Bir şehrin en büyük reklam değerinin spor olduğunu biliyor musunuz?
Bugün Kadıköy dediğinizde Fenerbahçe akla gelmiyor mu?
Dünyada, kendi kentinin adını alan spor kulüplerinin sayesinde kentlerin adeta tanıtımı yapılmış, futbol takımları o şehrin hep önünde anılmıştır.
Büyük bir çoğunluk Barcelona denildiğinde aklına hemen spor kulübünü getirir. Madrid dediğinizde verilecek cevap: “Real mi, yoksa Atletico mu?” Olur… Her ikisi de şehrinin adını önünde taşımakla kalmaz, hep önünde gider.
Bunun örneklerini çoğaltabiliriz.
Peki, siz hiç KSK Belediyesi, KSK Kaymakamlığı, KSK Lisesi… Daha doğrusu, KSK ile kısaltılan yüzlerce yerin olduğunu biliyor musunuz?
Bilemezsiniz. Çünkü Yok!
Ama bakın Karşıyaka kısaltmalarının hemen hemen hepsi KSK’dir!..
Karşıyaka Belediyesi mi yazacaklar, hemen KSK Belediyesi olarak kısaltırlar. Demek istediğim şu ki; Karşıyaka’yı K.Yaka olarak kısaltabilirsin de, KSK diye kısalttığında al sana Karşıyaka Spor Kulübü…
Bir gerçek; mektup adreslerinin pek çoğunda KSK/İzmir diye yazılmaktadır.
Bu durum, bir şehrin spor kulübü ile özdeşleşmesidir. İç içe girmesi değil, benimsenmesi, sevilmesi ve ona duyulan hayranlıktan kaynaklanır.
KSK’nin açılımı: Karşıyaka Spor Kulübü….
Bir başka deyişle de; Kaf Sin Kaf’ın baş harfleri.
Bugün profesyonel futbol liglerinin en altında mücadele etmesine karşın sevgisi en üst düzeydedir. Seyircisinin bağlılığı diğer kulüpleri kıskandırmakta, dolayısıyla çekememelerine neden olmaktadır.
Lider olmamasına karşın emanet oynadığı, kira ödediği karşı ilçedeki stadın tribünlerini bile doldurarak gövde gösterisi yapmaktan çok, renk aşkını, takım sevgisi, kent kültürünü kanıtlamaktadır.
Bu da bir başarılı örnektir.
Basketbol Takımı, ülkenin en ilkeli, en sevilen ve tribünlere sığmayıp, en bilinçli taraftarına sahip, her yıl başarısını tekrarlamakla kalmayıp, Avrupa’da da ses getirmektedir.
Voleybolda kendi kurduğu alt yapısıyla yarışmacı takımlar yaratarak örnek olmuş, ülkede ses duvarını aşarak diğer kulüplerin de gözünü açmıştır… Kulüpler “Karşıyaka Modeli”ni uygulamak için eğitim almış ve uygulamaya başlamıştır.
Teniste şampiyonların yanı sıra yetiştirdiği tenisçilerle övünmekte, milli sporcuları ile gurur duymaktadır.
Yelken branşı yıllardır denizlerin göz bebeği, gençlerin sevgilisi ve rakiplerinin korkulu rüyasıdır. İzmir körfezin tek hakimi olarak yelkenlerini rüzgarda gökkuşağı gibi hayranlıkla izlettirmektedir.
Dahası da var…
Ama ne yazık ki “Türk Sporu”nda tarihi yeri olan, armasında onurla taşıdığı Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hediyesi “Ay Yıldız” bulunan kulübümüz, komşu ilçe Çiğli’den yönetilmektedir…
Burada bir yanlışlık olduğunu zannetmeyin.
Karşıyaka Spor Kulübü’nün yönetim binası Çiğli’dedir…
Tesisleri Çiğli’dedir.
Üstelik Çiğli’deki tesisleri kendisinin de değildir…
Kimin olduğunun burada hiç önemi yok, önemli olan yukarıdaki yazdıklarımdır!
Üstelik daha önce varlığı söz konusu olan Yalı’daki kulüp binası ve stadı ki; onun da adı Karşıyaka Stadı’ydı… Bugün o da yoktur!
Onun yerinde yeller esmekte; gönül verenlerinin kalbinde sızı, dudaklarında hep aynı şarkı mırıldanmaktadır: “Stadımız, ah stadımız…”
Stat konusunda Karşıyakalılar hem fikir olmuş, adeta papağan gibi tekrarlamaktadır:
“Stadımız yıkıldı… Ne zaman yapılacak!..”
Bazıları ilk günden bu yana adeta papatya falı bakmaya devam etmektedir: “Yapılacak, yapılmayacak… Yapılacak, yapılmayacak!..”
Bugün stadın yıkılmasına ve yapılmasına onay verip de koltuğunda olmayanlar bile vardır. Son Başbakan Binali Yıldırım bunlardan birincisidir…
Sonra o döneme bakın, söz verenlerin hepsi bir mevkide, koltuğuna kurulmuş hayatlarını devam ettirmektedir…
Stat sorulduğunda da “Yapılması için biz büyük çaba harcıyoruz” demektedirler!
Şimdi topa gireyim ve “Madem bu kadar çok çaba harcıyorsunuz da stat neden şu anda korsan otopark oldu?” diye sorayım!
İzmir’de ilk yıkılan olmasına karşın yapılırsa bile son yapılan olarak tarihteki yerini alacak olan Karşıyaka Stadı gerçekten yapılacak mı?
Cevabını kim verecekse versin. Bekliyorum…
Biliyorum yine topu bir birine kötü pas olarak atacaklar… Bunun adı; “Benden çıksın da ne olursa olsun…”
Yapılması için tek parıltı, önümüzdeki genel seçim ile ardından gelecek olan yerel seçimler…
Yine de düşünüyorum: Biri kesin, diğeri çok zor kazanırız dediği bir yerde “Seçim yatırımı” olarak sana stadı yaparlar mı?
Unutmayın ki; en karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar.
Karşıyakalılar şu an yaşadıkları karanlıktan statların yapılma sözü ile değil, bitmesi ile ancak güneşi göreceklerdir.
Onları ne yazık ki çok güvendikleri bu hale getirmiştir!
Yine benim fikrimi alacak olursanız da, Che Guevara’nın şu sözüyle yanıtlamak isterim:
"Devrim sonsuzluğun güneşidir nasıl olsa doğar."
Karşıyaka Stadı ile çıktığımız yazı yolculuğumuzu, şehrine değer veren ve kıymetini bilen köklü ve saygın bir ailenin Kaf Sin Kaf sevdalısı evladı, benim hep “Bir tarafın Akhisarlı, diğer tarafın Foçalı… Sen nasıl Karşıyakalısın?” diye takıldığım kardeşim kadar sevdiğim Karşıyaka Sicil Kurulu Başkanı Noyan Uluğ’ı da burada konuya dahil edeyim.
Sevgili Noyan’ın belki de ailesinden sonra en çok değer verdiği KSK’nin 110. Kuruluş Yıldönümünü buruk kutladığını www.karsiyakahaber.com web haber sitesinden okudum. Tek sebebi de Karşıyaka Stadı’nın son haliydi.
Noyan Uluğ, haklı olarak soruyordu: “Bu stat ne zaman, kimler tarafından yapılacak?”
Bazı aklıselim Karşıyakalılar da eminim ki ekliyorlardır: “Gerçekten yapılacak mı?”
Çoğu zaman akıllardan eksik olmaz; “Olacak mı, olur mu? Yapılacak mı, yapılmayacak mı?” soruları. İnsanoğlunun içine bir kurt düşünce, onu öldürmesi o kadar zordur ki!..
Karşıyaka Stadı’nın hikayesi de böyle…
Aslında hikaye değil gerçek.
Zaman geçince de bir öyküye dönüşecek… Hele hele böyle giderse de tarihin sayfalarında “Yapılmayan stat” veya “Yapılamayan stat” olarak da yer alacak…
Sanki iş oraya doğru gidiyor gibi…
Gönlüm her ikisin değil de “İlk yıkılan, son yapılan stat” olarak tarihteki yerini almasıdır.
Demiştik ya; yaşadığın kente değer vermek. Bir de değerini bilmek…
Eskiler ne demiş? “Eşeğe değerinden fazla güvenirsen, kendini yarış atı sanır ve seni yolda bırakır.”
İşte senin değer verdiğin insanlar bugün, değer verdiklerini değersiz kılıyor. Karşıyaka Stadı da buna en güzel örnektir…
Noyan Uluğ demiş ki: "Ne acı gerçek ki bugün şanlı tarihi olan kulübümüzün 110. kuruluş yılını kutluyoruz. Ama benim için acıyor, sızlıyor. Bugün Karşıyaka Stadı'nın yıkılan, dümdüz olan ve yıllardır çöplüğe dönen, yapılmayan stadımızın bugün otopark olduğunu görmek içimi acıttı. Bu nedenle 110. kuruluş yıldönümümüzü buruk kutluyorum."
Şu Karşıyaka Spor Kulübü’ne gönül verenler ne zaman biraz mutlu oluyor gibi olsa, hemen hüzün kapılarını çalıyor…
Şimdi ben ne diyeyim; 110 yıl geçmiş…
Tarihi başarılarla dolu geçmişini anlatırken bugün Kaf Sin Kaf için mutluluk suya düşmüş bir damla sanki. Ara ki bulasın!..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!