Evet!
İşte, burası çok önemli!
Yazarlık yapan, ya da, yapmaya çalışanların, farkında olmaları gereken önemli bir konu!
Kendi adıma değerlendirme yaptığımda, pek çok soru geliyor aklıma!
Ama, ile başlayan sorularla, analiz etmeye çalışıyorum kendimi!
Yazıyorum!
Yazıyorum da, iddialarımda, düşüncelerimde, tespitlerimde ve yorumlarımda, haklılık payım yüzde kaç?
Eğitimim, bilgim, tecrübem, bu konudaki yeteneğim, kişilik yapımdaki düzgünlük seviyem ve daha da önemlisi, yazmaktaki niyetim, iyi mi?. Kötü mü?. Birleştirici ve barışçıl mı?. Bölücü ve savaşçıl mı?... Gerçekleri yansıtıyor mu?. Yorumlarım doğru ve mantıklı mı?. Yazılarım, deklare edilip, yayınlandıktan sonra, okuyucularım için acaba, faydalı oldu mu?.. Ya yoksa, reaksiyonist bir ortam yaratıp, zararlı mı oldu?
Aslında!
Bütün köşe yazarlarının, haberlerini yorum yaparak yayınlayan gazetecilerin ve medya kurumları içerisinde, program yapan televizyon yetkililerinin hepsi, bu soruları, vicdan çerçevesinde, kendilerine sormalıdır!
Cevaplarını ise, öz eleştiri aralığını dikkate alarak, dürüst biçimde vermelidir!
Çünkü:
Bir ülkenin, birlik ve beraberlikle, barışçıl ortamda, yaşamalarında, gazetecilerin (medya'nın) rolü çok büyüktür!. Ekonomileri güçlü, sağlıklı ve mutlu toplumlarda, ya da, tam tersine, ekonomileri bozuk, sağlıksız ve mutsuz toplumlarda, yönlendirici ve sürükleyici özelliğe sahip tek kurum, medya'dır!. Gazetecilerdir!.. Habercilerdir!
Yorumculardır!
Ülkelerin, adeta lokomotifi konumundadırlar!
Çarpıcı bir örnek ile, yazımda kastettiğim hususu, daha da açmaya çalışayım!
Elimize, bir kavanoz, bir bardak, bir tabak, ya da herhangi bir cisim alalım!. Karşısına da, iki köşe yazarını, gazeteciyi, veya TV. programcısını oturtalım!. Her birine, gördükleri cisimleri değerlendirip, yazılarında ve yorumlarında, anlatmalarını ve tarif etmelerini isteyelim!. Ayni cisim hakkında, görüşleri ve beğeni ölçüleri birbirinden farklı olan yazarlar, kuşkusuz, kendilerine uygun anlatımı ve tarifi tercih edeceklerdir!. Yani, ayni şeyi birisi överken, diğeri yerecektir!... Ya da, birisi güzel derken, diğeri, çirkin diyecektir!
Esas vital (zayıf, belirgin) nokta, bundan sonra başlayacaktır!... Çünkü, bu iki ayrı yazarın makalelerini, inanıp güvenerek takip eden kişiler, görmedikleri ve bilmedikleri cisim hakkında, yazıların etkisiyle, kanaat sahibi olacaklardır!. Dolayısıyla da, bahse konu cisim, bir kısım okuyucu tarafından sevilirken, diğer kısım tarafından sevilmeyecektir!. Yani, itici kabul edilecektir!..... İşte size, görmedikleri ve bilmedikleri bir şey hakkında, birbirlerine aykırı iki uç, oluştu!... Farklı fikirler, düşünceler ve yorumlar, insanları, kolayca, parçalayıp, bir birlerine düşürdü, bile!
Başka bir ifade ile, dedikodu özelliğindeki iletişim, doğru ve gerçek özelliği taşımayan, bilgilerle, toplumu zehirledi de, diyebiliriz!
Bu nedenledir ki, , "DÜŞÜNÜP YAZIYORUM, AMA!..." başlıklı yazımı oluştururken, ben dahil, yazarlık yapan ve yapmaya çalışan her medya mensubu, haberciler, gazeteciler ve televizyoncular, tarafsız, birleştirici, doğru ve gerçek bilgileri, deklare etmelidirler!. Her konuda, 360 derecelik açıyla olaylara bakıp, en iyi ve doğru değerlendirmeyi yapmalıdırlar!. Ayrıca, 180 derecelik düzlem içerisindeki karşı uç noktanın da, bir hakkı olduğunu, empati kurarak karar vermek gerektiğini, dikkate almalıdırlar!............ Saygılarımla!...
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!