Son üç günden beri, bu üç kelime etrafında,
dönüp duruyorum!..
Kendi kendime, düşünüp, yorumlar yapıyorum...
Böyle bir konu, nereden aklıma geldi?
Diye soracak olursanız.
Nedeni şu!...
Allah rahmet eylesin...
9.ncu Cumhurbaşkanı'mız, Süleyman Demirel'in vefatı,
hakkında yazılan yazılar, yapılan yayınlar, söylenenler,
bu yazımın oluşmasına, vesile oldu...
Türk siyaset sistemini, siyasetçilerin tavır ve uygulamalarını,
millet ve siyaset arasındaki ilişkinin değerlerini,
bir an için, terazinin kefelerine koymak ve tartmak ihtiyacı hissettim...
Aslında;
Düşünülmesi gereken, söylenmesi ve tartışılması şart olan,
o kadar önemli konular var ki, siyaset yapımıza ilişkin!...
Hem de binlerce!...
Bir kaçını, bu yazımda paylaşmak istiyorum!...
Pek tabii ki, böyle bir yazıyı oluştururken,
somut ve bilinen gerçeklerden yola çıkmak gerekiyor.
Öncelikle;
Şu hususun altını çizmek lazım.
Tarihten bu yana, dünya devletleri, siyaset sistemleriyle yönetiliyor.
En ilkel toplumlardan tutun da, en uygar milletlerin yaşam biçimleri bile,
siyasetçilerin kararları ve güdümleriyle, belirleniyor...
Milletin geleceğini, refahını, huzurunu ve mutluluğunu,
politikacılar oluşturuyor. Tabii ki, başarabilirlerse!...
Politikacıların yükselmesine de, milletler yön veriyor...
Ancak;
Bizim ülkemizde, onlarca yıldan beri görülen ve bilinen,
bir realite var. Yani, bir gerçeğin altını, kalın biçimde çizmek,
faydalı olacak diye düşünüyorum.
O da, şudur!...
Ne yazık ki;
Siyasetçiler, ülkemizdeki politik ve kişilik yapıları nedeniyle,
milleti, hiç bir zaman, ama, hiç bir zaman, amaca uygun,
beklentiye cevap verebilecek mutluluk ve huzur noktasına,
taşıyamamışlardır.
Yani;
Ne demek istiyorum?
Dünyadaki az gelişmiş ülkelerin, siyaset alanındaki kötü kaderini,
bizler de yaşıyoruz...Ne yazık ki...
Hindistan, Pakistan, Birçok Arap Ülkesi, Afrika'nın bazı ülkeleri,
bu düşüncemi destekleyen örneklerdir...
Eğitim seviyeleri, kültür ve inanç yapıları, sosyal ve ekonomik yaşamları,
siyasetten, yarar yerine, zarar gören noktalara taşınmalarına,
neden olmuştur. Halen de, bu durum, devam etmektedir.
Bir başka ifade ile;
Millet, ya da vatandaş (seçmen), genellikle, seçim zamanı,
oy vermek vasfı ve yetisi nedeniyle, sayısal çoğunluk sağlayan,
bu nedenle de, kullanılması gereken, dolgu malzemesidir...
Siyasetçi de, kendisine ve yakın çevresine, menfaat ve güç sağlayan,
ancak, bu beklentisini, seçilene kadar, saklayan, politika yapmak suretiyle de,
vatandaşı ikna eden, kişi, ya da, guruplardır, demeliyiz.
Bu görüşüm;
Medeniyet, eğitim, kültür, sosyal ve ekonomik yapıları,
güçlü olan ülkeler için, söz konusu bile değildir.
Çünkü, gelişmiş olan ülkelerde, siyasi ahlak, toplumun bilincine göre,
şekil almak zorundadır. Yalandan, aldatmadan, menfaat beklentisinden,
uzaktır. Yani, siyasiler, yönetmeye talip oldukları, toplumun, kriterlerine,
ahlak anlayışlarına, eğitim ve kültür yapılarına, uyum sağlamak zorundadırlar...
Zaten, bu nedenle de, başarılı, sağlıklı, huzurlu ve mutlu millet portföyü, çizebiliyorlar...
Siyaset sistemi ve siyasiler;
Millet (seçmen) ve yönetim anlayışımız hakkında;
Daha, söylenebilecek, olumlu ve olumsuz taraflarını yorumlayabileceğimiz,
sınırsız sayıda, konular söz konusudur.
Ancak, sayfalara sığamayacak kadar çok, eleştirilebilecek siyaset yapımızın,
olumlu yönde değişmesini,
gelecek zaman dilimlerinde ise, daha etik, ilkeli, huzur ve mutluluk veren,
özelliklerin kazandırılmasını, tüm samimiyetimle diliyorum!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!