Vay be…
365 gün, göz açıp kapanıncaya kadar geçti. Dile kolay bir yılı daha geride bıraktık… Üstelik yeni yılın ilk ayından da takvim yapraklarını teker teker çevirmeye başladık!..
Bazen 90 dakika geçmek bilmiyor…
Bazen de; heyecan dorukta olunca nasıl geçtiğini anlayamıyorsun… 2022 yılı öyle oldu sanki…
Durağan, ama çoğu zaman da hızlı…
Kâbus dolu pandemi sonrası yaşam; öncesi ve sonrası nasıl anlatılacak?
Her kesimde olduğu gibi, sporun heyecanı da kaldığı yerden devam etti. Evrensel ve kardeşliği simgeleyen, eğlenme olması, eğlenilmesi gereken sporda ne yazık ki gündem bunların dışına çıkarak Göztepe-Altay maçındaki kara tablo misali hepimizi üzdü.
Bu olayın önü vardı. İnşallah arkasının olmaması için yetkililer alınacak ne kadar tedbir varsa alırlar ve böyle dramın tekrarına meydan vermezler. Tarihi kulüplerimiz de darbe yemez, sahaları kapanmaz, puanları silinmez!
En önemlisi prestijleri yok olmaz, karizmaları çizilmez!
Sporun içinde olup da; yaşamayan, duymayan, hissetmeyen, sinirlenmeyen, gülmeyen bir tek Allah’ın kulunun olmadığına inanmıyorum.
Neden diyorum biliyor musunuz?
Hakem olayları ve hakemlerimizden…
Ne yazık ki, olayların önü arkası kesilmiyor… Önceki gün, dün… Ardını kesebiliyoruz ancak hakem dünyasındaki yaşananları ve yaşanacakları asla kestiremiyoruz… Yarın da olabilir diye endişeleniyoruz…
Biz bunu yıllardır kalemlerimizle kâğıda döküyor, yazıp duruyoruz… Fikirlerimizi özgürce söylüyoruz… “Ben dedim” demesini asla ve asla sevmeyen, ahkâm kesmeyen, hep gördüğüm doğruları aktarmaya çalışan, sporun çeşitli branşlarının belirli kademelerinde ter döken spor insanı olarak, çoğu kez “hakem düşmanı” ilan edildik. Yargısız infaza uğradık!
Peki, bugün neler oluyor?
Gündemde ne var?
Aslında bugün demek de yanlış; yıllardır değişmeyen gündem değil midir, hakemler?.. Hakemlik müessesesi?..
VAR çıktı, mertlik bozuldu diyen kesim belki de, kan ağlıyor…
Foyaları ortaya çıkmaya başladı… Üstelik teknolojiyi bile istedikleri gibi kullanmaya kalktıklarını milyonların önünde söylenmeye başlandı.
Bu oyunun bir gün bozulacağını yıllar önce söyleyen birisi olarak vicdanım çok rahat!..
Sahadaki eğitimsiz hakem her zaman “timi çekilmiş bomba” misali…
Bir de “Kulağına üfleyenler”i dinleyenler varsa, işte o zaman ipinizin çekildiğinin resmidir!
VAR kullanılmaya başlandığından bu yana ilk kez, kamuoyundaki “korkunç baskı”dan öte vicdanların sızlamasıyla konuşmalar açıklandı.
Komik değil mi?
“Bir kereye mahsus” açıklaması…
Ağızlarda pelesenk olmuştur; “Bir kereden bir şey olmaz” sözü…
Aynen öyle!
Sonrasında bazı hakemlere emeklilik önerildi. Bazılarına da ceza geldi…
Ve tespihin ipi koparılınca da parçaları dağılmaya başladı…
Peş peşe gelen olayların ardından bir iki hakem kariyerini noktaladı. Diğerlerine ceza verildi…
Bitti mi?
İzleri sil, hoppala… Her şey tozpembe…
Levent Yüksel’in meşhur ettiği, Sözünü Orhan Veli’nin yazdığı, müziğini Sezen Aksu’nun yaptığı, Uzay Heparı’nın düzenlediği “Dedikodu” isimli bir şarkı var, bilir misiniz?
Nakaratı şöyle:
“Geç bunları
Anam babam geç bunları
Bir kalemde
Bilirim ben yaptığımı”
Herkes her şeyi biliyor da; üzerine alınan olmuyor…
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sözü gibi: “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.”
Futboldan basketbola bakacak olursak, burada da hakemlerin hatalarını peş peşe görmek olası… Ya voleybol? Smaçların hızına yetişemeyen hakemlerin verdiği tartışmalı kararlar artık teknoloji ile izleniyor.
Salon sporlarındaki hakem kararları o kadar fazlalaştı ki… Basketbolda da bir hakeme kırmızı kart gösterildi!..
Hentboldeki pasif oyun yıllardır hakemleri eleştiren en büyük kural… İki kale önünde eşitlikten uzak olduğunu iddia edenler aynı düşünceleri potaların altında da tekrarlıyorlar.
“Orada faul de, burada neden değil?”
Şimdi ayıkla bakalım, pirincin taşını!..
Bu durumda yapılacak tek şey kalıyor. Saygı duyulması gereken hakemliğimizi masaya yatıracağız, herkes eteklerindeki taşları dökecek ve “Biz nerede hata yapıyoruz?” diyerek eğitime daha fazla önem verecek…
Elbette hakemlerimizin de robot değil, insan olduğunu unutmayalım.
Televizyonda “Oynat Uğurcuğum”dan… Başlayan ileri geri sarmalar, tekrar tekrar oynatmalar ve kararsız kalmaları düşünürseniz, hakemin göz açıp kapanıncaya kadar gelişen olayda verdiği karar sizi hiç de karamsarlığa sokmasın…
Amma…
Hakemin iyi niyetinden şüphe etmediğimiz sürece bu böyle!..
Benim Türk Hakemliğine güvenim sonsuz…
Tek dileğim; daha iyi eğitim almaları…
Aslında eğitim kadar önemli ne var?
Eğitimin aileden başlayıp, okulda, mahallede devam ettiğini büyüklerimiz üzerine basa basa söylerdi. Eğitim kadar, kendini yetiştirmek de çok önemlidir.
Öyle ki, her meslekte kendisini çok iyi eğiten, ağabeyleri, ustaları, öğretmenleri ve özellikle de büyüklerini dinleyenler basamakları emin adımlarla çıkarken, tepe taklak düşmüyorlar!
Aynen meslektaşım, dostluğumuz 50 yıldan fazla olan Esat Erçetingöz gibi…
Birlikte çalıştık, rakip olduk, haber peşinde koşarken birbirimizi atlattık ama dostluğumuza gölge düşürmedik. Aramıza hakem sokmadık!..
Demek ki; karşılıklı iyi niyet, yürekten gelen dostluk olunca hakeme de gerek yok!
Esat Erçetingöz hem alaylı, hem de mektepli….
Son dönemlerde harika işlere imza atıyor.
Sonuncusundan söz edeyim.
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı özel izinle gittiği İzmir Kuş Cenneti'nde çalışma yaptı. En son 18 bin flamingo yavrusunun dünyaya geldiği 6440 metrekarelik yüzölçümü ile Avrupa'nın en büyük yapay flamingo üreme adası özelliğini taşıyan "Flamingo Adası"nda, anne flamingoları ve yeni doğmuş simsiyah yavrularının tam 640 kare fotoğrafını çekerek belki de bu alanda rekor kırdı.
Şimdi de bunların arasından özenle seçtiği 40 fotoğrafını sergiledi.
Güzelyalı’daki Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin alt salonunda 5 Ocak’ta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in açılışını yaptığı sergi 22 Ocak tarihine kadar devam edecek…
Hakem olaylarının içimizi karattığı şu günlerde, fırsatınız varsa gidip gezin demeyeceğim… Görmeniz için fırsat yaratmanızı önereceğim… En azından “Allı turnalar”ın öyküsüyle gözünüz aydınlanacak, içiniz ısınacak…
Gezerken güzellikler arasında bambaşka bir dünyaya dalacak ve hakem olayları bir anda aklınıza geldiğinde de acaba kendi kendinize soracak mısınız; “Flamingodan hakem olur mu?”
Tebrikler Esat… Yüreğine, emeğine sağlık…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!