Öncelikle, iki ata sözüyle, başlamak istiyorum.
"Bükemediğin eli, öpeceksin arkadaşım..."
"Yiğidi öldür, ama, hakkını yeme..."
Bir seçimi daha geride bıraktık.
Aslında, genel seçim değildi.
Sadece, mahalli idareler seçimiydi.
Fakat, bu seçim, öyle kulvarlara taşındı ki!...
Referandumdan da öteye geçti. Adeta, hesaplaşma,...
"ya olacak, ya ölecek" noktasından hareketle,
inananlar seçime katıldılar. Oylarını kullandılar.
Peki...Sonuç;
Tarife gerek var mı? Tahmin edildiği gibi,
yine, sevgilileri ayırmak mümkün olmadı.
Sevgililer diyorum. Çünkü, AKP'ye gönlünü kaptırmış olanları,
sevdikleri partiden ve Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan'dan,
koparamadılar. Yaratılan gezi olayları,
17 aralık yolsuzluk operasyonları, kaset dinlemeleri,
özel konuşmaların dinlenmesi ve kamu oyuna servis edilmesi,
yapılan suçlamalar, aşağılamalar, hakaretler, birlik çağırışları,
muhalefete, istediği verimi sağlayamadı.
Ben her zaman söylüyorum. Kendi iyiliğini söylerken,
"o kötü, ben o nedenle iyiyim!..." anlayışı, artık çürümüştür.
Yani, başkalarını kötü göstererek, hatalarını, sıçramak için
tramplen gibi kullanmayı hayal etmek, işe yaramıyor.
Diğer taraftan, "ben böyle düşünüyorum ve inanıyorum...
O nedenle, ben doğruyum ya da haklıyım!..." demek,
hatalı sonuçlar yaratıyor. Diğer taraftan, bir konu daha,
ortaya çıkmış oldu. AKP'yi ve Başbakan Sn. Recep Tayyip
Erdoğan'ı sevenleri ve tercih edenleri aşağılayanlara,
bu secim sonuçları, cevap vermiş oldu...
Ve...
Bu sonuçlara damgasını vuran, AKP sempatizanları, sevenleri,
"ne yaparsanız yapın, ama, ben yine, sevgimden ve aşkımdan,
vaz geçmeyeceğim...Sizler, ayni felsefeye inanmış kişiler,
aranızda, ne kadar top çevirirseniz çevirin, paslaşırsanız, paslaşın,
sonunda, yine gol atacak olan, biziz. Çünkü, forvetimiz güzel.
Gol atmaya uygun. Savunmamız ise, kaya gibi sağlam. O halde,
galip gelmeyi hak ediyoruz..." diye, mesajlar verdiler...
Haksız da değiller. Liderlerinde, sevilecek çok özellik görüyorlar...
Tamam da;
Hiç düşündük mü? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın,
ne özellikleri var da, sevenleri, kendisine bu kadar bağlı?
Karizmatik yapısı, konuşma kabiliyeti, yüz ifadeleri,
arkadaşlarını ve yola çıktığı kişileri sahiplenme yapısı,
kararlı tutumu, fizik yapısı, ses tonu, sevenlerine yaklaşımı,
iyi bir aile reisi, iyi bir eş, iyi bir baba ve inançlı, imanlı duruşu,
eğilmeden, dik oluşu, mücadelesinden taviz vermeyişi,
tüm sevenlerini, olumlu etkileyen özellikleri, değil mi?...
O halde;
Şöyle düşünmek ve yine sormak, gerek...
Bir aşk, kendi kendine oluşabilir mi? Geçmişte, bir dönem,
istiklal savaşı sonrasında, millet, yine bir lidere, aşık olmamış mıydı?
Rahmetli, Gazi, Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'e,
halk, aşık değil miydi? Rejimini, benimsememiş miydi?
Başarıları, kurduğu idare sistemi, taktir edilmemiş miydi?
Pek tabii ki;
Vefatından sonra bile, sevenlerinin aşkı,
hiç bitmedi. Hatta, artarak devam etti.
O dönemleri hiç görmemiş,
yaşamamış yeni nesiller bile, hayaline aşık olmuşlardı...
Sadece;
O dönemdeki olgular ile, bu dönemdeki olgular arasında,
önemli bir fark göze çarpıyor. Rahmetli Atatürk'ün sağlığında,
muhalifler ve düşmanlık hisleriyle dolu olanlar, görünmeden,
saman altından diş bilemişler. Görünmeden, muhalefet yapmışlar.
Bugün ise, AKP'ye ve Başbakan Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a,
muhalif olup, düşmanlık besleyenler, görünür pozisyonda bulunuyorlar!...
Sonuçta;
%46 orandaki seçmen, önceden olduğu gibi, şöyle söyledi ve
artık kabul etmek zorundayız...
Rahmetli, eski Başbakanlardan Adnan Menderesi sevenler,
Turgut Özal'ı sevenler, muhalefete, çok önemli bir mesaj verdiler.
"Sevdiğimiz, aşık olduğumuz "sevgililerimizi!...", ne yapıp yapıp,
elimizden aldınız. Bizlerden ayırdınız...
Ama;
Bu kez, "maymun gözünü açtı!...". Bu seferki aşkımızı (Başbakan,
Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ı), size yedirtmeyeceğiz...
Bizleri, ayıramayacaksınız...
"Baş çalan...Hırsız...Diktatör...Şeriatçı...Yalancı..." damgaları ile,
aşağılasanız da, küfürler etseniz de, suçlasanız da,
o bizim aşkımız. Bizler, o'nu seviyoruz...O'na inanıyoruz...
Beyhude, uğraşmayın!..."
biçiminde, muhalefeti uyarmışlardır...
Bu durumda, kıssadan hisse çıkarmak gerekmez mi artık?...
Arif olup, fanatik olmayanlar için tabii ki!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!