Arapça kökenli “Adam”, dilimizde oldukça kullanılan kelimelerden birisidir. TDK'ye göre kelime anlamı şöyledir: “İnsan - Erkek kişi - Birinin yanında bulunan ve işini yapan kimse - Birinin yararlandığı, kullandığı kimse - Daima birinin yanında olan, onu destekleyen, isteklerini yerine getiren kimse - Görevli kimse - İyi huylu, güvenilir kimse - Bir alanı benimseyen kimse - Eş, koca.”
TDK’na göre yukarıda sayılanlar adamın karşılığı. Ne var ki; günümüzde bu kapsamın içine girenlere “Adam” demek için bazen bin tane şahit bile gerekebiliyor.
Bu “Adam” aklıma nereden geldi dersiniz?
Mehmet Erdül’ün sosyal medyada paylaştığı bir fotoğrafını gördüm. Herkes altına güzel yorumlar yapmış. İyi insan, tanıdığı tanımadığı herkese bir yerden iyiliği dokunmuş birisi… Ben de altına yazdım: “Adam.”
Zaten yazılacak fazla bir şey yok.
Şimdi tanıyanlara değil de tanımayanlara sözüm. Kimdir bu Mehmet Erdül?
Ekşi sözlük şöyle not düşmüş: “Asker, yazar, televizyoncu, gazeteci, bürokrat, tarihçi mükemmel insan. ESHOT ve İZULAŞ’ın aynı anda genel müdürlüğünü yapabilmiş, İZDENİZ'i kuran kadroda bizzat bulunmuş güzel insan. İzmir ulaşımında hala kullanılan çoğu yöntem ve icraat onun eseridir.”
“Adam”lığı için fazla söze gerek kaldı mı? Demek ki ben de doğru olanı yazmışım…
Yine “Adam”dır, bizim mesleğimizin ustalarından Okan Yüksel… Bu sıfatı her zaman ona yakıştırırım… “Merhaba”sıyla başlayan yaşam felsefesi onu İzmir’de efsaneler arasına yerleştirmiştir… Kitaplarını, köşe yazılarını bir nefeste okuyan kitle çoğunluktadır… Okan Yüksel için gazeteci ve yazarlığının dışında söyleyeceğimiz tek kelime ile “Adam” olmasıdır.
Şimdi bana çok arkadaşım, dostum kızacak. “Biz adam değil miyiz?” diye…
Haklılar. “Bizim Babıali” küçük. Hepimiz biliriz, birbirimizi…
Spor camiamız da öyle… Kimin ne olduğunu, “Leb demeden Leblebi”yi anlayacak çok değerli hizmet eden var. Anlatmaya kalksak sayfalar almaz. Bazen kısıtlı kullanırız kelimeyi. Öyle de gereklidir. İsterseniz, bu konuyu şu sözle bağlayayım: “Konu adamlığa geldi, sen kalk istersen.”
Sizin anlayacağınız, çok kendisini adam sananları kaldırdık masadan!..
Şimdi tartışılan konulara girmek istemiyorum. Polemik yapmayı hiç sevmem. Yaşamım siyah ve beyaz üzerine kurulu. Griden hep kaçtım. Eğri çizgilerle değil, dümdüz yoluma devam ettim… Net!
“Anlat bakalım” derseniz, yok öyle yağma diyeceğim. Anlatacaklarımız da var elbette. Onların da günü mutlaka gelir. Yeter ki biz yazmaya devam edelim… Sağlık elversin.
Bazı insanlar çok cesurdur. Şu an İzmir tenis dünyasında var olan, Alsancak’ın nadide yerlerinden Küçük Kulüp’te başkanlık yapan Emre Sarıgedik gibi… Kaybedeceğini bile bile, önce İZVAK, sonra da Kaf Kaf kongrelerinde başkan adayı oldu… Birinde seçim öncesi “kapalı-açık oylama” tartışmasının ardından protesto için çekildi. Diğerinde Karşıyaka Spor Kulübü Derneği’nin nadir olan birden fazla adaylı genel kurulların en az oyunu aldı.
Her iki seçim ona mutlaka bir sonrası için “ders alması” lazım olduğunu anlatmış olsa gerek!..
Bazen “galiptir bu yolda mağlup” derler ama iş bu kez öyle değil… Resmen nakavt!.. Seçimi kazanan Turgay Büyükkarcı’yı kutlamak gerekir. Çok iyi bir genel kurul yaşadı, yaşattı.
20 yıllık başkan Kadri Yatkın da son seçimde yenilenlerden… İzmir Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’nun seçimleri sonunda yapıldı. “Rekor yıl” iktidarda başkan, 10 yıl da yönetim kurulu üyesi olarak çatı altında 30 yılını tamamlayan Kadri Yatkın sonunda “İkinci emekli” olarak ASFK’yı Efkan Muhtar’a devretti. CHP’den Bornova Belediye Başkan aday adayı olan, bir önceki seçimlerde Kadri Yatkın’ın karşısına çıkan Metin Küçükoğulları’nın yanında yer alan Efkan Muhtar bu kez diğer 2 adayın yanına gelmesiyle, güçlenerek girdiği bir seçimi kazandı… Ona kazandıran güçler, amatör futbolun “Adam”larıydı… Etkileri, iktidara tepki oy olarak Efkan Muhtar da birleşince “son kez adayım” diyen Kadri Yatkın için kaçınılmaz son gerçekleşti.
Efkan Muhtar ve ekibini kutluyorum. Eşimin rahatsızlığı, doktor randevusu nedeniyle aynen İGC’de olduğu gibi seçime katılamadım. “Onur Kurulu” ve “Üst Delegasyonun”a seçmişler. Diğer listede de “Basın Kurulu”na almışlar. Her iki yönetime de teşekkür ederim. Bizim için her görev onurdur. Kutsal olduğu içinde kaçmak olmaz. Yakışmaz da. Hele hele amatör kulüpler seçtiyse…
Efkan Muhtar ve ekibine şu öneride bulunacağım. Federasyonun ismindeki “spor”un gayesine ulaşmasını sağlayın. Yapamayacaksanız veya yapmak istemezseniz de bir sonraki seçimde isim değişikliğine giderek “spor”u “futbol” olarak değiştirin…
Yıllardır hem yazıyor, hem de söylüyorum…
Artık biz topu Efkan başkana attık. Sadece takipçisi olacağız…
İşi kolay mı? Değil!
Çünkü karşısında hizmet için söz verdiği, bu nedenle de oy aldığı kadar ona oy vermeyen, belki de görev süresince karşısında dik duracak kulüpler var.
Bir de atlamaması gerek her devrin adamları… Aslında biz onlara adam bile demiyoruz. Unutulmaması gerekir, bizim bir felsefemiz var. “Adam olmayana, düşman bile olmayız…”
Benden öneri, çok dikkat edecek!
Spor dünyasında adam geçinip de gerçekten zenne olanları görmeyen, bilmeyen yoktur herhalde. “Çözemedim bazılarını. Uzaktan mı adamlar. Adamlıktan mı uzaklar?” dediğimiz gibi bazen anlamak da çok güç.
Elbette bu işin içindeyseniz… “Adam” arayacaksanız da, cımbızla çekilecek ilk kişi Dr. Şaban Acarbay’dır… Yıllardır tanıdığım ve şu an Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği İzmir Şube Başkanlığını başarıyla yöneten Şaban Acarbay için bir tek insan çıkıp da, aleyhine konuşamaz. Ağzını açmaya çalışanları anında yüzbinlerce insan susturur.
Keşke spor dünyamızda Dr. Şaban Acarbay gibi onurlu insanlara daha çok rastlayabilsek!
“Adam gibi adam”lardandır Hüsnü Oral… Hastalığını, ilerleyen yaşını bir kıyıda bırakıp spor aşkıyla halen gece gündüz durmadan, yorulmadan çalışmaktadır… O değer verdiği insanların daha da başarılı olabilmesinin yanında, insanlığa hizmete âşıktır. Çocukla çocuk, büyükle büyük olur… Yüreğindeki sevgi “dağları ben yarattım” diyen insanlarda asla yoktur! İnandığı insan uğruna ölümü göze alır.
Sadece İzmir’i temel almamalıyız. Bu topraklarda çok adamlar vardır, ülkesi için “öl” dediğinde ölecek...
Sözüm meclisten dışarı ama bazıları da vardır, “adam”lığı sözlük anlamındaki gibi bilen ve onun gibi olmaya çaba harcayan. Onlara bu elbise her zaman büyük gelir. Bir değil, birkaç numara…
Bir de dalkavuklar vardır. Hani kraldan fazla kralcı olanlar… Öyle düşünmese, içinde o duygular olmasa, arkadan bıçaklamak için fırsat kollasa bile, yüzüne hep şirin görünenler…
Pardon ama onlara bir sözümüz olacak: “Hepiniz kral olmayın, bu dünyaya adam da lazım.” İşte biz “Adam”lığa kıymeti bunun için veriyoruz… Bu dünyaya “adam” gibi adamlar da gerekli ve yeteri kadar da var! Sizin için böyle insanlar varsa kıymetini bilin. Yok, şüpheye düşüyorsan da; hayatından aniden çıkan veya çıkardığın insanlar için üzülmeyin. Unutmayın çürük meyve dalından tez ayrılır...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!