Sürekli olarak gündeme getirdiğimiz, “sporu, sporu bilenlerle yapmalı” sözünü bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Öncelikle spor, birlik, beraberlik, dayanışma, özveri ve güven isteyen, topluma yayılan sağlıklı, centilmenliği yansıtan eğlenceli bir oyundur…
Her geçen gün de branşları fazlalaşmakta, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de belli kesimlerce yapıldığı gibi topluma hal olan branşlarda ter dökenlerin sayısı artmaktadır. Seyir zevkine varanların yanı sıra, keyifle izleyenler de mutluluk hormonlarını üst düzeye çıkarmaktadır…
Sualtı Ragbisi’nin ne olduğunu bilmeyen binlerce insan vardır ama, İzmir bayan ve erkeklerde bir numaradır. Bunun adresi de İzmir Büyükşehir Belediyespor’dur.
Olimpik spor olan ragbi İzmir’de kaç kişi tarafından bilinir ama, Bostanlıspor son yıllarda İzmirlilerle tanıştırdığı bayanlar ragbide 2 Türkiye Şampiyonluğu, 1 Türkiye İkinciliği elde etmiştir. Bostanlıspor TV’lerde seyrettiğimiz beyzbol ile softbolde de Türkiye 3.lüğü kupalarını Karşıyaka’ya taşımış, mütevazi müzesinin en değerli yerine yerleştirmiştir…
Okçuluk ve judoda İzmir Büyükşehir Belediyespor’dan sonra Karşıyaka Belediyespor da ağırlığını koymuş ve dünya çapında derecelerle adından söz ettirmiştir.
Buna pek çok örnek vermek olasıdır. Bugün İzmir’de, belki de İzmirlilerin bilmediği spor branşlarında dünyanın en önde gelen spor otoriterlerinin büyük hayranlıkla izlediği pek çok sporcunun adı gündemde ilk sırada yerini korumaktadır.
Hep diyoruz, spor sporu bilenlerle yapılır ve yönetilir…
Yukarıda örneklemeye çalıştığımız spor branşlarında elde edilen başarıların ardındaki gerçek başarının başrol oyuncuları, Murat Özel, Cumhur Yavaş, Mesut Kapan, Avni Erboy, Kaya Gücü, Bülent Sönmez’dir.
Bir diğer unsur da “iyi ekip” olma…
Elbette kulübü veya topluluğu iyi yönetip başarıyı sağlamanın yolu güvenden geçiyor. Yüzüne gülüp de arkandan kuyu kazanlarla yola çıkarsan, istediğin kadar “bol sıfırlı rakamlar”ı harca sonunda hüsrana uğrarsın. Ama, yüreğini koyup amatörce ve birlik beraberliği sağladığın an, paranın pulun değil, sevginin saygının başarıyı getirdiğini görürsün… Onlarla birlikte sevinirsin…
“İyi ekip” olmanın yolunu açan sevgi ve saygı ilk plandadır. Sonrası zaten çorap söküğü gibi gelir… Çoğu yerde istediğin kadar laf ebeliği yap, sonuca varmak istemediğin an varamazsın… Yeter ki, iste… Bunu da arzularken de yüreğindekini söylemelisin… Yoksa ne birliği sağlayabilirsin. Ne de birliğini kurabilirsin…
Ne derler bilir misiniz? “Lafla peynir gemisi yürümez…”
Çok konuşup da sonuca varamayanlar için de söylenen tek bir söz vardır: “Çene suyu pilav…”
“Spor bilenlerle yapılmalı” tezini savunurken, elbette bilmeyenleri de saf dışı gibi bırakma niyetimiz yok. Onlara da bunu öğretmek gerekir. Onlar öğrenirken, bilenlere güvenmeli, sabırlı olmalıdırlar. Elbette yaratılan imkânlar da çok önemlidir. Onlar sadece artıları getirir…
Şimdi size sormak istiyorum. Yukarıda saydığım isimlerin başarılı çalışmaları bir iki günlük müdür, yoksa zaman içinde edindikleri tecrübeden mi?
Parası olan ekibini kurup günlük başarıyı yakalayabilir. Şampiyon ekipler yaratabilir. Gündemde yer alıp bedava reklamını yapabilir… Bunun için de “Para veren düdüğü çalar…” derler.
Ama unutmayın ki, balonun ömrü toplu iğnenin deyişine kadardır… Batırırsın o cicili bicili, alnı şanlı, bol boyalı balon bir anda ne olur biliyorsunuz… Fısssssss….
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!