Tanımadığınız insanlar hakkında ön yargılı olur musunuz?
Sizi bilemem…
Kesinlikle ön yargılı olmamaya gayret ediyorum. Tartıp, ölçüp biçip sonra notumu zaman içinde vermeye özen gösteririm. Gerek meslek, gerekse özel yaşamımda bunun böyle olduğu kendime inandırmışımdır.
Bugün “süper” dediğime de yarın “hayırsız” deme şansını kendime yaratmamak için de, ince dokur, sık elerim. Derim ki; Sizin renginiz belli olsun, gerisini bukalemun olanlar düşünsün...
“İzmir Spor Hareketi” ikinci toplantısını Bornova Âşık Veysel Rekreasyon Alanında Buz Sporları Salonundaki İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Daire Başkanı Hakan Orhunbilge’nin makam odasında yaptı. İzmir ASKF Başkanı Kadri Yatkın’ın katılmadığı toplantı, tek eksikle harika bir hava içinde, “İzmir Sporu”nda devrim yaratacak konuların masaya yatırılmasıyla tamamlandı.
Gençler ile tecrübelilerin bir arada olduğu kurul, 3 saat sonunda son derece mutluydu. Alınan kararların desteklenmesi halinde “İzmir Sporu” için belki de devrim yaratacak, olağanüstü denecek, alışılmamış uygulamaların peş peşe zincirin halkalarına eklene eklene gelecek olması hepimizi heyecanlandırdı.
İzmir Güreş İl Temsilciliğinden önce tanıma şansını yakalamıştım. Yıllara dayanan dostluğumuz bugüne dek “ağabey-kardeş” gibi ilerledi… Çoğu zaman baba şefkatiyle yaklaştığından olsa gerek, “Hüsnü Baba” diye hitap etmekte sakınca görmedim…
Hüsnü Oral, o kadar sağlık problemleri, iş sıkıntıları, ameliyatlar, acılar görmesine karşın ilerleyen yaşına rağmen yılmadan çalışmasını sürdürüyor… Beyninde oluşan “Ben İzmir aşığıyım. Hizmete tabutta bile devam ederim” düşüncesine saygı duymamak elde değil?
Siyaset, spor, iş dünyası onun güzelliklerle süslediği hizmetlerinin dalgaları… Çok daha fazlası İzmir ve Türk Güreşinde unutulmayacak varlığı… Başarıların mimarı, minderlerin gizli silahı olarak perde arkasındaki gerçek kahramanlardan birisi…
Bir de Şaban Ağabeyimiz var ki… “Gönüllere yer etmiş” doktordan çok insan… Hep takılırım; “Şaban ağabey seni neden belediye başkan adayı yapmıyorlar? İyilik yaptığın her kesimden oy alırsın. Silme götürür, makamı da doldurursun. Seni, dünya tanıyor ve seviyor…”
Neden diyorum biliyor musunuz? Tek kelime ile “Hizmet Adamı” olduğundan… Onun sevecenliği, insanlığa hizmet aşkı, Hipokrat yemini, antrenörler derneğinde yaptıkları ve en önemlisi de İzmir GSM’deki İlk “Sporcu Sağlık Merkezi” Kurucu Başhekimi olarak saymakla yorulacağımız rakamlardaki insana ve sporcuya sağlık desteği… Şifa vermesi… Milli Takımlarda, milli sporcuların sakatlıklarını iyileştirmesi…
En önemlisi de her zaman insanlık dersi vermesi… Derler ya; “10 Numara, 5 Yıldız…” Dr. Şaban Acarbay olur kendisi…
Kaç kişi kaldı bugünlerde; bu sıfatı yakıştırabileceğimiz…
Neyse…
Konuyu başka yerlere çekmeyelim…
Toplantıdan sonra Hüsnü Baba’ya “Belediyedeki genel sekreter yardımcısı Ertuğrul beyi tanıyor musun?” diye sorduğum sorunun yersiz olduğunu fark ettim ama iş işten geçmişti… Tanımaz olur muydu? Nitekim de “Evet” dedi… Sonra ekledi: “Neden sordun?”
Kendisini tanımıyorum. Hiç karşılaşmadık, konuşmadık. Ancak bir kez Yenigün Gazetesi’nin Ege Spor Life ile ortaklaşa düzenlediği “Amatörlerin Enleri” Ödül Töreninde gördüm. Şaban Acarbay ve Bahri Vreskala ile birlikte aynı sırada oturuyorduk. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ödülünü aldı, tam önümde oturuyormuş. Yerine geçerken göz göze geldik, “Tebrik ederim” dedim. Gülümsedi… Hepsi bu… Ama hakkında güzel şeyler duydum. Özellikle de sporcu kimliği beni sevindirdi. İyi bir dağcıymış…
Hüsnü Baba lafı ağzıma tıkadı. “Sporda 2. Adam. Üstelik sporu da biliyor” dediğinde. “O zaman içimizde neden olmasın? Dağcılık, doğa sporlar, yürüyüş… Yediden yetmiş yediye her kesimin yaptığı sporun temsilcisi olur. Hem de bürokrat” cevabını verdim…
“Tanımadığınız adam” hakkında nasıl yorum yapabiliyoruz görüyor musunuz?..
Şuna inanın ön yargı çok, ama çok önemli… Bir de araştırmacı kimliğiniz olacak. İşte o zaman yanılma riskinizi azaltırsınız…
Ertuğrul Tugay, daha önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı olarak görev yapmış. Beni ilgilendiren kısmı, İzmir, Muğla, Edirne, Uşak, Kayseri ve Trabzon'dan oluşturduğu 7 kişilik tırmanış ekibiyle 3916 metre yüksekliğindeki Erciyes'in zirvesine ulaşması… Bu başarısıyla, Türkiye'nin 5. yüksek dağı olan ve "Anadolu bozkırının zirvesi" olarak adlandırılan Erciyes Dağı zirvesinde ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bayrağını dalgalandırmış…
Ne mutlu ki, böylesine gizli kalmış ve reklamını yapmayan sporcu bürokratlara sahibiz…
“Değerli olan insanların gönülleri, dağların zirvesi gibidir, ulaşmaya kalkma erişemezsin! “ derler ama mütevazı olduğunu Hüsnü Baba söylediğinde içimden de “helal olsun” dediğimi itiraf etmeliyim.
Dahası var…
2001 - 2012 yılları arasında Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliği de yapan Ertuğrul Tugay, Türkiye'de Ağrı Dağı dâhil dağcıların rotasında olan tüm dağlara tırmanıp bu alanda ne kadar önemli bir kişi olduğunu belgelemiş.
Sadece yurt içi mi? Kesinlikle hayır… Yurt dışında, İran, Gürcistan ve Rusya'da 5000 metre üzerinde; Tacikistan, Kırgızistan ve Çin'de ise 7000 metre üzerinde yüksek irtifa tırmanışları başarılarını pekiştirmeye yetip artıyor bile…
Konfüçyüs’ün dediği gibi: “Büyük ve üstün insanın yükselmesi yukarıya doğrudur; düşük bir insanın yükselmesi ise aşağıya doğrudur.“
Doğru söze söylenecek pek fazla bir şey de olmaz, olmamalı da… Günümüzde “çamur at izi kalsın” düşüncesinde olan o kadar çok kişiye raslanıyor ki, inanılmaz... Onlar şu sözü unutmasınlar: “Birileri uçurumdan düşer yere çakılır. Diğerleri dudak arasına sıkışmış gülümsemeyle seyre bayılır… Uçurumdan düşenler tekrar zirveye ulaşır, diğerleri yerle bir olup gider...”
Hz. Mevlana ne der bilir misiniz? “Velhasıl kelam, kalp herkeste var. Yürek denen başka bir şey.”
Bu ülkenin; yürekli, sporla başarısını pekiştiren, işini doğru yapan ve mütevazı insanlara o kadar çok ihtiyacı var ki…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!