Futbol oyunu...
Süper Kupa'yla resmi "futbol heyecanı" start aldı. İki güzide kulübümüz, geçen yılın lig şampiyonu Fenerbahçe ile kupanın sahibi Galatasaray arasındaki ezeli rekabete saha içi ve dışındaki olaylar damgasını vurdu.
Sağduyu sahibi futbolseverler, "olmaz olsun böyle futbol" dedi. Futbolun tüm seyir zevki, heyecanı, güzellikleri yaşanmadı. Aksine, kötü tezarühatlar, sahaya atılan yabancı cisimler, kendini bilmez futbolcuların hareketleri, yöneticilerin demeçleriyle aynen "Soma maden faciası" gibi, "kara leke" olarak Manisa 19 Mayıs Stadı'nda kaldı...
Böylesine anlamlı kupa ve "Soma'da şehit düşen madenci yakınlarına yardım amacı" kendini bilmezlerin eylem ve söylemleriyle üzüntü verdi...
Oysa ki futbol; güzellikleriyle anılması, dostluğun pekiştirilmesi, sağlığın elde edilmesi, heyecanın yaratılması, keyif vermesi için oynanan bir oyun olarak bulunmuştu...
Tarihine şöyle bir bakacak olursak, bugün dünyanın dört bir yanında oynanan bu oyunu tarihciler çok eski zamanlarda Çin'de oynandığını belirtiyorlar. Avrupalı yazarların iddiası ise, ilk kez İngiltere'de oynandığı yönünde. Homerus ve Eflatun devirlerinde Yunanistan'da yaygın olduğu, zamanla Roma'da, lejyonlar aracılığıyla da İngiltere'ye gittiği yazılıyor...
Modern anlamda ilk futbol kulübü 1855 yılında Sehffield United adıyla İngiltere'de kuruldu. Futbolun ana hatları 1896'da tesbit edildi. Günümüze kadar kurallarında çeşitli değişiklikler yapıldı.
Peki İzmir'e İngiltere'den futbolu getiren ve ilk futbolcu kim biliyor musunuz? Dedemin kardeşi Talat Erboy...
Futbol nedir?
Her biri onbir kişi tarafından oynanan bir oyundur.
Amaç: topu karşı takımın kalesine sokmaktır. Top, el-kol ile oynanamaz. Yanlız kaleci kendi ceza sahası içinde elle tutabilir.
İsterseniz kısa hatırlatmalar yapalım.
Nizami saha etrafı çizilen dikdörtgen şeklindedir. Uzun kenar 90 M'den az olmadığı gibi, 120 M'den fazla olamaz. Kısa kenar 45-90 M. arasındadır. Uzun kenarlara taç, kısa kenarlara aut adı verilir. Futbolda esas olan golün atılacağı kale, aut çizgisinin tam ortasındadır. Üç direkten ibaret olup, iki yan direk arasındaki mesafa 7,32 m, yükseklik ise 2,44 metredir. Kalenin arkasına golün belli olması için ağ gerilir. Oyun sahasını tam ortalayan çizgiye orta çizgi, ayırdığı her parçaya da yarı saha denir. Kalenin önünde ceza sahası denilen, uzun kenarı 40,30 m, kısa kenarı 16,50 m’lik bir alan vardır. Ceza sahasının içinde 18,50x5,50 ebadında yine dikdörtgen biçiminde kale alanı bulunur. Kale çizgisinin tam ortasından 11 m uzaklıkta penaltı noktası vardır. Sahanın tam ortası, merkez olmak üzere, yarıçapı 9,15 metrelik bir daire çizilerek saha çizgileri tamamlanmış olur. Köşe atışlarının yapıldığı dört köşeye 1,50 m uzunluğunda direk dikilir.
Kuralları yazmak için yerimiz dar ancak en önemlisi ve tartışılan kural, ofsayt kuralıdır. Rakip kale çizgisine toptan daha yakın bulunan bir oyuncu ofsayt pozisyonundadır. Ofsayt pozisyonundaki bir oyuncu, top kendi takım arkadaşına çarptığı veya kendi takım arkadaşı tarafından oynandığı anda hakemin kanaatine göre; oyuna veya rakibe müdahalede bulunuyorsa, bulunduğu pozisyon kendisine bir avantaj sağlıyorsa ofsayt sayılır. Eğer oyuncu şeklen ofsayt olup, topu doğrudan doğruya kale, köşe, taç veya hakem atışından alıyorsa ofsayt olmaz.
Ve top... Oyunda kullanılan topun dışı eşit büyüklükte dikilen deriden, içi ise şişirilebilen lastikten meydana gelir. Topun çevresi en az 68 cm, en çok 71 cm, ağırlığı en az 396 gr, en çok 453 gramdır.
Fair play'in ön planda olmasını arzuladığımız, dostça, kardeşçe bir sezon için tüm takımlarımıza başarılar dileyerek, "Merhaba futbol" diyelim...
XXX
Peki bunlar?
"İskeleti koruduk" diyen Karşıyaka futbol takımının teknik direktörü Yusuf Şimşek, takımına 16 yeni futbolcu aldırdı…
İskelet duruyorsa, demek ki et ve deri yoktu, onları aldırdı...
XXX
Bahane hazır
Alsancak Stadının kapatılmasıyla değişik statlara dağılan İzmir kulüplerinin olası başarısızlığında teknik adamlarının mazereti hazır:
“Alışık olmadığımız sahada oynadık…”
XXX
Amaç ne?
ALS hastalığına dikkat çekmek için başlayan ve çığ gibi büyüyen kampanyada herkes buzlu su döküp, meydan okuyor ama ortada ne para var, ne de pul…
Yapılan sadece reklam...
XXX
Portatif Tribün
İzmir için "yüzkarası" stat sorunu bugünün değil, yılların ihmali... Neyse ki; bir facia olmadan tedbir alınacak.
Valilikteki toplantıdan sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun "portatif tribün" önerisine belki kulüpler "denize düşen yılana sarılır" misali sıcak baktı ama...
Bu çağda böyle bir önleme kargalar bile güler... Kaldı ki; portatif tribünün parçaları en ufak bir olayda silah olarak kullanılıp, ortalık kan gölüne döner...
Allah korusun...
XXX
Bekliyoruz...
6.630 kişilik Bornova Doğanlar Stadı'nın önümüzdeki yıl Haziran ayında hizmete girecek olması gerçekten sevindirici... Bunun temelini atan Bornova Belediyesi eski Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır ve devam ettiren yeni başkan Olgun Atilla ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'na teşekkür ederiz...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!