Gün gelecek;
Ömrümüz bitecek ve tarih olup gideceğiz!...
Kaçınılmaz son!......
Sevaplarımızla, günahlarımızla!...
Kazanımlarımızla, kayıplarımızla!...
Gelecekte;
Geçmiş günlerimizi ve bugünlerimizi,
hatırlamayacağız bile!...
Sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz, sevinçlerimiz ve üzüntüierimiz, acılarımız, düşünce ve fikirlerimiz, ADETA YOK OLACAK!...
Yakınlarımızı, canımız kadar sevdiğimizi söylediğimiz kişileri, UNUTACAĞIZ!...Allah'ın emri!...Yaradana kavuşacağız!...
İki elimiz yanımızda kalacak!...
Vicdanımız;
Kötülüklerimizi ve günahlarımızı,
iyiliklerimizden ve sevaplarımızdan ayıracak!...
Ruhumuz, kalbimizden ve beynimizden,
ürettiğimiz düşüncelerimizi,
test edecek!...
Anamıza, babamıza, eşimize, çocuklarımıza,
arkadaş, eş dost ve çevremize karşı,
uyguladığımız fiillerimiz,
düşüncelerimiz ve fikirlerimiz
analiz edilecek!...
Hesaba, çekilecek!...
Ego'larımızın, ölçüsü saptanacak!...
Dünya'nın ve yaşamın aldatıcı ve sahte cazibesi,
geçmiş zamanlarda kalacak!...
İşte o anda;
Kendimize ait olduğunu sandığımız,
tüm maddi ve manevi değerlerin,
zenginliğin, ya da fakirliğin,
sadece, birer hayalden ibaret olduğunu,
idrak edeceğiz!...
Para, pul, saltanat, ihtişam, gençlik, güzellik,
güç, kuvvet, zekâ, akıl, kurnazlık, gibi kelimelerle,
ifade ettiğimiz kavramların,
hepsinin, ama hepsinin,
sadece, birer rüya olduğunu,
geldiğimiz yere dönüş noktasında, anlayacağız!...
O halde;
Neden, halen, inatla ve israrla,
hırs ve ego'larımıza esir oluyoruz?,
Sanki dünya kendimize kalacakmış gibi!...
Birbirimizle uyum içerisinde olmak yerine,
neden, mücadeleyle, yarışla, kavga-gürültüyle,
yaşamımızı, kabus alanına dönüştürüyoruz?...
Bu dünya;
Karuna bile, Kanuni Sultan Süleyman'a bile,
kalmamışken,
halen ne bu hırs? Ne bu haset?
Ne bu düşmanlık? Ne bu kıskançlık?...
Ne bu kötü düşünceler, fikirler?...
Ne bu kâlp kırmalar, üzmeler, iftiralar ve nefretler?
Ne bu dedikodular?...
Ne bu ayırımcılıklar?..
Ne bu ihtiras dolusu duygularla, saldırganlıklar?...
Böylesine;
Anlamsız mücadele yerine;
Anlaşmak, birleşmek, müşterek mutluluğu aramak,
daha iyi değil mi?...
Kavgasız bir yaşam, bu kadar mı zor?...
Veee;
Ben;
Kavgalı, iftiralarla ve hakaretlerle dolu bir anlayışa,
bu tarz düşüncelerle yapılan mücadeleye,
korku yaratan felaket tellallığı söylemlerine,
"HAYIR!.. " diyorum!...
Kavgasız, birlik ve beraberlik içerisindeki anlayışa,
"hep ben bilirim ve benim dediğim doğrudur!.." demek yerine,
"senin dediğin de doğru ve değerlidir!..." zihniyetiyle,
yapılan mücadeleye ve söylemlere ise, "EVET!..." diyorum!...
"İŞTE BU KADAR KOLAY VE HUZUR DOLU!..."
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!