Birinci bölümde, Altay ve Karşıyaka’nın anlaşarak, İzmir’in en eski spor kulüplerinden olan ve işgalden kurtuluş sonrası Yunanistan’a göç eden, Apollon Smyrnis F.C. futbol takımını, şehrimize dokuz yıl sonra davet ederek futbol maçı organizasyonunu, Karşıyaka Spor Kulübü umumi katibi(genel sekreter) Muhlis Rıza Ovalı ve umumi kaptanı(genel kaptan) Cemal Ahmed Umar’ın Atina’da sözleşme yapmak suretiyle hazırladıklarını ve Ulu Önder’in Cumhuriyetin ilk yıllarında uygulamaya koydukları “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” politikasına hizmet etmek amacıyla, Apollon takımı ve kafilesini şehrimizde ağırlamak istediğimizi aktarmıştık. Organizasyon ile ilgili Altay kulübünden ise umumi katip Nuri Sıtkı Erboy öncülük ediyordu.
EGE VAPURU İLE GELEN MİSAFİRLER
Cumhuriyet'in ilk yıllarında, ulaştırma alanında ekonomik bağımsızlık idealine dayanan kalkınma stratejisinin sürdürüldüğü dönemde, simgeleşmiş ulaşım araçları arasında yer alan Seyrisefain “Ege Vapur”’u ile şehrimize geleceği bildirilmiş ancak topraklarımızda işgal yıllarında uygulanmaya çalışılmış emperyalist stratejinin mağdurlarından olmuş olan İzmir Rumları ve İzmir’den Yunanistan’a göç etmek zorunda kalmış Apollon taraftarlarının İzmir’e gelişinde büyük bir sıkıntı ortaya çıkmıştı.
Yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmıyor ve Atina Büyükelçiliği, ailelerinin, atalarının uzunca yıllar yaşadığı, İzmir’e gelmek isteyen 200-300 kişi kadar olan İzmirli Rum’a gereken vizeyi vermiyordu.
Ankara’dan kulübümüze gelen telgrafta, Apollon takımıyla beraber gelecek olan seyircilere müsaade edilmediği bildirilmişti.
GECE YARISI YILDIRIM İŞARETLİ TELGRAF
Bu görüşmelerin sonuçsuz kaldığı günün gecesi, gece yarısı, misafirlerimizi Güzel İzmir’de ağırlamak isteyen, Türkiye’nin sporda olduğu kadar barışta da öncü kulübü Kaf Sin Kaf, ülkemizin kurucularından, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşı ve ilk başbakanı İsmet İnönü’ye “yıldırım işaretli” bir telgraf ile durumu bildiriyordu. İsmet Paşa ise, kulübümüze verdiği önem doğrultusunda aynı saatlerde hemen Atina Büyükelçiliği’ne ulaşarak gerekli izinlerin alınmasını sağlıyordu.
-----------------------------------------------------------------------------------------
KARŞIYAKA SPOR KULÜBÜ – İZMİR
Apollon sporcu ve seyircilerine vize itası Atina Büyükelçiliği’ne bildirildi.
Başvekil İsmet
------------------------------------------------------------------------------------------
APOLLON İZMİR’DE
Kaf Sin Kaf’lıların vize problemi için İsmet Paşa ile görüşmesinin ardından, gelen “vize verilmesi emri” ile, Apollon takımı ve yaklaşık 200-300 kişilik kafilesi, Ege Vapuru vasıtasıyla 14 Nisan 1932 sabah saat 06:00 sularında limanımıza girdiler.
Limanda çok fazla bir kalabalık, çeşitli kulüplerden sporcular olduğu halde, samimi ve dostça bir karşılama merasimi düzenlenmiş, merasim için körfez vapurlarından “Göztepe Vapuru” adeta bir gelin gibi süslenmişti.
Vapurun her tarafı bayraklarla donatılmış, Türk-Yunan bayrakları körfezi adeta selamlıyordu.
Diğer bir istimbotta ise tertip heyeti ve gazeteciler bulunurken Ege Vapuru’nun limana girmesine müteakip Ege Vapuru’na doğru hareket etmişti. Bu istimbotta Kaf Sin Kaf’ımızın hâmi reisi, müstahkem mevki eski kumandanı Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet Paşa’da bulunuyordu.
Ayrıca, denizci sporcularımızdan bir grup, karşılama için, İzmir körfezinde adeta Kırlangıç’a benzer futalarıyla hazır beklemekte iken Ege Vapuru’nun limana girmesi üzerine Ege’ye doğru ilerlemeye başlamıştı.
Tertip heyeti ve futada bulunan Karşıyakalı denizci sporcularımız Ege Vapuru’na çıkarak merasimi başlatmışlardı. Hüseyin Hüsnü Emir Erkilet Paşa’nın Fransızca bir söylevinden sonra sporcularımızdan Sâdi Agah Bey, Kaf Sin Kaf denizcileri namına güzel bir çiçek buketini kafile reisi İzmirli Dimitri Kulambidis’e takdim etmişti. Kafilede bulunan Apollon takımının yönetimi tamamen İzmir,Aydın,Akhisar,Menemen ve Manisalı Rumlardan oluşmaktaydı. Pasaport’ta Tilkilik bandosu tarafından çalınan marşlar eşliğinde karşılama gerçekleşiyordu.
Takım kadrosu ise şu şekildeydi: Franomidis, Raptis, Hacı Vasilis, Dikas, Kozmatopolo, Simas, Hacı Sava, Papa Dimitriyo, Prokopyo, Dimitriyo, Dellyanus.
Maçları yönetecek hakem ise İngiliz Mr. Favler olarak belirlenmişti. İlk maçı Altay ile yapacak, ikinci maç Karşıyaka ile ve son maçta Altay – Karşıyaka Muhteliti(Karması) ile yapacaktı.
MAÇLARIN PROGRAMI VE SONUÇLARI
Yunan Apollon takımı ilk maçını 15 Nisan Cuma günü, İzmir şampiyonu Altay ile, ikinci maçını 17 Nisan Pazar günü Karşıyaka ile ve üçüncü maçını da 19 Nisan Salı günü Altay-K.S.K. Karması ile yapacaktı.
Maçlara tam saat 17:00’de başlanacak, izdiham olmaması için 12 Nisan Çarşamba gününden itibaren satışa çıkacak biletleri taraftarlar, Cemal Ahmed Umar’ın Kemeraltı Beyler Sokağında bulunan “Sporting” isimli mağazasından, tuhafiyeci Şükrü Kara’nın mağazasından, piyango müdürlüğünden ve Kordon’da komisyoncu Muhlis Rıza Ovalı’nın mağazasından alabileceklerdir.
Yine izdihama engel olmak için maç günleri saat 12:00’de stadyum girişleri için açılacaktır.
Stadyum dolduğu zaman ise kapıların kapatılacağı ve başka kimsenin alınmayacağı gazetede derç edilmişti.
1 — Altay - Apollon 0 - 0
2 — K. S. K. - Apollon 1 - 1
3 — Altay - K. S. K muhteliti – Apollon 0 – 1
καλώς ορίσατε! (KALOS ORİSATE! – HOŞGELDİNİZ!)
Anadolu Gazetesi baş yazarı, Yunanlı sporcu ve seyircileri hürmetle selamlayıp, aşağıdaki satırları kendilerine gazete vasıtasıyla aktarmışlardır…
Bir vakit düşmanca aldığımız, yine bir vakit düşmanca terke mecbur kaldığınız Anadolu topraklarına dokuz sene sonra ilk defa dostça ayak basan Yunan çocukları; hoşgeldiniz.
Bizim kalbimizde artık sizin için hiçbir zerre kin ve husumet yoktur. Eski kin ve husumetin boş kalan yerini; dostluğunuzla, muhabbetinizle doldurduk.
Akdeniz’in bu iki komşu milleti; anane, adet, yaratılış, kahramanlık itibarıyle nasıl birbirlerinin aynı iseler menfaat noktasından da yekdiğerlerinin elini sıkmaya öylece mecbur, hatta mahkumdurlar.
Bu hakikati dün siz de anlamamış bulunuyordunuz, biz de takdir edemiyorduk…
Fakat bugün anlıyoruz. Anladık ve müştereken takdir ettik. Biz ikimiz de Akdeniz’in bol güneşin, parlak semanın ve baharlarıyla, çiçekleriyle, tabii servetiyle cennet vatanların çocuklarıyız.
Harp sahalarında akıttığımız kanlarla yekdiğerimizin kıymetini daha fazla anlamış bulunuyoruz. O kanlı anlayış, bugünkü dostluğu doğurdu. Şimdiden sonraki spor sahası temasları da dostluğun fevkindeki daimi kardeşliği tevlit edecektir(doğuracaktır).
Biz, Yunanlılık aleyhindeki bütün hislerimizi Osmanlı İmparatorluğu’nun mezarına gömmüş olduğumuz içindir ki size elimizi uzatarak tam bir samimiyet içinde “Hoşgeldiniz” diyoruz.
Eğer siz de “Σε γνωρίζω από την κόψη”(Se gnorizo apo Kopsi – Seni tanıyorum/Yunan Milli Marşından) şarkısının ikinci kıtasını tarihe gömmüş iseniz; bize kalbinizin elini uzatınız ve bütün samimiyetinizle “Hoşbulduk” deyiniz.
Devam edecek…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!