Son dönemde futbol ve basketbolda hakemlerimiz eleştiri yağmuruna tutuluyor. Futbolda VAR bile eleştirildikten sonra geriye söylenecek ne kalıyor ki?
Sporun bir görsel güzellik, eğlence, sağlık olduğunu çoğu zaman unutuyor ve güzelliklerini yok sayarak stres ve sinirli bir ortama büründürüp, ister istemez de bundan nasibimizi alıyoruz…
Yıllarını futbolun içinde geçiren, tesadüfen amatör bir futbol maçını izleyen arkadaşımın “Böyle bir şey olamaz. Şuradan maçı izleyen iki futbolsever ile çıksam inan daha iyi maç yönetirim” demesine hiç şaşırmadım.
Sen ne bekliyorsun? Biz, Süper Ligdeki hakem yönetimlerinden serzenişte bulunmuyor muyuz? Orası futbolun dibi, ne umuyorsun ki?” dedim.
Ama şaşkınlığı inanın geçmedi. Uzun süre de geçmez!
Hakem kararları adeta kâbusu olmuş…
Basketbolda son dönemlerde izlediğimiz maçlarda da hakemler hep oyunun, skorun, sporun önüne geçiyor.
Geride bıraktığımız hafta izlediğim çeşitli liglerdeki maçlarda hakemlerin facia bir yönetim tarzı inanın içimizi yaktı. Hele Pınar Karşıyaka Anadolu Efes karşılaşmasında Karşıyaka baş antrenörü Ufuk Sarıca’nın direkt olarak oyundan ihraç edilmesinden sonraki 2 teknik faul atışı tek kelime ile skandaldı. Belki de maçın tekrarı olacak karardı. Ama bunun da kulpu hazır. Diyecekler ki; bençe de teknik faul verdik!..
Ama salonu dolduran 4 binin üzerindeki seyirci, milyona yakın TV başındaki izleyici öyle olmadığına şahit... Karar tek kelime ile doğrudan ihraç!..
O kadar hakem eleştirişi yaptım, yazdım, söyledim ama o günkü hakemler için bir arkadaşın “Sahada komedi dans üçlüsünü izledik” yakıştırmasının “çuk” diye oturduğunu itiraf etmeliyim!..
Can Mavisu, Ali Şakacı, Tolga Edis hakem üçlüsüne maç boyunca her düdüğünde oyuncular, bençler ve seyirciler itiraz etti… Verdikleri kararların çoğunu da defalarca ekrandan tekrar izlediler…
Sonuç mu? “Dediğim dedik, öttürdüğüm düdük!”
Düşünün artık siz gerisini!
“Pes doğrusu” diyeceksiniz değil mi?
Belki genç hakemleri suçu yok. Onlar, aslanların önüne atıldı, farkında değiller. İyi niyetle maç yönetmeye çalıştılar ancak yönetemediler… Maçta değil de; “Yetenek yarışması”nda olsalardı, inanın turu geçemeyip jürinin tüm oylarıyla eleneceklerdi! Veya bu bir hakem sınavı olsaydı sonuç: “Bir dahaki sefere gel” olurdu…
Pınar Karşıyaka’nın kazandığına seviniyorum.
Maç Ufuk Sarıca’nın atıldığı periyottaki gibi Anadolu Efes’nin çift basamaklı sayılarla önde gitmesi ve maçın da aleyhine skorla bitmiş olsaydı; gerisini düşünemiyorum…
MHK Başkanının atamalarda daha ciddi olmasını ve her zaman yinelediğimiz gibi hakemleri iyi eğitmelerini öneriyorum…
Tamam, gençleri kazanacağız…
Elbette onlar da insan…
Unutulmamalı ki; onları yönetenlerin tecrübe ve kurnazlığında değiller… Daha işin başındalar ve hata yapma lükslerini de çok kötü kullanıyorlar…
Ülkemiz basketbolunda sevdiğim, saydığım ve inandığım bir basketbol adamı olan Nejat Sayman bakın maç oynanırken nasıl bir twit attı:
“@nejatsayman 9 Nis
Recep'in Melekleri güzelim maçı berbat ediyor... Seyirciye yazık, Koçlara yazık, oyunculara yazık… Basketbol tarihinde hakemlik adına bu kadar korkunç bir dönem görmedim… 15 gün sonra 61 yaşında olacağıma göre epey farkındalığım var sanırım... İki takımada işkence... Rezillik yani…”
Bunun üzerine başka yoruma gerek var mı?
Warren Gameliel Bennis’in (Amerikalı bilim insanı, örgütsel danışman ve yazar) dediği gibi “Zayıf yönetici, en son konuştuğu kişinin önerdiği yöntem ve yolu seçer.”
Dün olduğu gibi bugün de aynı filmi izliyoruz. İnşallah yarınlar da değişim olur…
Bahri Vreskala’yı spor dünyası içinde olanlar mutlaka tanır.
İzmir ve İstanbul’da Gençlik Spor İl Müdürlükleri yaptı. İzmir’in efsane spor müdürlerinden… Spor tesislerine yaptığı katkı ve emekleri asla unutulmaz. İzmir’in sporda “İlkler Şehri” olmasında büyük rol oynayan Bahri Vreskala, emekli olmasına karşın spordan kopmadı ve İZVAK ve TÜRFAD’ın kurucuları arasında yer aldı, halen de TÜRFAD’ın başkanlığını yürütüyor. Bu iki güzide spor kuruluşunun yanı sıra çeşitli dernek, vakıflarda kurucular arasında olup, başkanlıklarını da üstlenen Bahri Vreskala, “Karşıyaka Stadı Hikâyesi’nin 2015 yılında değil, 1998 yılında başladığını söylüyor.
Yerden göğe kadar da haklı…
12 Haziran 1937 tarihinde temeli atılan, 30 Ekim 1939 yılında Karşıyaka-Altay futbol maçı ve çeşitli güreş müsabakalarıyla hizmete açılan Karşıyaka Stadı’nın yerine “KSK Plaza ve Stat” yapımı için proje çalışmalarını rahmetli Selçuk Yaşar’ın talimatıyla başlatan Bahri Vreskala’dan başkası değildi…
Yıl 1998…
Bakın bu konuda Bahri Vreskala ne diyor?
“Karşıyaka Stadı hayali ne zaman başladı, ne gibi dönemler geçti. Stat projesi Karşıyaka Belediye Meclisinde onaylandıktan sonra ne oldu. İlk hayır diyenler, istemeyenler kimlerdi? Daha sonraki yıllarda Tire’ye boş duran modern 15 binlik stat yapılırken neden Karşıyaka ile ilgilenilmedi, sebepleri nedir? Bunları hiç kimse gündeme getirmiyor. Neden acaba?
Rahmetli Selçuk Yaşar stat için 15 bin kişilik stadyum, kapalı tenis kortları, rezidanslı, hastaneli, AVM’li gökdelen projeleri çizdirmişti. Stadı 40 yıllığına Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünden 65 milyon dolara (ABD) kiraladı, otopark sorunu bile çözülmüştü ve rahmetli Kemal Baysak'ın Belediye Başkanlığında Karşıyaka Belediye Meclisinden onaylanarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne gönderildi. Bizzat elden götüren de bendim. Sonra ne oldu? Neden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde onaylanmadı, buna kim veya kimler engel oldu? Onaylansaydı modern Karşıyaka Stadı çoktan bitmişti. Bugün bambaşka bir Karşıyaka Spor Kulübü olacaktı. Belki de süper ligde şampiyonluğa oynayacaktı. İncelenmesi ve gerçeklerin bilinmesi daha iyi olur. Ayrıca, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün stadyum yapılmak üzere Örnekköy’de Karşıyaka Spor Kulübü’ne verdiği 30 dönümlük araziyi kulüp neden iade etti? Bunları da tüm Karşıyakalıların bilmek hakları değil midir?”
Elbette tarih bunları da yazacak Bahri Ağabey, sen hiç merak etme!
Şimdiki nesil Karşıyaka Stadı’nın hikâyesini yıkıldığı 2015 yılı olarak biliyor. Oysa stadın hikâyesi ömrü KSK’ye destekle geçen Onursal Başkan Selçuk Yaşar tarafından Amerikan Cannon proje şirketine Kasım 1998 tarihinde hazırlattığı avan proje ile başlar… Bahri Vreskala’nın takip ettiği projede de budur… Bu projeyi herhalde Bahri Vreskala isteyen herkese sunabilir…
Bizden bu kadar… Gerisi haklı olarak “Stat… Stat…” diye bağıran Karşıyakalılara düşüyor…
Her halde alt altta yazdıkları sorularına bunu da eklerler ve günün birinde de hesap sorarlar!
Unutmayın; bu dünyada günlerimiz sayılı, hesaplarımız sayısız...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!