Sosyal Demokrat Belediyecilikte sporun paylaşım olduğu vurgusunu, üzerine basa basa belirtmiştim. Belediyelerin spor kulübü kurmasının yanı sıra profesyonel liglerde yarışmacı takım çıkararak, halktan aldığı parayla, halka karşı rakip olmasının saçmalığından söz etmiştim. Bunu bilinçli spor adamları ve akademisyenler de şiddetle savunuyor.
Belediyelerden ve Belediye sporlulardan “Tık” çıkmadı ama amatör spor kulüpleri başkanlarından, yöneticilerinden ve amatörlere gönül veren her kesimden oldukça fazla övgü geldi.
Hele İzmir’in popüler amatör spor kulübü başkanı ve aynı zamanda da futbol takımının efsanesi, Yeşiltepe’nin her şeyi Emin Güler “Madrid Belediyesinin spor kulübü var mı? New York, Barcelona ve Paris Belediyesi’nde durum nedir?” diye özel bir soru da sordu.
Cevabını veremedim. Ülkemizdeki mevcut Belediyespor Kulüplerini yönetenlere aynı soruyu iletiyorum. Sizce bu soruya nasıl cevap verile bilinir?
Belediye Spor Kulüpleri ile amatör spor kulüpleri eşit midir? Sorusuna “Kesinlikle hayır” cevabı verirken aklıma Amerikalı aktivist, dil bilimci, filozof, mantıkçı, siyasî eleştirmen, tarihçi ve yazar Avram Noam Chomsky’ın şu sözü geldi: “Eşitlik olmadan demokrasi olmaz.”
Demokrasinin en güzel tariflerinden birisi de Theodore Parker’den gelmiştir: “Demokrasi demek, ben de senin kadar iyiyim değil, sen de benim kadar iyisin demektir.”
Amatör spor kulüplerine baktığımızda onlarda bir eşitlik söz konusu. Aynı sahayı yarım yarım paylaşıyorlar. Genellikle dağıtılan aynı malzemeleri kullanıyorlar. Aynı mantıkta hareket ederek yaşamlarını sürdürüyorlar. Aynı gaye uğruna yıllarını vererek, spora çok uzun dönemlerde hizmet ediyorlar.
Belediyespor Kulüpleri öyle mi? Hep en iyisi… Üstelik yönetici ömürleri en fazla 5 yıl…
Bu konuyu fazla uzatmadan ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile kapatacağım:
“Yöneticiler, iktidara saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye kullandıkları takdirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını bilmelidirler.”
Türk Futbolunun köklü Kulüplerinden Göztepe, yapımı iki yıl süren Göztepe Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi’ne kavuşma heyecanı yaşıyor. Saat geriye doğru kuruldu ve pazara da az kaldı…
UEFA ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) kriterlerine uygun şekilde tasarlanan 20 bin kişi kapasiteye sahip stadyum, TFF'nin yapmış olduğu talimat değişikliği ile kale arkalarına ayakta seyirci alınması kapsamında, Beşiktaş maçının ardından 25 bine çıkarılacak.
Göztepe Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi, eğlence merkezleri, spor müzesi, sergi alanları, yeme-içme alanları ve kapalı otoparkı ile çok yönlü hizmet verecek. İhalesi 14 Haziran 2017'de yapılıp 9 Eylül 2017 tarihinde dönemin Başbakanı Binali Yıldırım tarafından temeli atılan 20 bin 56 kişi kapasiteli, Göztepe'nin yeni stadı Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi, Türkiye ve Avrupa'da birçok ilki içinde barındıracak.
Kulübün eski Gürsel Aksel Tesisleri'nin yerine inşa edilip 34 dönüm alan ve toplam 100 bin metrekare kapalı alanı kapsayan tesis, 218 milyon 900 bin TL'ye mal oldu. Stadın altında 400 araçlık 2 katlı otopark alanı bulunurken, 39 loca, kafeler, restoranlar, ticari alanlar, kulüp ve oyuncak müzeleri, sağlık merkezi ve fitness salonları da halkın kullanımına açılacak. Zemini hibrit çim olan statta led stadyum aydınlatmaları kullanılacak. Stadın çatısı ise eşi benzeri bulunmayan bir konseptte yapıldı. Çatıda ülkemizde ilk olan 600 metrelik yürüyüş parkuru oluşturuldu. Ayakta seyirci uygulamasının faaliyete geçmesiyle Beşiktaş maçı sonrası stat kapasitesi 20 bin 56'dan 25 bine çıkacak. Stadın ticari alanları, müzeleri ve sağlık merkezi ise önümüzdeki aylarda tamamlanacak.
Beşiktaş maçıyla hizmete girecek olan Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi (Göztepe Stadı) elbette ister istemez son günlerde sosyal medyada gayri resmi olarak otoparka dönüşmeye başlamasıyla gündeme gelen Karşıyaka Stadı’nı akla getiriyor.
Karşıyakalılara “Asla vazgeçmeyin, kaybedenler yalnızca vazgeçenlerdir” sözünü hatırlatmak istiyorum.
“O stat olacak, ama bugün ama yarın… Belki de bugünden de yakın!” diyen ve bu sözlere şartlanan Karşıyakalıların ve Karşıyaka Spor Kulübü âşıklarının biliyorum sabır taşı çatladı ama yapılacak ne var?
Elde yoksa; beklemekten başka!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!