Ne yazık ki, insanlar, "günah"larını gizlemekten kurtulamıyor.
Aslında, 0-6 yaş gurubunun dışındaki tüm insanlar,...
şu ya da bu şekilde, "günah" işliyor.
Dönemsel verilerde, dünya üzerinde yaşayan insanların,
%97.8 oranındaki bölümü, bilerek ya da bilmeyerek,
"günah" potasının içerisinde yer alıyor.
İnsanlara özgü davranış, beyin ve düşünce yapısının ürettiği,
"günah" kelimesiyle, kavramsal değer ifade eden bu olgu,
hepimizi, içten içe kemiren, en önemli düşman olmayı sürdürüyor.
Gücünü ise, kelimelerle açıklanamayacak kadar, etkili
kaynağı olan, gizliliğinden alıyor. Beslenme biçimi, inanılmaz.
Gizli kaldıkça da, gücünü arttırıyor. Şekil ve renk değiştiriyor.
Yeni yeni alternatifler yaratıyor. Her dönemde, kendisini koruyabiliyor.
Zaman kavramıyla da, adeta alay ediyor. "Günah", işleyen sahibiyle,
adeta alay ediyor. Yani, bir bakıma esir alıyor. Sinsi ve kara bulut gibi,
üzerimize çöküyor. İnsanoğlunu, canlı canlı, yok ediyor.
Bir başka ifade ile, yaşamı, ölümden beter biçime dönüştürüyor.
Çünkü, "günah" işleyenlerin eylemlerini, gerçek anlamda, Allah, biliyor.
Ancak, yaşayan varlıklar içerisinde de, sadece, kendisi hatırlıyor.
İşte, biz buna, "VİCDAN" diyoruz.
O halde, "günah" kelimesine karşı durabilecek, gizliliğinden aldığı gücü,
zayıflatabilecek, tek alternatif, ürettiğimiz, "VİCDAN" olgusu oluyor.
Bir başka ifade ile, hepimizi, daima "gizli" kalmasını istediğimiz,
açığa çıkmasından korktuğumuz, korktukça da, gücüne güç kazandırdığımız, karşısında, ömür boyu esir olduğumuz, boyun büktüğümüz
"GÜNAH" ifadesiyle tanımlanan yapının, en büyük düşmanı,
"VİCDAN" duygusudur. Tüm insanlığı, içerisine düştüğü kaostan,
bunalımdan, huzursuzluktan ve mutsuzluktan kurtarabilecek,
tek çözüm yolu, "VİCDAN" i özelliklerimizi, güçlendirmekten geçecektir.
Şunu, hiç bir zaman, unutmamalıyız ki, halen devam eden yaşamımız içerisinde, 7 milyar dolaylarındaki insan nüfusunun tamamı,
gerçek anlamda, bir su bardağını dahi dolduramayacak kadar yer işgal edebilen, hücresel yapıdan oluşmuştur. Toprağın, değişebilen,
versiyonudur. Yeniden, toprağa dönüşecektir. Yani, zamanı geldiğinde,
aslına dönecektir.
Öyleyse, geçici ve aldatıcı, insan ömrü dediğimiz, sınırlı bir zaman dilimindeki serüvende, "GÜNAH" olgusunu gizleyerek, güçlenmesini sağlamak, akıllıca bir davranış olabilir mi? Kendimizi, davranışlarımızı, hatalarımızı, yanlışlarımızı, sahte davranışlarla, hukuk sisteminden ve yaşayan çevremizden, saklamaya, gerek var mı?
Bence, bütün insanlık alemi;
Menfur ve habis tümörden bile,
daha tehlikeli boyutlara tırmanan,
hepimizi esir alan,
genellikle gizli kalan,
mutsuzluğumuza zemin hazırlayan,
içimizi kirleten, varlığımızı lekeleyen,
"GÜNAH" kavramının illetinden, kurtulmalıdır...
Gizli kaldıkça da, güç kazanmayı sürdüren,
"GÜNAH" ifadesinin, önemini, dikkate almalı,
en büyük zenginliğin, varlık değerlerinin,
olmazsa olmaz kaynağının da,
"VİCDAN" olgusunu, daima yaşatmakla,
mümkün kılınabileceğini, idrak etmelidir...
Saygılarımla...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!