Artık, bu gerçeği kabul etmek zorundayız.
Peki: Neden, ÜLKEMİZ bu hale geldi? Hangi konularda korku alanları yaratıldı? Bizler, bu sonucu hak ettik mi? Huzursuz, endişeli, mutsuz ve güvensiz bir yaşam, ilelebet devam edebilir mi?
EKONOMİK eziklik, hukukta dengesizlik, yargıda adaletsizlik, siyasette uyuşmazlık, üstüne üstlük, bir de toplumun bazı kesimlerinde görülen bencillik, menfaat alışkanlığı ve duyarsızlık, bir ülkeye hayır getirir mi?
Bu durumda: Haksızlıkların tavan yaptığı ülkelerde, doğal olarak, suç fiilleri çığ gibi büyümez mi? Her türlü kötülük teamül (alışkanlık) haline gelmez mi? Cinayet, sahtekarlık, dolandırıcılık, iftira, yalan, kin, nefret, öfke, toplumun ve içerisinde yaşayan bireylerin, boyun eğmek zorunda kalacağı, davranış biçimi haline dönüşmez mi?
Kurunun yanında yaş da yanar misali, masum, kusursuz ve çaresiz mağdurları, tenzih ederek belirtmeliyim ki, bu yazımda tarif ettiğim iç karartıcı ifadeler, tam da, bu güzel ülkemize (Türkiye'mize) zarar verenlere uyuyor, ne yazık ki...
50-60 yıl öncesinden de, kötü olaylar, vahşice işlenen suç fiilleri vardı. Vardı ama, bu kadarı da olmazdı...
En azından, yaşlı insanlara saygı, şefkat ve sevgi vardı. Hele hele, abeveyinlere (anne-baba) 'lara, büyük şefkat ve bağlılık hakimdi.
Edep vardı... Ar ve utanma duygusu vardı...
Şimdi ise, bunlardan söz etmek, neredeyse mümkün değil. Varsa yoksa, menfaat ve bencillik yerleşti, bir çok insanın yüreğine...
Böylesine kötü ruhlu insanların, çoğunlukta olduğu toplumlarda ve ülkelerde, dirlik, düzen, huzur, sevgi, saygı ve mutluluk, olur mu?...
Böyle bir milletin, iki yakası bir araya gelir mi? İnsanlar, barış ve birlik ortamına kavuşur mu? Dengeli ve başarılı hukuk sistemi oluşur mu?.
Yargı sisteminde, adaletli kararlar verilir mi? Siyaset ise, arzu edilen kaliteye yükselir mi?
Şimdi: Bütün bu soruların cevabını bulabilmek için, şapkamızı önümüze koyup düşünmek, aynaya bakıp, gerçeklerle kendimizi görmek ve yüzleşmek zamanı geldi de, geçmeye başladı bile...
Yüce rabbimiz de, böylesi yanlışlarla dolu, insan topluluğuna, yardım etmez. Dualar da çare olmaz...
Kabul edilmeyen dualara da, Amin denmez...
Yani: AKILLANALIM ARTIK, AKILLANALIM!... "KORKU ÜLKESİ OLMAKTAN KURTULMAK İÇİN!.." Benden, söylemesi... Gerisi, milletin bileceği iş... Ne demişler?..Her millet ve her birey, kendi yaşantılarının mimarıdırlar... Ne ektilerse, onu biçerler... Layık oldukları biçimde hayat sürerler...
Şikayete de hakları yoktur... Tek üzüntüm, kurunun yanında yanan, yaş'lar, masum ve mağdurlardır... Allah cc onların yardımcısı olsun...
NOKTA...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!