Pınar Karşıyaka maçlarını izlemek insana zevk verdiği kadar da heyecanlandırıyor… Kaybeder dediğiniz an kazanıyor. “Bu maç kolay olacak” derken de bir bakıyorsunuz, kaybetmiş… Geriye düşmüş, öne geçmiş hiç önemli değil… Dört periyot bekle; her an her şey olabilir…
Tribünlerde heyecanı azaltmak bir yana, tansiyonu hoplatıyor!
Karşıyakalıların söylemlerine göre “Basketbol” diye yazılır, “Karşıyaka” diye okunur…
Gerçekten de basketbol Karşıyaka sayesinde İzmir’in bu güzel ilçesinde birinci spor branşı durumunda… Her ne kadar futbol kulübün lokomotifi olsa ve bu amaçla kulübün 1912’de kurulmasına karşın, son yıllarda önce gelen şampiyonlukların ardından Avrupa Kupalarındaki başarı yeşil kırmızılı kulübün basketbola daha fazla yatırım yapma gereğini ortaya çıkardı. Bu tamamen yönetimlerin önceliğinde oldu ve kaynak, sponsorun da istemi doğrultusunda potaya yönelince durum kendiliğinden ortaya çıktı.
Futbol basketbolun gölgesinde kaldı.
Basketbol Süper Liginde şampiyon adayı olarak final oynayan Karşıyaka’nın futbol takımı 3. Ligde play offa bile kalamadı…
Başkan aynı… Yönetim aynı… Peki iki şube arasındaki fark?
Acaba maddi mi?
Karşıyaka’nın futbol değil, spor kulübü olduğu adından da belli: KSK (Karşıyaka Spor Kulübü).
Basketbolda başarının olduğunu haykıranlar, basketbolun futbolun önüne geçip de yıllardır 3. Ligde kalışına kızanlar ve hayıflananlar hep aynı kişiler değil mi?..
Bir gerçek var ki; Anadolu Efes ile oynanacak final serisinin 3. Maçından itibaren Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’na taşınacağı seri için tribünlerdeki ağırlıklı taraftar, yine futbol seyircisi olacak.
Buradan da şu çıkıyor Karşıyaka bir bütün. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda Karşıyaka Spor Kulübü’nü seven hiçbir taraftar ayrışım yapmamalı. Futbol neyse, basketbol da o olmalı…
Karşıyaka taraftarı bunun bilincinde… İstiyorlar ki; her branşta şampiyonluklar gelsin… Haklılar da!
Bugün basketbolun varlığını inkâr eden olmayacağı gibi, futbolun da son durumunu içlerini acıttığını kabul etmeli.
Bunun için de alınacak ne tedbir varsa da alınmalı.
“Basketbola önem veriliyor” diyenlere de “Bak kardeşim biz futbola da aynı önemi veriyoruz” itirafında bulunmalı. Bunu da belgelendirmeli.
Anadolu Efes-Pınar Karşıyaka final serisinin üçüncü maçı bugün oynanacak.
Ligi 3. Sırada tamamlayan ve 2. Fenerbahçe Beko’yu saf dışı bırakan Anadolu Efes ile normal sezonu dördüncü sırada bitiren, sezonun flaş takımı, ligi de zirvede tamamlayan Türk Telekom’u eleyen Pınar Karşıyaka arasındaki ilk iki maçtan Anadolu Efes 82-78 ve 85-68 skorlarla galip ayrıldı.
Final serisi şimdi İzmir’de…
Bugün 3. Maç Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu’nda oynanacak. Basketbol severler yine salonu erken saatlerde dolduracak, bir o kadar kişi de dışarıda kalacak. Bu Karşıyaka’ya yeni bir salon ihtiyacı olduğunun en güzel göstergesi. Sezon içinde ve yarıfinal karşılaşmasında da aynı filmi gören sporseverler “Yıktıkları stadı yapmayanlar, salon mu yapacak?” sorularıyla birbirlerinin yaralarını deşerken, yerel yöneticilerin de başını “parasızlık” ağrıttığı için onlar da çaresiz durumda…
Karşıyaka taraftarı da bir hayal kurarak, çeşitli sanatçının defalarca okuduğu ve ağızlarda pelesenk olan
“Hey Tanrım
Bana üç tane…
Üç de yetmez, beş tane.
Beş de yetmez, yedi tane
Ver, ver, ver, ver,
Ver Allah'ım ver…”
Şarkısında olduğu gibi “Stat… Salon…” diyerek ömürlerini tüketiyorlar…
Üstelik Karşıyakalılar üçe, beşe bakmıyor. Sadece bir tek, yıkılan statlarının yerine yenisinin yapılmasına bile dünden razılar!..
İstedikleri stat da Yalı’da… Haklı olarak “Yıktığınız gibi yapın” diyorlar…
Bugün de maça giren ve giremeyenler de salonun tıka basa dolmasıyla; stadın yanına bir de salon yapılmasını yine gündeme getirecekler…
Salona biletin veya davetiyen ile girebilirsin. Ancak dışarıda çok sayıda biletli kalınca insanın aklına iki nokta geliyor.
Birincisi salona biletsiz seyirci alınması.
İkincisi de; fazla bilet basılıp satılması…
Acaba hangisi?
Bir sorun da eski deyimle “Şeref” yenilerin söylemiyle de “Protokol Tribünü.” Buranın denetimi Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nde olup, ev sahibi kulüp girecek listesi sunuyor. Misafir ekipten de gelenlerin isimleri ve unvanları alınıyor.
TSYD (Türkiye Spor Yazarları Derneği) Asbaşkanlığı yaptığım dönemlerde, sadece gazetecilerin yer alacağı basın ve protokolün gireceği “Şeref Tribünü”nde ne denli sıkıntıların yaşandığını çok iyi biliyorum. Özellikle de, final niteliği ve üç büyüklerin maçlarında bırakın bizim önlem almamızı, polis desteği bile baş edemiyordu…
Her dönemde bu böyle demek ki…
Kanayan bir yara…
Pınar Karşıyaka’nın Türk Telekom ile yaptığı yarıfinal maçının protokol tribününde Karşıyaka Spor Kulübü’nün koyu taraftarı olmalarıyla da bilinen, özellikle sporun içindeki iki üst düzey devlet görevlisine yapılanlar hiç de hoş değil…
Karşıyaka İlçe Nüfus Müdürü Ertuğrul Öçek ile Karşıyaka İlçe Tarım ve Orman Müdürü Bülent Üngür’ü isimlerinin de bulunmasına karşın o tribün kapısından sokulmaması ve içeride oturanların kimliklerini sorgulayınca da elimizden “Çok yazık” demekten başka bir şey gelmiyor…
Her zaman savunduğumuz bir fikirdir; “İşi bilenler yapsın.” Spor da bunlardan biridir ve sporu kesinlikle sporu bilenler yönetmelidir.
Dün dündür… Mutlaka geleceğe bakmalıyız. Andre Gıde’nin dediği gibi: “İyi bir başlangıç, yarı yarıya başarı demektir.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!