Bu makalemde, sağlık ve bağışıklık sistemi konusunda, kendimden örnekler vereceğim...
Öncelikle: Şu hususu belirtmeliyim. Ben doktor değilim. O nedenle, eğitimini görmediğim bir bilim dalında, haddimi aşmamalıyım... Ancak, yine de: Yaşayarak tecrübe ettiğim, sağlık ve immünil (bağışıklık) sistemi hakkındaki düşüncemi paylaşacağım.
İlk olarak: tavsiyelerimin başında, hepimizin bilmesi gereken en önemli konu, tabiatın (doğanın) bilimsel alandaki gücü, keşfedilmiş, ya da, insanoğlu tarafından icad edilmiş her türlü bilgi ve tecrübeden çok daha etkindir...
Biz insanlar da, diğer canlılar ile birlikte, bu tabiatın birer parçasıyız...
Yani: Dünyaya geldiğimiz andan itibaren, doğanın bize verdiği gücü, yaşadığımız ortama uyum sağlamak için kullanmaya mecburuz... Bedenimizin, yaşamsal faktörlerinin başında, su ve oksijene ihtiyaç duyduğunu biliyoruz.
Çünkü: Hava (oksijen) ve su (H2O), bedenimizdeki kan, kas, dokular ile hücreleri destekleyerek, hayat veren organlarımıza güç katıyor. Bu gücü verirken de, yardım ve desteklerin yanı sıra, sorumluluğu, o bedenin (kişinin) kendisine yüklüyor...
Bir başka ifade ile, Yüce Rabbimizin, doğayı vesile kılarak, hayat verdiği tüm canlılar, sahip oldukları bedenlerini, koruyup kollamak zorunda kalıyorlar...
Her birey, kendi bedeniyle ve organlarıyla barışık olmayı benimsiyorlar...
Yani: İnsanoğlu, daha bebek iken bile, doğadaki yaşam şartlarına ve kurallarına, uyum sağlamaya başlıyor...
Daha sonra da, çocukluk, gençlik, orta yaş ve ileri yaş dönemlerinde, kişiye ait bedeninin ve tüm organlarının, yaşamsal fonksiyonları ile ilgili idare (direksiyon), ya da sorumluluk, bireyin kendisine veriliyor...
Bunu, şöyle de tarif edebiliriz...
Her birimiz, tabiatın bize bahşettiği bu mükemmel makinayı, kurallarına göre kullanmak ve bir bakıma koruyucu hekimi olmak zorunluluğumuz, ortaya çıkıyor...
Diğer taraftan: Sağlığımızı denetlemek adına: Bedenimizi ve organlarımızı iyi tanımalı, ihtiyaçlarını, bilinçli olarak karşılamalı, zarar verici faktörlerden uzak tutmayı başarmalıyız...
Şunu, hiç bir zaman unutmamalıyız ki: Hiçbir hekim, bilim adamı, eğitimi ve araştırma tecrübesi mükemmel olan akademisyen, doğanın dengesi, bilgisi ve gücü seviyesinde, tamir edici, ya da koruyucu özellikte olamaz..
Zaten, öyle olsaydı, insanoğlunun yaşam süresi, şimdikinin 3-4 katı olabilirdi...
Doğa: Hepimize, yaşam, beden ve organlarımızın mevcut şartlarına uygun biçimde, bağışıklık, direnç ve onarım şansı veriyor... Bu şansı, akılcı biçimde kullanmak ise, kişinin kendisine kalıyor...
Yani: Hangi yaşta olursak olalım, yaşam süremiz boyunca, geçici biçimde emanet edilen bedenimizi ve organlarımızı, iyi tanımalıyız...
Barışık olmalıyız...
Ne istediklerini, ya da istemediklerini doğru algılamalıyız...
Bu yazımın başında, kendimden örnek vereceğimi belirtmiştim...
Yanlış anlaşılmak ve eleştirilere muhatap olmamak adına, bu konuda sadece bir cümlelik ifadede bulunacağım...
Ben, yukarıda belirttiğim yaşamsal kurallara uygun, doğaya saygılı ve kendi bedenimi tanıyıp koruyan kimliğimle, sağlıklı olmaya gayret ediyorum...
Tüm insanlara ve okurlarıma da, tarif ettiğim tarzda yaşamalarını, tavsiye ediyorum...
Herkesin sağlıklı yaşam sürmesi dileklerimle....
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!