İyilik, öğrenilen bir davranıştır. Yaşayarak, gözlemleyerek ve deneyimleyerek öğreniriz. Etrafımızda ne kadar iyi insan, iyilik eden insan ve iyilik örnekleri varsa o kadar iyiliği ve iyi insan olmayı öğreniriz. İyilik, insanın kendi iradesiyle karar verdiği ve ortaya koyduğu bir eylem biçimidir. Nasıl bir insan olduğumuz ve ne kadar insan olduğumuz, yaptığımız iyilikten belli olur.
İyilik; Bir insanın insana, topluluğa, doğaya doğrudan ya da dolaylı olarak ihtiyacını gidermesi, yarar sağlaması, gelişmesi yönünde yaptığı eylemdir.
İyilik etmek, iyilikte bulunmak insani bir davranıştır. İnsanların ve kurumların birbirleriyle olan ilişkilerinde çok başvurulan bir eylem biçimidir. Toplumsal dayanışmayı, kaynaşmayı ve bir arada yaşama azmini artırır. İnsanların toplumla ve kurumlarla olan bağını güçlendirir.
İyilik, toplumun gelişmesinde katma değer yaratır. Toplumsal ilişkilerde bakım ve onarım sağlar. Toplumsal yaşamda ortaya çıkabilecek istenmeyen durumların önlenmesi ve önüne geçilmesi bakımından sigorta görevi görür.
Maddi ve manevi olarak iki yönlüdür. İyilik eden ile iyiliği kabul eden bakımından iki taraflıdır. İyilik eylemi sonunda olumlu ve olumsuz iki türlü sonuç ortaya çıkabilir. İyilik, iyilik edilenler bakımından ya kabul edilir ya da kabul edilmeyebilir.
İyilik deyipte geçmemek lazım, iyilik var, iyidir; iyilik var iyi değildir. İyilik bir nezaket gösterisidir. Zerafet içermelidir, saygınlık içinde olmalıdır. Karşıdaki kişiyi üzmemelidir, incitmemelidir. Karar, ölçü ve zamanlaması yerinde olmalıdır. İyilik, karşılıksız yapılmalıdır. Bir karşılık ve bedel beklenerek yapılan iyilikler, çıkar ilişkisine dönüşür. Yapılan iyilik, gizli yapılmalı ve gizli tutulmalıdır. İyiliği kabul eden kişinin duygularının istismar edilmemeli.
İyiliği, karşımızdaki insanın mutluluğu için yaparız. Birini sevindirmek için yaparız. Başka kişi ve kurumların eksikliğini veya ihtiyacını gidermek için yaparız. Erdemli ve faziletli insan olmanın temel özellikleri olduğu için yaparız. Şekil itibariyle açıkta yapılan iyiliklerde toplumun sevgisini ve saygınlığını kazanırız…
Güzel olanı, var olanı, ihtiyaç duyulanı çevremizle paylaşmak bir insanlık görevimizdir. Toplumun insandan beklentisi de budur. Toplumsal dayanışmanın en güzel örneğidir. İnsanları bir arada tutan bir ilaç gibidir.
Sahip olduğumuzu elde ederken, insanlığın ortak değeri olan hava, güneş, su, atmosfer gibi insanlığın ortak değerlerinden yararlandığımız için, kendimizi iyilik etmek için sorumlu sayarız.
İyilik yapmak, başkalarının dünyasından baktığımızda, çok gerekli ve ihtiyaç duyulan bir insanı davranışı. Toplumun bizden beklediği bir ödevdir.
İyilik etmeyi, başkalarını mutlu etmek ve onların ihtiyaçlarını gidermeyi öncelediğimizde, iyilik etme motivasyonumuzu aynı düzeyde tutamayabiliriz.
Hatta, insan bazen duygularına yenik düşebilir, iyiliğin karşılığını beklemek gibi bir anlayış geliştirebilir.
Daha da önemlisi, iyilik ettiğimiz kişi ve kurumlara olan öznel bakışımız bizim iyilik anlayışımıza olan bakışımızı değiştirebilir.
Peki, iyilik etmeyi kendi dünyamızdan baktık mı hiç?
Başkalarının mutlu olması bize ne yarar sağlıyor?
Başkaları mutlu olurken ve ihtiyaçları giderilirken, bizdeki etkisi ne?
Şimdide bu pencereden bakalım..!
İyilik, iyilik eden kişiyi güçlü kılar. Başkalarını iyilik ederek mutlu ettiğimizde, kendimizde ben değerliyim ve önemliyim duygusu oluşur. Kendini değerli ve güçlü hisseden insan iyilik eder.
İnsan içinde ne varsa, dışına da onu yansıtır. İyilik, içimizdeki güzelliğin toplumsal ilişkiye dönüşmesidir. İçi iyi olanın dışı da iyidir… İyilik, insanın iç dünyasından dış dünyasına yapılan bir yolculuktur. Ne kadar insan olduğumuzun nesnel ölçüsüdür.
İyilik, daha çok insanın karakterinde yatan bir özelliktir. Karakter, insanın daha çok dış dünyası ile kurduğu ilişkinin niteliğini belirler.
İyilik ederek, başkalarının ihtiyacını gideriyoruz, yaşamını kolaylaştırıyoruz, mutlu olmasını sağlıyoruz, sevindiriyoruz… Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
İşte insan şunu diyebilmeli… Başkalarının yaşamına dokunduysam, onların hayatını değiştirdiysem, aklen ve ruhen gelişimlerine yarar sağladıysam; o zaman ben değerli bir insanım, ben güçlü bir insanım, ben önemli bir insanım…
İyiliğin geliştirici gücünü ve iyileştirici gücünü kendi dünyamızdaki değişimde görürsek, iyiliğin iyi olmasına olan inancımız daha da artar.
İyilik, iyilik eden kişiyi iyileştirir. Terapi etkisi yaratır. Ruh sağlığını koruyucu etkisi vardır. İnsanı mutlu eder. İnsanın hayata bakışı daha pozitif olur.
Bir insanı mutlu ettiğinizde ve yüzünde tebessüm oluşturduğunuzda, yaşamımızda anlamlı bir amaç ortaya çıkar. Kendimize olan güvenimiz artar. Başkalarının bedeninde nesnel olarak yarattığımız değişiklik, hayatımızda başka alanlarda yaptığımız uğraşılara ilham kaynağı olur.
İyilik eden kişinin ufku açılır, farkındalığı artar, başarma duygusu artar… Değişime olan inancı artar. Bir alanda elde edilen başarı, domine taşı gibi, tüm alanlara yayılarak devasa bir katma değer yaratır.
Peki kime iyilik yapılmalı? İhtiyacı olana yapılmalıdır. Ancak, şu denilebilir, iyilikten anlayan var anlamayan var. İyiliğin kime yapılacağı, iyilik yapana bırakmak gerekir. O kadar da tercih hakkı olsun.
İyiliğin gücü, başkalarına iyilik ettiğimizde bizde bıraktığı etkiye eşdeğerdir.
İyiliğiniz ve iyilikleriniz artarak devam etsin, çevrenize derman olsun.
İyilik edin ki; iyi kalmaya devam edin..!
Sevgi ve saygılarımla.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!