Sporda başarı öncelikle sevmekle başlar…
Öyle demezler mi? “Sevginin önüne hiçbir şey geçemez” diye…
Shakespeare’nin “Amaç, sevgi uğruna ölmek değil; uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır” sözünü anımsayanınız var mı?
Altun Ailesi de, uğruna ölünecek bir sevgi bulmuş: Oryantiring…
Ailenin reisi, mesleğiyle bağdaşan bu sporla tanıştıktan sonra bırakmamış ve emeklilik sonrası sivil yaşamına aksettirerek; önce Ankara da, sonra da İzmir de, soyadını kurduğu oryantiring kulübüne vermiş…
Üstelik bununla kalmamış. Kendisi koşmuş, yarışmış... Kürsünün en üst basamağında yer bulmuş. Bir daha da inmemiş… Eşi, oğulları, gelini şampiyonluklara imza atmış… Şimdi de torunu yarınlara hazırlanıyor!
Sporculuk bir yana, antrenör olarak da bu spora hizmet ederken, yüzlerce şampiyon ve milli sporcu yetiştirmiş…
“Hakem sayısı yetersiz” demişler. Kursa gitmiş, hakem olmuş, destek vermiş…
Bakmış haritaları pahalıya çiziyorlar. Kendisi de harita çizmeye başlamış, bir anda maliyetleri düşürmüş…
Antrenman ve yarışlar için araziye gidilecek, ulaşım da sorun var. Bunu da kendi imkânlarıyla çözerek özel aracını satıp bir minibüs alarak bununla sporcularını taşımaya başlamış…
Altunspor’u yaşatmaya çalışırken “Rakipsizin” diyerek hava basanlara nazire yaparcasına “köstek değil, destek olmak şart” düşüncesi hâkim olunca da yeni kulüplerin yaratılmasını, bu spora gelecekte şampiyon olacak sporcuların kazandırılmasını sağlamış. Bostanlıspor’dan sonra Karşıyaka Starları ve İzmir AES’ye oryantiring de hayat vermiş… Sadece bu kulüplere mi? Oryantiring için bir dala tutunmak isteyen herkesin yardımına koşarak, bu sporun tanınması, yapılması, daha geniş kitlelere yayılması ve elit olması için ter dökmüş, maddi manevi hiçbir şey esirgememiş…
Deyim yerindeyse; yememiş, yedirmiş…
Tamam… Oryantiring diye yazıp duruyorum da, acaba oryantirig sporunu biliyor musunuz?
Altun Ailesinin büyük kitlelere sevdirmeye devam ettiği oryantiring sporunun bilmeyenler şimdi “Bu da ne?” diye haklı olarak soracaklar…
Belki de çok yabancısı olduğu, bazılarının adını bile ilk kez duyduğu bu sporu şöyle bir özetleyelim:
Oryantiring, harita ve pusula yardımıyla katılımcıların şehirden uzak bir arazide kontrol noktalarını en hızlı şekilde bulmaya çalıştıkları bir spor branşıdır. Bu spordaki amaç; verilen harita üzerindeki hedefleri en kısa sürede tek tek bularak, daha sonra da bitiş noktasına en hızlı şekilde ulaşmaktır. Bunu başaran ilk sporcu o yarışın kazananı olur. Basit gibi görülse bile, aslında birçok zorluğu da birlikte getirir. Sporcuların yön bulmak için güvenebilecekleri çok fazla şey yoktur. Sporcular, harita üzerinde görülen hedeflere ulaşmak ellerindeki harita, bazen pusula, zeka ve içgüdüleri ile gerçekleşir. Alanda karşılaştıkları başka sporcuları takip etmeleri ise kesinlikle yasak olup, bu nedenle de sporcular genelde birkaç dakika arayla yarışa başlatılır. Finişe gitmeden önce hedeflere ulaştığınızı kanıtlamak için de genelde elektronik bir sistem kullanılır. Sporcuya verilen küçük cihazı hedef noktalarında okutarak oraya ulaştığınızı kanıtlamak zorundadır. Atlayacağın bir hedef senin başarısızlığını belgeler.
Önceleri askerlerin yaptığı, son dönemde sivil yaşamın da beğenisini kazanan bu spor olimpiyat oyunlarında yer almasa da, uluslararası bir federasyona ve dünya genelinde birçok organizasyona sahiptir. Her ne kadar ismi yeni gibi görülse veya duyulsa da tarihi 1800'lü yıllara dayanır. İsveç'te askeri eğitimlerin bir parçası olarak ortaya çıkan bu spor dalı, aradan geçen yıllarda temel prensiplerini genel hatlarıyla koruyup, askeri eğitimden ziyade insanların yarışmak amaçlı veya hobi olarak da yapabileceği bir spor dalı olarak, her geçen gün sevilmeye devam etmektedir. Ülkemizdeki sporcu ve kulüp sayısı da hatırı sayılacak kadar fazladır.
Oryantiring sporunu en basit tabirle bir labirent içerisinde yol bulmaya benzetebiliriz. Yön bulmak odaklı olduğu için de genelde şehirden uzakta, ormanlık, dağlık arazilerde yapılmasına karşılık, son dönemde sporun popülerliğini artırmak adına şehir içinde, hatta alışveriş merkezlerinde bile etkinlikler düzenlenmekte olup, tanınır ve yapılır bir şekle büründürmeye çalışanların sayısı oldukça fazladır.
Türkiye Oryantiring Federasyonu tarafından her yıl Türkiye Şampiyonlukları kademeler halinde düzenlenmekte olup, milli takımlar uluslararası yarışmalara katılmakta ve başarılı sonuçlar elde etmektedir.
Oryantiringi bir çırpıda aktardıktan sonra dönelim yine Altun Ailesine…
Bu spora gönül veren, Milli Takım antrenörü görevi de üstlenen, geçmişteki büyük başarılarından sonra bugün +50 yaş grubunda geçilmez olan Cengiz Altun son olarak Kocaeli’nde yapılan Türkiye Oryantiring Şampiyonası 3. Kademe yarışmalarında üç gün üst üste şampiyon olarak kürsünün en üst basamağına çıktı.
Eşi, Bostanlıspor forması giyen Gülşeker Altun da ilk iki gün +50 yaş grubunda iki Türkiye Şampiyonluğuna imza attı…
3 çocuk, 2 torun sahibi olan Altun’ların şampiyonadaki 3 günlük hasılatı 5 altın madalya oldu… Bir eve aynı yarışta gelen rekor altın madalya desek daha doğru olacak!
Kırılması güç bir rekor olsa gerek…
Türkiye Şampiyonu, milli sporcu gelinleri Büşra, ikinci kez anne olduktan sonra ilk kez yarışmasına karşın 10. Oldu. O da en kısa zamanda yine form tutarak, gerçek yeri olan kürsüye yerleşecek. Türkiye Şampiyonu olarak Ay Yıldızlı milli formayı yeniden giyecek… Eşi Türkiye ikincisi Harun da öyle… Kardeşi Türkiye 3.sü olan Doğukan… Her ikisi de hastalık nedeniyle koşamadı. Koşsalar madalyalar kesin gelecekti… İki erkek kardeşin ortasında bir de kız var; Kübra. O da başarılı bir oryantiringci, Türkiye İkincisi...
Büşra ile Harun büyük kızları Hayal Lina 3 yaşında ama daha şimdiden yarışma havasında… Seneye onun da koştuğunu görürseniz şaşırmayın… Kardeşi Beril Liva yaşına girmedi ancak ana karnında çok koştu…
Cengiz, Gülşeker, Harun, Kübra, Doğukan, Büşra Altun… Şimdi de torunlar devreye girecek…
Bence uzun lafın kısası Altun’lar alkışlanmalı… Üstelik “Örnek Aile” olarak da gösterilen, “Altun Ailesi” Oryantiring Tarihine altın harflerle yazılmalıdır…
Pulitzer Şiir Ödülü başta olmak üzere sayısız ödülün yanı sıra, Ulusal Şiir Kitap ve Bolligen Ödülünü de kazanan Amerikalı Şair Howard Nemerov "Başarının sırları iyi bir eş ve istikrarlı bir iştir” sözünü Altun Ailesi için söylemiş mi desek?..
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!