(Bölüm: 2)
Birinci bölümde, 1960 ihtilalinden söz ederek,
yazıma başlamıştım. Kanaatlerimi belirtmiştim.
Şimdi; ...
Abartmadan, ilaveler, ya da eksiltmeler yapmadan,
siyasi gelişimi, yakın tarihimizdeki yapısal değişimi,
milletimizi oluşturan, toplum zihniyetindeki farklılıkları,
yorumlamaya, çalışacağım.
Neden, nasıl, ne zaman, hangi şartlar altında ve amaçla,
Türkiye, bu günkü konumuna, sürüklenmiştir?
Milletin, büyük bir çoğunluğunun istek ve beklentilerindeki
değişikliklere, sebep olan unsurlar, nelerdir?...
Vatandaşları, adeta ikiye bölerek, karşı karşıya getiren,
siyaset ve görüş farklılıkları sonucu, birbirlerine düşmanlık
noktasına taşıyan, temel olgular, nelerden oluşmuştur?...
Bütün bunlara, hangi faktörler, yol açmıştır?...
Nasıl olmuştur da, Türk vatandaşlarının büyük bir bölümü,
siyasal yapı ve tercih konularında, İslamcı görüşü, benimsemiştir?
Bütün bunlar, durup dururken, kendi kendine mi, meydana gelmiştir?
İşte;
Bütün bu soruların cevaplarını, doğru analizler yapmak kaydıyla,
vermek zorundayız.
Araştırma yaparak öğrenmeli ve tarafsız değerlendirmeliyiz,
Böylesine hassas ve ikbalimizi belirleyecek olan noktaları,
barış ve huzur içerisinde, geleceğe taşımak adına,
çok iyi görmeliyiz ve tahlil etmeliyiz...
O halde;
1960 ihtilali sonrasındaki, siyasi oluşumu anlatmaya devam edelim.
1961'de infaz edilen idamlar, milletin büyük bir bölümünün,
korku ve güdüm altında, olan bitenlere boyun eğmesi,
seçim kanunlarının, sağlıklı bir yapıya kavuşturulamaması,
temel hak ve hukuk kavramlarının zedelenmesine yol açmıştır.
Böylece, demokraside ve özgürlük anlayışında,
sağlıklı ve belirgin bir mesafe alınamamıştır.
1950-60 arası, üç dönem üst üste seçim kazanan ve iktidarda
kalan Demokrat Parti'nin, fiilen kapatılmasını takiben,
kurulan partiler, kafası karışan vatandaşlara,
yeni umutlar vadederek, iktidar mücadelesine girmişler,
ideolojik akımlarda farklılıklar yaratmışlar,
kimi sağda, kimi solda, yer alarak, ülkemizi,
siyaset alanlarında, parçalamışlar, keskin görüş ayrılıkları
yaratmak suretiyle de, terör, provokasyon, örgüt ve fraksiyon
yapılarının doğmasına, neden olmuşlardır.
Diğer taraftan, eğitim, sosyal ve kültürel yapı,
ekonomik seviye konularında, uçurumlar biçiminde,
telaffuz edilebilecek boyuttaki farklılıklar,
milleti, içten içe parçalamış, birbirlerine düşman haline
dönüştürmüştür. Zaman içerisinde, bilendikçe bilenen,
öfkelerini, yüreklerinde gizleyen, mağdur oldukları,
bilindiği halde, dikkate alınmayan, hatta, hiç önem verilmeyen,
milletin büyük bir bölümü, mağdur olmuş, horlanmış,
aşağılanmış, haksızlıklar içerisinde yaşadıkları halde,
suçlanmışlar, böylece, yıllar boyu mutsuz edilmişlerdir.
O dönemlerin siyasetçileri, mutsuz, ezik ve mağdur vatandaşların,
mevcut durumlarını, rant kaynağı olarak görmüşler,
şahsi menfaatlerini kollamışlar, yandaşları ile, esasen zengin olan,
ülkemizin kaynaklarını, kendilerinin lüks yaşamlarının,
oluşumu ve devamı için kullanmışlardır.
İktidardaki ortaklıklar, koalisyonlar, yokluklar, kuyruklar,
enflasyon, kavgalar, ahlaksızlıklar, düzenbazlıklar,
siyasetteki kandırmaca yapılanmalar ve üstelik,
bütün bunları korumak adına, yürütmenin, hukuk sisteminin,
kurumların, problemlere çözüm getirmek bir yana,
vatandaşlara, baskı unsuru biçimine dönüşmesi,
zaman içerisindeki, tüm siyasi çizgileri, değer yargılarını,
tercihleri ve kararları, alt-üst etmiştir...
Not: Yazımın, devamı (Bölüm;3) önümüzdeki günlerde,
yayınlanacaktır...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!