Şanlı tarihimizin çok önemli bir vesikası.
Cumhuriyet’in kalesi Karşıyaka’da Karşıyakalılarla birlikte, ilk kez bir futaya binerek güzel İzmir’imizi deniz yoluyla gezmiş olan, Cumhuriyetimizin ikinci adamı İsmet Paşa’nın, Kaf Sin Kaf’a bakış açısını yansıtan önemli bir evrakı ilk kez sizlere aktarmak istiyorum.
Bildiğiniz üzere, 2019 Mayıs ayından beri, bu sütunlarda Karşıyaka Spor Kulübü’müzün tarihini yeni bilgi ve belgelerle ortaya çıkartıyorum.
Bilinmeyen tarihimizin aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin devrimlerinin önemli bir safhası olduğunu, bu yolda 111 yıldır mücadele verildiğini BELGELERLE aktarıyorum.
Karşıyaka Haber’in bu sayısında sizlere, 1932 yılının Nisan ayında, 1891’de İzmir’de kurulmuş olan Apollon Smyrni F.C. Rum kulübünün İzmir’e ziyaretlerini, ilk kez okuyacağınız detaylarla aktarmak istiyorum.
APOLLON SMYRNİS F.C. ve İZMİR RUMLARI
Apollon takımının bu ziyaretleri ile ilk bilgileri, Kasım 2019’da yine Karşıyaka Haber Gazetesi sütunlarında ilk kez aktarmıştık hatırlarsanız. Ancak ziyarete ait yeni bulduğum belge ve bilgilerin, bu önemli ziyaretin detaylandırılıp, yeniden derlenip aktarılması gerektiğini gösteriyor.
Modern sporlar, Osmanlı Devleti’nde bildiğiniz üzere 19.yy’ın son çeyreğinde başta İzmir olmak üzere liman kentleri olan İstanbul ve Selanik’te başlamıştı.
İzmir Rumları ise 1890’larda cemiyetleşerek, sportif hareketlerin gelişimine öncü konumuna geçmişti. İzmir sporculuğunda kırılma noktası olan ve 1890 yılında Orpheus Müzik Kulübü adıyla İzmir’in tanınmış aileleri tarafından kurulan cemiyet, Anadolu Rumlarının ilk müzik cemiyeti olmakla kalmamış, spora verdiği önem ve gerçekleştirdiği faaliyetlerle de etki alanını genişletmiştir.
Orpheus’un kuruluşundan bir yıl sonra yine İzmir’de kurulan Apollon adını Apollon Jimnastik Cemiyeti olarak belirlemiştir.
Apollon aynı dönemde, müziğe verdiği önemi ve misyonunu kendi marşının sözlerine de yansıtmış ve Tanrı Apollon’a hitaben kaleme alınan güfteyle, kuruluşundan üç yıl sonra bu marşı kullanmaya başlamıştır. Marşın sözlerini Akademisyen hocamız Çağla D. TAĞMAT’ın çalışmasından aktarırsam:
Devlerin takımı Apollon,
Çelikten bedenleri ve korkusuz yürekleri olan kahraman çocukların var senin
Apollon Apollon Apollon tüm Yunanların gururu!
Parlak rengimiz maviyi yüceltiyor, bayrağımızın haçını da temsil ediyorsun.
İŞGÂL, KURTULUŞ, BARIŞ, MÜBADELE
Türkiye’de yaşayan Rumlar için çok önemli bir kırılma olan Lozan Barış Konferansı esnasında imzalanan Türk-Yunan Ahali Mübadelesi Sözleşmesi, İzmir Rumları’nın yaşamlarında da çok büyük değişimlere neden olmuştur. İzmir’deki pek çok Rum cemiyeti gibi Apollon da üyeleriyle birlikte 1923’te Yunanistan’a gitmiştir.
Apollon takımı ile işgalden kurtuluş sonrası ilk temaslarımız, Altay’ın 1930 yılında Yunanistan seyahati sırasında olmuştur.
Ülkemizin kuruluş aşamalarındaki bu süreçte, Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti yönetimine ve halkına telkin buyurdukları, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” fikri ve “Savaş Zorunlu Olmadıkça Bir Cinayettir” düşünceleri ile barışa susamış iki millete yol gösterici oluyordu.
İşte böylesine zorlu geçen bir süreçte, ailelerinin, hatıralarının bulunduğu İzmir’e gelmek isteyen Apollon ve İzmirli Rumlar’a ilk teması ve dostluk elini Karşıyakalılar uzatıyordu.
MUHLİS RIZA BEY’İN ATİNA SEYAHATİ
Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ve ülkemizin barışçıl politikasını desteklemek, aynı zamanda İzmir’de ezeli rekabeti, dostluğu ve sporu geliştirecek bir görüşme yapmaya giden, Kaf Sin Kaf’ı ve hatta İzmir sporculuğunu erken Cumhuriyet döneminde ayağa kaldıran ve bugünlere ulaşmasında çok büyük emekleri bulunan, spor adamlarından Muhlis Rıza Ovalı, başarılı bir anlaşma yaparak şehrimize dönüyordu.
Kulübümüzde başkanlık dahil bir çok makamda görev yapmış, İzmir’in en eski ailelerinden Rıza Bey’in kıymetli evladı ve İzmir şairlerinden Süruri Bey’in kardeşi Muhlis Rıza Bey’i anmışken, 17 Mayıs 1948 tarihinde İstanbul/Erenköy’ünde vefat ederek, ölümsüzlüğe uğurladığımızı da hatırlatıp rahmetle anarken, İBB Atatürk Kitaplığı’nda bulduğum çok nadir bir fotoğrafını da sizlere sunmak istiyorum. Tarihi fotoğrafın kazandırılması için emek harcayan, Fatih Dalgalı hocamıza minnettarız.
Ankara Vapuru ile şehrimize dönen Muhlis Bey, tarihe not düşecek şu cümleleri dönem gazetesinde dile getirmiştir:
Yunanistan’ın hali hazır şampiyonasında en başta bulunan Apollon takımını malum olduğu veçhile üç maç yapmak üzere İzmir’e davet etmiştik. Son müzakeratı icra(görüşmeyi yönetmek) ve konturatoyu(sözleşmeyi) imza etmek üzere Atina’ya gittim. Gördüğüm, hüsnü kabul(hoş karşılanma) ümidimin pek fevkinde çıktı. Kendileriyle imzaladığımız konturatta 16 Nisan’da İzmir’de bulunmaları meşruttur. Maçlar 17,19 ve 22 Nisan tarihlerinde yapılacaktır. Gelecek misafirlerimizin kadrosunda dört tane Yunan Milli Takımı oyuncusu vardır. Oyuncuların adedi yirmidir. Başlarında üç idareci bulunacaktır. Kafilenin reisi İzmirli ve hali hazır Atina mebusu Doktor Mösyö Marselos’dur. Kafile ile beraber Atletikos Tipos gazetes sahibi Zamarakis, meşhur spor münekkitlerinden(eleştirmenlerinden), Balkan disk şampiyonu M.Karambatis ve daha bir çok Yunan gazetecileri gelecektir.
Apollon’un İzmir’e gelmesi Yunanistan’da pek büyük alaka uyandırmıştır. Kafile ile beraber iki üç yüz kişilik bir seyirci kitlesinin geleceği muhakkaktır. Bu kafile şimdiden hususi bir vapur isticar etmiştir.
Muhlis Rıza Bey’in bu cümleleri bana sevgili kardeşim Feruz Bozaslan, Altan Ecevit, Mithat Kanarya, Dinçer Kale ve Yıl1912 ekibinin 2014 yılında katkı koyduğu, TMOK tarafından ödüllendirilen Sakız seyahatini aklıma getirdi.
Tarih tekerrürden ibarettir diye boşuna söylememiş atalarımız.
İZMİR’DEN BİR AVUÇ TOPRAK GETİRİP, AİLE MEZARLARIMIZA SU DÖKER MİSİNİZ?
İzmir’e gelen Apollon kafilesinde bulunan Yunan gazeteciler, karşı kıyıdaki dostlarımıza İzmir’de yaşadıklarını ve gördüklerini mektup olarak yollamışlar.
İzmir’e Pire limanından bindikleri gemi ile gelen Apollon takımının 200-300 kişilik kafilesi, Pire limanından kalkmadan limana koşan İzmirli Rumların çığlığını aktarmışlar:
Birçok Rum mübadil, İzmir’den bir parça toprak istemiş, bir kısmı da akrabalarının mezarlarına birazcık su dökülmesini istemiştir.
Hep Türk mübadillerinin hikayesini okuruz, birçok Rum mübadilin yaşadığı bu hüzün dolu hisler, umarım tarihin sayfalarında son bulsun.
Atatürk’ün biz Kaf Sin Kaf’lılara öğütlediği, bugün ve daima yüksek sesle dile getirdiğimiz “Yurtta barış, dünyada barış” şiarıyla yaşamak. En büyük kuvvet ve mutluluk budur.
İzmir’de çıkan Anadolu Gazetesi baş yazarı şöyle yazıyor:
“Bir vakit düşmanca aldığınız, yine bir vakit düşmanca terke mecbur kaldığınız Anadolu topraklarına, 9 sene sonra ilk defa dostça ayak basan Yunan çocukları!
Hoşgeldiniz…”
Devam edecek…
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!