İzmir’in en eski kulübü Kaf Sin Kaf’ımızın tarihindeki önemli detaylardan birisi de Yunanistan seyahat ve intibaları.
Özellikle Yunan işgali ve mütareke döneminde Güzel İzmir’imizde yaşadığımız acılar herkes tarafından biliniyor.
Kurtuluş Savaşı sonrası Cumhuriyet’in tesis edildiği ilk yıllarda, sporun faydaları ve gençliğin terakkisine(yükselmesine) yönelik hareketlerin artması ile birlikte, küllerinden yeniden doğmaya çalışan, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nde spor kulüplerimizin etkilerini tespit edebiliyoruz.
Mücadele ve savaşa hazır halde bulunma maksadı dışında; dostluk,yardımlaşma ve kardeşlik, hızlı örgütlenme gibi etkileri bariz gözlemlenebilen spor kulüplerimizin, 1930’lara gelindiğinde yabancı kulüplerle temasları artmış, ve bu ecnebi kulüplere çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin gençliğinin kısa zamanda ne kadar geliştiğini gösterme sevdasına düşmüşlerdi.
1930’larda Cumhuriyet Halk Fırkası, ülkemizin kurucusu Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” özdeyişini dış politikada yol haritası olarak kabul etmişti.
İşte tam da bu yıllarda, Ekim 1930’da, Venizelos’un Türkiye ziyaretinde, Yunanistan / Selanik takımı “Aris Thessaloniki F.C.” İstanbul’da Fenerbahçe ve Galatasaray ile maçlar yapmışlardı.
Aralık ayının başında ise Sakız Adası’na ilk yurtdışı temasını gerçekleştiren Karşıyakamız, bildiğiniz üzere Lailapas kulübü ile 3.dakikada yoğun yağmur sebebiyle iptal edilen maçtan dolayı kalan 87 dakika oynanmadan İzmir’e geri dönmüştü.
Karşıyaka’nın Sakız adasında bulunduğu sırada Selanik kulübü temsilcileri kulübümüzü maç için Midilli adasına davet etmişlerdi.
Şimdi maçın öncesini, hikayesini, detaylarını, yaşananları ve bu tarihi öyküyü birkaç bölüm halinde sizlere sunuyoruz.
25 ARALIK 1930 – PERŞEMBE - DİKİLİ – SEYRİSEFAİN(DENİZCİLİK İŞLETMELERİ)’Nİ KINAMA
Aris takımının davetlisi olarak tarihi kent Midilli’ye hareket etmek isteyen Karşıyakalı sporcular, Perşembe günü Dikili/Bademli limanından hareket etmek istemiş ve Körfez Vapurları işletmeleri ile temas etmişler.
Ancak sporcularla beraber yüzü aşkın kafile Uşak vapurunun hava muhalefeti dolayısıyla Midilli’ye götürmeyeceği geç vakitte haber verilmiş.
Kulüp erkanı ve umumi kaptanımız Cemal Ahmed bey, Seyrisefain idaresine başvurusunu yapmış, dost topraklara gitmek için zaten İstanbul postası yapan Gülcemal vapuruna iki saatliğine Midilli’ye uğraması yönünde müracaatta bulunmuştu.
Ancak bu ziyaretin gerçek manasını anlayamayan Seyrisefain yani Denizcilik işletmeleri, Karşıyaka’ya olumsuz cevap veriyordu.
Hatta gelen olumsuz cevap üzerine Yelkenciler Vapurları İdaresi’ne de başvuran Karşıyaka yönetimine, ilgili idareden tüccar edalarıyla şartlar sunmuşlardı.
Her yerde bu gibi temaslara en yüksek alaka gösterilmesi gerekirken, milli müesseselerimizin bu olumsuz yaklaşımı İzmir basını tarafından esefle karşılanmıştı.
Tüm bu olumsuzluklar üzerine Perşembe günü sabah sekizde, Karşıyaka’dan Dikiliye 16’sı sporcu olmak üzere 48 kişilik kafile 3 kamyonet ile hareket etmişti. Kafile’de Muhlis (Ovalı) bey’in kız kardeşi hanım efendi, Cevdet (Akömer) bey’in eşleri hanımefendiler de vardı.
MENEMEN’DE ŞEHİTLERİ ZİYARET – KUBİLAY’IN MEZARINA ÇELENK
“Yağmurlu ve oldukça soğuk bir havada bu yolun her türlü müşkilatını göze alarak milli şerefi omuzlarında yüklenip hareket eden kafile Menemen’de durdu. Vapur idarelerimizin gösterdiği alakasızlık gençlere burada milli varlığın büyük şehitlerini ziyaret fırsatını bahşetmişti.”
Büyük inkılabın ebedi ve muazzez şehitlerini bütün kafile hürmet ile selamladı. Dönemin köşe yazarlarından Hidayet Keşfi, Suat (Yurtkoru) ve Cevdet (Akömer) beyler tarafından hitabeler söylendi, kulüp namına bir çelenk bırakıldı.
DİKİLİ’DE – CEMAL AHMED BEY’İN VAPUR TEMİNİ
“Kamyonetlerin içinde konserve kutularına bastırılmış balıklar vaziyetinde bir hayli sallandıktan sonra saat on ikiye doğru Dikili’ye varıldı.”
İlk iş Dikili’de lokantaları doldurmak olmuştu. Halbuki zorluklar yeni başlıyordu. Umumi kaptanımız Cemal Ahmed bey bir gece evvel bir motor(tekne) temin etmek için Dikili’ye hareket etmiş, orada bir motor kaptanından aldığı söz üzerine telgraf ile İzmir’e bildirmişti.
Limanda demirli bir vapura palamut veren yelkenli bir geminin boşaltılması yaklaşık 2 saat sürmüştü. İki saat sonra limana yanaşan motor iskelede daha bir gün evvel verdiği sözü işi olduğu nedeniyle vazgeçti, kafileyi başka bir kaptana havale etti.
Gençlik ve milliyet namına, Dost Yunan gençliğine verilen sözü yerine getirmeye çalışan Karşıyakalılar’ın, katı yürekli tüccarlara nefes tüketmesi gerçekten acı vermekteydi!
Önemli bir maksat uğruna hareket eden gençliği elim bir vaziyete düşüren Seyrisefain(denizcilik) idaresi bundan utanır mıydı acaba?!
Nihayet iki kaptan ile anlaşılarak, Dikili’ye bir saat mesafedeki Bademli limanında duran daha büyük bir motora aktarma ile Midilli seyahati başlayacaktı.
YAĞMURLU HAVADA HAREKET
Saat 16:15’te bitkin bir halde Dikili iskelesinden ayrıldık. Bir saat sonra gece karanlığı Bademli tepelerine çökerken “Kaplan” ismindeki motora tüm kafile aktarılmıştı.
Kafileden birisi:
Gece ile beraber bulutlar etrafımızı sarmış, yağmur yeniden başlamıştı. İki direkli motorun, kum ve taş ile dolu ambarının zemini yatmaya, oturmaya ve hatta ayakta durmaya bile elverişli değildi…
Ancak ne çare ki dışarıda sert soğuk bir rüzgar ve kamçılayıcı yağmur taneleri tepemizde güverteyi dövüyordu…
Muhafaza memurunun vizesi de yapıldı… Her şey tamam…. Fakat motor bir türlü kalkmıyor…
Makinenin bozuk olduğunu söylüyorlar… Sonradan anlaşılıyor ki gecenin zifiri karanlığında limandan çıkarken kayalara gemiyi çarpmamak için kaldırmıyor.
diyor…
(Devam Edecek)
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!