Güreş: Türklerin Ata Sporu ve Dünyanın En Eski Sporlarından Birisi
Türklerin tarihi boyunca güreş, önemli bir yer tutmuş ve kuşaktan kuşağa aktarılan geleneksel bir spor olmuştur. Türk kültüründe köklü bir geçmişi olan güreş, sadece bir spor dalı değil, aynı zamanda birçok geleneksel özellikleri de bünyesinde barındırmaktadır. Türklerin ata sporu olarak kabul edilen güreş, insanlık tarihindeki en eski sporlardan birisi olarak da bilinmektedir.
Güreş, Dünya'nın varlığı kabul edildiği ilk zamanlardan beri yapılan ve evrensel bir spor olma özelliğini taşıyan bir aktivitedir. Bu spor, insanların bedensel gücünü, dayanıklılığını ve teknik yeteneklerini sergileme amacı taşırken, aynı zamanda bir kültür ve toplumsal birlikteliğin simgesi haline gelmiştir.
Türklerin güreş kültürü, yalnızca bedensel güce dayanan bir spor dalı değil, aynı zamanda disiplin, saygı, onur ve centilmenlik gibi değerleri de içinde barındırır. Güreş müsabakaları, genellikle dostluk ve kardeşlik duygularıyla geçen, saygı ve hoşgörü ortamı sağlayan etkinlikler olarak bilinir.
Türklerin tarih boyunca güreşe verdiği önem, bu sporun kültürel ve toplumsal açıdan taşıdığı değerlerle de ilişkilidir. Günümüzde de Türk güreşi, ulusal ve uluslararası düzeyde önemli organizasyonlarda yer alarak, Türk sporunun köklü mirasını temsil etmeye devam etmektedir.
Fazlı Arınç: 1943 senesi 61 Kilo Türkiye Serbest Güreş Şampiyonu
1942 yılında, Karşıyaka’da gerçekleştirilen Garbi (Batı) Anadolu Bölge Serbest Güreş mücadelelerinde 61 kiloda mücadele eden Fazlı Arınç, Kaf Sin Kaf'tan Süleyman Uraslı ile yaptığı mücadeleyi 8 dakika 52 saniye içinde tuş ederek İzmir şampiyonu olmuştur. Bu başarısıyla birlikte, Kenan Öney ile birlikte Türkiye Serbest Güreş Şampiyonası'nda Batı Anadolu Bölgesi'ni temsil etme hakkı kazanmıştır.
1943 yılında Türkiye Serbest Güreş Şampiyonası Ankara'da düzenlendi. Başvekil Şükrü Saraçoğlu, İktisat Vekili Sırrı Day ve CHP Üst yönetiminin katılımıyla gerçekleşen bu şampiyonaya Türkiye'nin 15 bölgesinden 48 sporcu katıldı. Fazlı Arınç, 61 kiloda mücadele ederek Türkiye Şampiyonu olmuştur.
Fazlı Arınç, Türkiye Şampiyonası'nda Eskişehir bölgesinden Ahmet Göker'i sayı ile yenmiş ve birincilik müsabakasında Sivas bölgesinden Hamdi Topsakal'ı tuş ederek 61 kilo Türkiye Serbest Güreş şampiyonu unvanını kazanmıştır. Bu büyük başarı, Türk güreş tarihinde önemli bir yer tutarken, Fazlı Arınç'ı Türkiye'nin en başarılı güreşçilerinden biri olarak kabul ettirmiştir.
Fazlı Arınç'ın mücadeleci ruhu, disiplini ve teknik yetenekleri, Türk güreşinin gurur kaynaklarından biri olmuştur. Kendisi, Türkiye'nin güreş geleneğine katkı sağlayan ve unutulmaz başarılar elde eden önemli bir sporcudur.
Sonraki Dönem ve Spor Sonrası Hayatı
1952 yılında Helsinki'de düzenlenecek olimpiyatlara hazırlanırken antrenmanlar sırasında el lifleri koptu ve Helsinki hayallerini gerçekleştiremedi. Gençlik yıllarında Demokrat Parti'ye kaydolan Fazlı Arınç, Demokrat Parti Karşıyaka İlçe Başkanlığı'nı yürüttü.
1969-73 yılları arasında İzmir milletvekilliği yaptı. Bir keresinde belediye başkanlığına aday oldu ancak çok az bir farkla Osman Kibar'a karşı seçimi kaybetti. Arınç, 1974 yılında Güreş Federasyonu Başkanlığı'na getirildi. 1976 yılının Mayıs ayında, 53 yaşındayken hayata veda etti.
Grekoromen Dünya Şampiyonumuz: Muharrem Candaş
Türk spor tarihinde unutulmaz bir yere sahip olan Muharrem Candaş, 1921 yılında Karşıyaka'da doğmuştur. Ailesi Sırbistan'dan Türkiye'ye göç etmiş Türklerdendir. Güreşe olan tutkusuyla henüz İzmir Ticaret Lisesi öğrencisi iken başladı ve İzmir Demir Spor’da profesyonel oldu ve kısa süre sonra Karşıyaka Spor Kulübü'ne dahil oldu. Karşıyaka’da dikkat çeken bir yetenek haline geldi. Sadece güreş değil, Fazlı Arınç ile beraber eğitimini sürdürdüğü Ticaret Lisesi’nde hem de Karşıyaka’da diğer Kaf Sin Kaf’lı sporcularımız gibi birçok branşta yeteneğini göstermiştir. Özellikle, basketbolda da çok başarılı sporculardır.
Muharrem Candaş’ın Kariyerinin İlk Yılları ve Uluslararası Başarılar
1946 yılında milli takıma seçilerek uluslararası arenada Türkiye'yi temsil etmeye başlayan Muharrem Candaş, hızla adını duyurmaya başladı. İlk uluslararası başarısını aynı yıl Stokholm'de düzenlenen Avrupa Şampiyonası'nda 87 kilo serbest stilde bronz madalya alarak elde etti. Ardından 1948 Yaz Olimpiyatları'nda serbest stilde dördüncü olarak dikkatleri üzerine çekti.
1949 yılında İstanbul'da yapılan Avrupa Şampiyonası'nda ağır sıklette ikinci olan Candaş, 1950 yılında ise tarihi bir başarıya imza attı. Stokholm'de düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda Greko-romen stilde 87 kilo birinciliğini kazanarak Türk güreş tarihindeki ilk altın madalyayı kazanan isim oldu. Bu zafer, Türk spor tarihinde dönüm noktalarından biri olarak kabul edildi ve Candaş'ı Türk sporunun efsane isimleri arasına yerleştirdi.
Sonraki Dönem ve Spor Sonrası Hayatı
1952 yılında milli takımı bırakan Muharrem Candaş, güreş kariyerinin ardından bir süre antrenörlük yaptı. Ayrıca spor malzemeleri üretmek üzere tekstilcilik alanında da faaliyet gösterdi. Mağazası Kemeraltı Beyler Sokak’taydı. Sporculuk kariyerinin yanı sıra, aldığı ödüllerle de başarısını taçlandırdı. "Lands Kamp" ve "Compeonatos de Europa Madrid Espana" gibi nişanlarla ödüllendirildi. Ayrıca Spor Bakanı Fikret Ünlü tarafından "Republic of Türkiye General Directorate of Youth and Sport" kupası ile onurlandırıldı.
Muharrem Candaş, spor hayatının ardından yaşamını sürdürürken solunum yollarındaki rahatsızlıklarla mücadele etti. 19 Ekim Pazartesi günü, 88 yaşında hayata veda etti.
Karşıyakalı iki değerimiz; Muharrem Candaş ve Fazlı Arınç, Türk spor tarihinde unutulmaz izler bırakmış birer efsanedir. Onların başarıları, azmi ve tutkusu, Türk sporuna değer katmış ve gelecek nesillere ilham vermiştir. Türk güreşinin bu önemli iki ismi, yaşamlarıı boyunca spora ve ülkesine hizmet etmiş ve unutulmaz birer miras bırakmıştır. Ruhları şad olsun.
Bu büyük sporcularımız ile ilgili hatıraları aktarmaya devam edeceğiz.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!