Siyaset!...
Tüm insanlığı, devletleri ve toplumları,
esir alan sistemin adı!...Bir bilim dalı!...
İnsanoğlu, eski çağlardan beri;
Kendi yarattığı, kimi zaman can veren,
kimi zaman da, büyük tehlikelerin kaynağı olan,
siyaseti, nasıl algılıyor ve kullanıyor, acaba?
Hiç düşündünüz mü?
Büyük kitleleri, milletleri, adeta robot gibi yöneten,
bencilliğin, çıkarcılığın, olmazsa olmaz odak noktası,
haline gelen "siyaset", kavramını, irdelemek gerekiyor.
Genellikle, sayısal anlamda, kalabalık, ama, eğitim,
kültür, ekonomik ve sosyal anlamda, geri kalmış toplumlarda,
çok önemli bilim dalı olarak kabul ediliyor.
Tarihte;
Hindistan başta olmak üzere, Yunanlı filozofların da,
önem verdikleri "siyaset" sistemi, faydalı olmaktan ziyade,
genellikle, zararlı yapıya, nasıl dönüşebiliyor?
Tüm kıtalara ve devletlerin idare biçimine yön veren,
milletlerin kaderini ve geleceğini belirleyen "siyaset",
kazandığında, uygulandığı milletlere, gerçek anlamda,
yararlı olabiliyor mu?...
Gelin;
Bu konuyu birlikte, irdeleyelim!...
Öncelikle, şu hususun altını, çizmemiz gerekiyor.
"Siyaset" te, kazanmanın kuralı, haklı,
bilgili, eğitimli, dürüst, ilkeli ve ahlaklı olmaktan ziyade,
sayısal anlamda, kalabalık kitlelerin tercihiyle belirleniyor.
Sayı üstünlüğü, "siyaset" teki başarının en önemli şartı oluyor.
Bunun yolu da, kitleleri ikna etmekten geçiyor.
Ancak, şu hususu, önemle belirtmek gerekiyor.
İyi eğitimli, düzgün karakterli, geleceği doğru görebilen,
tercihini, isabetli yapabilecek yetenekteki kişileri,
ikna edebilmek, çok kolay olmuyor. Bu yapıdaki insanları,
inandırmak, beyinlerini yıkayabilmek ve istenilen kalıba sokmak,
güzel konuşmakla, hitap tarzının gücüyle,
yalanlarla, dolanlarla, vaatlerle, mümkün görünmüyor.
Bu nedenle, ne yazık ki;
Haklı olan, doğru düşünen, geleceği ve yanlışları görebilen,
eğitimli kişilerin değil, sayı olarak üstün olanların kazandığı,
sistemin adına, "siyaset" demek, daha doğru oluyor.
Yani; "siyaset" kazanıyor, kazanmasına da!...
Acaba, uygulandığı ülkeye, fayda sağlıyor mu?
İşte;
Esas, üzerinde, önemle durmamız gereken nokta bu...
Çünkü, milletler, tercihleriyle yönetilirler, deyimi, hatırlanıyor.
Yönetmenin yolu da, koşulsuz, "siyaset" ten geçiyor.
"Siyaset" te kazanmanın kuralı da, sayısal üstünlük oluyor.
Bir profesör, akademisyen, diplomat, yüksek bürokrat,
eğitimli ve geleceği görebilen, herhangi bir kişinin,
verdiği oy ve tercihi,
eğitimi düşük, inandırılma ve ikna edilebilme olasılığı yüksek,
iki kişiden, daha geçersiz kabul ediliyor!...
Çünkü, "siyaset" sayı üstünlüğü esasına dayandırılıyor.
Onun içindir ki, bugün, ABD, artık zenciler tarafından,
idare ediliyor.
Yoksul ve eğitimi zayıf bir ailenin, 4-5-6, ya da 8 çocukları olurken,
eğitimli ve bilinçli anne-babanın, 1 ya da 2 çocukları oluyorsa,
ileri dönemlerde, devletin ve "siyasi" irade ve idarenin,
sayısal anlamda, fazla çocuk sahibi zihniyetin eline geçeceği,
kaçınılmaz oluyor....
Sonuç olarak;
"Siyasette kazanmanın kuralı" ve yolu!...
Ya, sayı üstünlüğünü eline geçirebilmek,
ya da, eğitimli, bilinçli, ahlaklı ve düzgün vasıftaki kişilerin sayılarını,
kazanabilecek seviyeye, çıkarabilmekten geçiyor!...
Ne yazık ki;
Çoğu zaman da, bilinçsiz verilen oy çokluğu ile,
kazanılan seçim zaferlerinin kutlanması,
galip gelmenin sevinci ve sarhoşluğu,
gelecekteki, felaketlerin, sinsi ve gizli, habercisi, olabiliyor!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!