter ki peşin hükümlü olmayın…
Size taşınan her söze itibar edip de gönül koyup, kalp kırmayın.
Gerçeği araştırıp, yüzleşin.
Bu sadece sporda değil… Her alanda!
Bizim dünyamızın büyük bölümünü spor kapsadığı için deyim yerindeyse çoğu zaman sporla yatıp sporla kalkıyoruz…
Bizim gibi çok insan bu durumda. Hele bazılarındaki fanatiklik yok mu?
Kar kış, soğuk sıcak demeden binlerce kilometreyi gönül verdiği takımını seyretmek için kat ediyor. Onca yol… Giderken güllük gülistanlık. Neşeli yolculuk da, dönüş yolu yenildiğin an çekilmiyor. Bitmek bile bilmiyor…
Ya yenersen… Sana yol mu dayanır!..
Süper Ligden sonra, 1. Lig de aynı an start aldı. 2. Lig başladı. Şimdi sırada 3. Lig var… Süper Ligden sonraki liglerdeki rakamlara aldanmayın. Onların bir altı klasmanı…
Son yıllarını diğer branşlarındaki başarısına karşın odaklandığı futboldaki başarısızlıkla karamsar geçiren ve gözüne uyku girmeyen Karşıyakalıların en büyük derdi futbol takımlarının bu yıl 3.Ligden kurtulabilmesi…
Yıllar sonra yönetimi deviren üye ve taraftarın gücü, sponsor ile maddi kaynakları bol yönetimin el ele vermesi efsane tekerlemeye dönüşen, “O sene, bu sene” tezahüratlarının gerçekleşmesi bekleniyor. Kaf Kaf’ın tek derdi öncelikle 2018 yılında düştüğü 3.Ligden kurtulmak!
1959 yılında Milli Lig adıyla başlayan Süper Lig'de ilk 6 sezonda kesintisiz yer alan Karşıyaka, en son 1995-1996'da en üst seviye ligde mücadele etti. Toplamda 16 kez Süper Lig'de yer alan Karşıyaka uzun süre 1. Lig'den Süper Lig'e yükselme mücadelesi verdi. 2008-2009 ve 2009-2010'da play-off oynayan, 2008-2009'da play-off final maçında Kasımpaşa'ya yenilerek Süper Lig'e çıkamadı.
O dönemden sonra futboldaki düşüş bugünlere kadar devam etti…
Düşünün Karşıyaka’nın süper ligde (1.Lig) oynadığı dönemleri izleyenler şimdi kaç yaşındadır...
Bu yıl her şeyin silinip yeniden diriliş destanı yazılacağını varsayanların sayısı oldukça fazla. Bugünkü yönetimin mali gücü, futbol takımına yapılan transferler o günlerin müjdecisi gibi…
3. Ligde Karşıyaka tek İzmirli değil… Bergama Belediyespor’un yanı sıra bu yıl BAL’dan gelen Bornova 1877 ile Aliağa FK ilk kez profesyonel ligde mücadele edecek ekipler…
Bu arada Karşıyaka’nın stadı olmadığı için Alsancak Mustafa Denizli Stadı’nda oynayacağını da bir kez daha hatırlatayım…
Stadı unuttuğumuzu sanmayın…
Alışmak zamanla mümkün olabilir ama bazı değerleri unutmak imkânsızdır.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!