Amatör Spor Kulübü dendiğinde aklınıza mutlaka futbol geliyordur. Aslında ülkemizde spor kelimesinin karşıtı ne yazık ki futbol. Oysa ki; spor çok geniş alanı kapsayan bir isim.
Sözlükteki anlamı da şöyle: “Belli kurallara ve tekniklere uyularak yapılan, bedensel gelişmeye yararlı, eğlenmek ve yarışmak amacı da bulunan beden hareketlerinin tümünün ortak adı.”
Ne yazık, ülkemizde böyle olmuyor. Hatta Amatör Spor Kulüpleri Federasyonları bile sadece futbol ile ilgileniyor…
Defalarca yazılarımda önermiştim, isminizin “spor” kısmını “futbol” olarak değiştirin diye…
Spor daha keyifli, daha kapsamlı olduğundan mıdır nedir, spor derler futbol yaparlar…
Ülke genelinde olduğu gibi İzmir’de de amatör spor kulüplerinin yaşama şansı sadece gönüllü yöneticiler, bu işe baş koyan idealist başkanlar ve son dönemlerde de belediyelerden gelen maddi manevi destekler… Bunlar olmadığı zaman kapıya kilit vurulduğunu söylemeye gerek bile yok.
Belediyelerin malzeme ve nakdi destekleri yasal kuruluş olan Amatör Spor Kulüpleri Federasyonları’ndan alınan futbol takımlarının oynadığı lig listeleridir. Peki diğer amatör spor branşları ile ilgilenen ve Türkiye Şampiyonu olan kulüplerin günahı nedir?
Bunlar neden belediyelere iletilmez…
Bunu özellikle vermeyen amatör spor kulüpleri federasyonlarına, istemeyen belediyelere soruyorum?
Bir de diyorum ki, “Neden yardımları amatör spor kulüpleri federasyonlarının futbol takımları listelerine göre yapıyorsunuz?”
Amatör Spor Kulüplerinin bu ülkede yaşaması, gelişmesi, güçlendirilmesi şart. Sporun mayası, alt yapısı, filizin yetiştiği mera olan amatör spor kulüplerini hor görmek bir yana, el üstünde tutmak ve üzerine titremek gerekir. Çünkü sporun yaşama kaynağı onlar…
Onları yaşatmadığınız için bugün ülkemiz “ucuz ve kalitesiz 2. Sınıf ve yaşlı yabancı sporcu cenneti…”
Elbette istisnalar kaideyi bozmaz… Aralarında çürük elmalar da var!
Ama bir çürük elma için büyük kasayı feda etmenin hiç bir mantığı da yok!
Amatör Spor Kulüplerine devletin “oynayacağı alan”ı yapması şart. Bu nedir, futbol, atletizm sahası, spor alanları, spor salonları. Yerel güç ise kulüpleri nakdi ve malzeme açısından destekleyip, ortak işbirliği ile halkına “sağlıklı spor” yaptırmalıdır.
“Benim belediyesporum var. Herşeyi yapıyorum” cevabı içi küflenmiş cevizden daha değersizdir…
Son dönemlerde Halk Eğitim Merkezlerin spora, özellikle de amatör spor kulüplerine kucak açıp, işbirliğine gitmesi yepyeni şampiyonları ortaya çıkarmış, gizli kalmış yeteneklerin güneş yüzü görmesini sağlamıştır.
Yaşadığımız Karşıyaka’da bunun en güzel örneğini görmek inanın biz spor adamlarının yüzünü güldürmekte, kalbini ferah tutmaktadır.
İmkansızlıklar içinde kıvranan pırıl pırıl gençlerin spor yapması ve onlara bu olanakların yaratılmasıyla insan ibadetin en yücesini yapmış gibi içini de rahatlatmaktadır.
Geçmiş dönem müdürü Ebru Yücel’le başlayan Karşıyaka Halk Eğitim Müdürlüğü-Karşıyaka Amatör Futbol Kulüpleri Derneği işbirlikteliğinin yeni dönemde de müdür Suat Korkmaz ile artarak devam edecek olması Karşıyaka’da sporun bir adım daha öne çıkmasını sağlayacaktır.
Galatasaray’ın milli futbolcularına eğitimcilik yapan, Altınordu’da bir dönem aktif yöneticilik yaşamı olan, eski futbolcu Karşıyaka Halk Eğitimi ve Akşam Sanat Okuluna müdür olarak yeni atanan Suat Korkmaz Denizli’nin Çivril ilçesinde doğup, yaklaşık 40 yıldır Karşıyaka’da oturuyor. Ortaöğretimini Ankara Atatürk Lisesi ve Çivril Lisesinde tamamladıktan sonra, Hacettepe Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdi. Suat Korkmaz, Yüksek Lisansını tananmladığı İstanbul Üniversitesi’nde şimdi de doktorasını yapmakta. Çeşitli Sivil Toplum örgütlerinde kuruculuk ve yöneticilik, Konak ve Karşıyaka’da çeşitli okullarda 18 yıldır yöneticilik yapan ayrıca Ulusal ve Uluslararası projelerde görev alan Suat Korkmaz’ın spor camiasının içinde yer alması ve sporu sevmesi Karşıyaka Spor Kulübü ile Karşıyaka’nın amatör spor kulüpleri için büyük bir şans.
Her ilçeye böyle sporun içinden ve sporu seven yönetici bulunsa ne kadar güzel olur değil mi?..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!