"Hali pür melal" ifadesi, eski Türkçe bir ifade olup, bir kişinin içinde bulunduğu durumun sıkıntılı, üzüntülü veya dertli olduğunu ifade etmek için kullanılır.
Bu yazımızda tarihi bilgilere bir es verip, Kaf Sin Kaf’ımızın güncel durumuna katkıda bulunma gayreti ile yazmak istedim. Bir sonraki yazımızda bu konu ile paralel olacak şekilde, kulübümüzün kurucularından, yıllarca genel sekterliğini yapmış olan Milli Mücadele kahramanı Malûl Gâzi M.Cemal Ahmed Umar’ın aktarımıyla erken Cumhuriyet dönemindeki kulüp vizyonundan bahsedeceğiz.
Geçen yazımızın ilk bölümünde kulübümüzün güncel durumunu değerlendirmiştik. Tüm branşlarda mevcut yönetimin başarısızlığından bahsetmiştik.
Tabi bu konu her ne kadar güncel yönetimi ilgilendirse de geçmişten gelen bir atalet camiamızda mevcut. Açıkça belirtmek gerekirse bizim kulüp yönetimi olarak paraya ihtiyacımız yok, vizyona ve akıllı yöneticilere ihtiyacımız var.
1912 yılında bir başkaldırı ile kurulmuş kulübümüzün manevi şahsiyetini ayağa kaldırmak vizyon işidir. Bizim taraftar olarak önce yapmamız gereken yapılan hataları ve eksiklikleri sorgulamak ilk işimiz olmalıdır.
Spor kulüplerinin kurumsallaşması, günümüzde spor endüstrisinin önemli bir parçası haline gelmiştir. Kurumsallaşma süreci, spor kulüplerinin daha profesyonel yapılar oluşturmasını, yönetim modellerini geliştirmesini ve ekonomik güçlerini artırmasını içerir. Bu süreç, kulüplerin sportif başarılarını sürdürülebilir kılmak ve rekabet gücünü artırmak için kritik öneme sahiptir.
Kimseye ders anlatma derdimiz yok ama hepsi birer iş insanı olan yönetim kurulumuza naçizane tavsiyelerimi sıralamak istiyorum, kurumsallaşmanın temel unsurları arasında şunlar bulunmaktadır:
Bunlarla iç içe geçmiş konuları zenginleştirebiliriz. Kulüplerin altyapılarına yatırım yapmaları, genç yetenekleri keşfetmeleri ve geliştirmeleri de büyük önem taşımaktadır.
Bu konularda kafa yoran Karşıyakalı genç kardeşimiz Yekta Doğan’ın kişisel sosyal medya hesabından yayımladığı kulübümüzün kurumsallaşması adına reçete olabilecek bilgileri noktasına virgülüne dokunmadan yayımlıyorum. Teşekkürler sevgili Yekta.
“Uzun süredir spor pazarlamasında ülkemizin önde gelen ajanslarından birinin bünyesinde yer alan bir Karşıyakalı genç olarak kulübümüzün kurumsal tarafta neleri daha iyi yapması gerektiği konusunda bir flood hazırladım. Naçizane kendi görüşlerimdir, mutlaka çok daha iyi fikirleri olan büyüklerim/küçüklerim vardır, sizlerin de fikrini merak etmekle birlikte başlık başlık ayırdğım flooda başlıyorum.
- MANEVİYAT
Endüstriyelleşmiş spor sektöründe tarihi ve kültürü ile var olan ender kulüplerden biriyiz. Peki ne kadar anlatabiliyoruz? Resmi hesaplarımızın biyografisinde ‘Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ay-Yıldız’la onurlandırılmış kulüp’ ibaresi niye yok mesela?
Kulüp, tarihimiz hakkında gerekli araştırmayı yapmıyor. Tarih Kurulumuz yeterli değil, gençlere dokunabilecek bir bilgi akışı yok. Eskiler biliyor, yeniler öğrenemiyor. Kulübümüz yeşil-kırmızı renklerinin nereden geldiğine dair pek çok uydurma bilgi dolaşıyor. Ve daha bir çok konuda bulanık kısımlar var.
Kurumsal bir bilgi paketimiz yok. Renklerimizin tarihinden logolarımıza, faaliyet gösterdiğimiz branşların tarihinden kurucumuz Zühtü Bey’in biografisine kadar pek çok tarihi bilginin belgeleriyle ispatlanmış halde web sitemizde yer alması gerekir. Büyüklerimizin tarihi sadece bilmesi yetmez, biz gençlere de sosyal medya ve web sitesi kanalıyla doğru bir iletişimle iletmesi gerekir.
- WEB SİTESİ
Web sitemiz yok. Kulübümüzün kurumsal gelişmelerini ve sponsorluklarını görebileceğimiz bir web sitesi oluşturmak ve bu web sitesinde kurumsal iletişime yer vermek de çok önemli.
- REKLAM VE SPONSORLUK
Kulübümüze ulaşmak isteyen sponsorlar veya one-shot iş yapmak isteyen markalar bize ne kadar ulaşabiliyor? Cevap: Ulaşamıyor. Eğer Karşıyakalı bir iş adamı değilseniz kulübümüzün iletişim kanallarından resmi bir sponsorluk süreci yürütmeniz çok zor.
Kulübümüzde maddi gelir getirecek sponsorluklara ulaşabilecek bir birim yok. Marketing departmanımız yok. Dolayısıyla 2024 Dünya’sında bir kurumsal iletişim sürecimiz yok.
Marka yönetimine sahip değiliz. Mutlaka ama mutlaka kulübümüzün pazarlama-markalaşma ofisine sahip olması gerekir. Burada da Karşıyakalı ve Karşıyaka Spor Kulübü ekosistemini bilen insanlar görev almalı. Burada 2 kişiye verilecek maaşın kulübe dönüşleri yıllık milyonlarca lirayı rahatlıkla bulur, bulmalı.
Mustafa Kemal Atatürk Karşıyaka Spor Salonu ve Çiğli Selçuk Yaşar Tesislerimiz gibi önemli değerlere sahipken bu değerlere gelebilecek sponsorlara yeri geldiğinde bizim ulaşmamız gerek. Yaratıcı aktivasyonları en iyi kulübü bilen ve özümsemiş genç ve yetenekli arkadaşların başarabileceğini düşünüyorum.
Karşıyaka, eğitim seviyesinde ülkemizin en önde gelen ilçelerinden biri, hatta oran olarak en yüksek oranda lisans öğretimi gören insan sayısına sahip ilçe. Dolayısıyla staj konusunda, özellikle finans-muhasebe-marketing-fizyoterapi-psikoloji vs. gibi sporun direkt içinde yer alan konularda elimizde çok büyük bir genç Karşıyakalı ağı var. Ne kadar kullanabiliyoruz? Gönüllü konusuna ise hiç girmeyeceğim zira çarşaf çarşaf CV ileten arkadaşlar yerine pek de bir yetkinliği olmayan arkadaşların seçildiğini görüyoruz.
Spor liseleri ve spor akademileri de burada etkin olarak görev alabilecek öğrencilerle dolu. Staj veya gönüllü olarak ulaşılacak gençler hem alanlarında çok fazla çalışarak kulübe katkı verecek hem de kulüp onlara muhteşem bir kariyer başlangıcı sunmuş olacak. Karşıyakalı gençler kazanacak, Karşıyaka Spor Kulübü kazanacak. Karşıyaka Spor Kulübü’nün gençlerce tamamen benimsenmesine olan katkısından bahsetmiyorum bile.
Store konusunda kulübün gerekli tasarım ve fikir desteğini düzenli olarak sağlaması çok önemli. Taraftardan gelen tasarımlar her ne kadar göz ardı edilse de kulübün satış yapacağı kişiler taraftarlar. Yani çok da söylenecek bir şey yok, Store’un ve kulübün taraftara (Yani bir nevi müşteri kitlesine) kulak vermesi şart. (Örn: Kenny Gabriel maskesinin tekrar üretimi, 100. Yıl formasının tekrardan üretimi vs gibi basit istekler artık görülmeli, duyulmalı.)
İçerik yok, akımları takip etmek yok. Özellikle basketbolda liginin çok çok gerisinde kalmış, küme düşmüş bir sosyal medya anlayışı var. KSK Basket, adını KSK Basket Haber olarak değiştirse kimse yadırgamaz diye düşünüyorum. Maç günü bilgisi, bilet bilgisi, oyuncular salona giriyor, ilk 5, maç sonucu ve Hoca’nın açıklamaları dışında bir akış yok. Sosyal medya ciddi maddi gelir getirecek bir alanken ve biz de basketbolda ülkenin en önde gelen 3 takımından biriyken sahada yaptıklarımızı sosyal medyada yapamayarak geride kalıyoruz ve hem imaj olarak hem maddi olarak büyük kayıplara uğruyoruz.
Kulüp sosyal medyamızda bazı önemli maçlardan alınan galibiyetler sonrasında kurumsal çizgiye bozmayacak mizahlara yer verilmeli. Maalesef bu da yok. KSK sosyal medyası Karşıyakalıları yansıtmak istiyorsa makara içerikler üretmek zorunda. Çünkü biz buyuz, keyfine ve eğlencesine düşkün bir yerde yaşıyoruz.
Diğer tüm branşlarımızda da farklı bir durum yok. Futbolda sosyal medya ekibimiz olmadığı için işler doğal olarak muhteşem ilerleyemiyor ancak bunun yanında gönüllü alımı da yapılmıyor ve ekipten yoksun bir şekilde içeriksiz bir işleyiş devam ediyor. Kulübümüzün burada maddiyatı düşünmesi normal ki benim de naçizane önerim bu tür konuları staj veya gönüllülükle iyi bir organizasyon kurarak çözmek.
Belediye ile var olan ilişkilerin geliştirilerek devam etmesi hem kulübümüz hem ilçemiz adına artı değer olacaktır. Adana’nın kebabı, Konya’nın Mevlana’sı varken Karşıyaka’nın Karşıyaka Spor Kulübü var. Bu gerçek hiçbir zaman unutulmamalı. KSK, Karşıyaka’nın en büyük değeridir. Karşıyaka Spor Kulübü taraftarları da Karşıyaka’nın en önde gelen gücüdür.
İlçenin dört bir yanının Karşıyaka Spor Kulübü’nün ağırlığını hissetmesi adına Belediye’nin kulübümüze vereceği katkılar önemli. Basketbol kortlarından afişlere ilçede bulunan tüm görünürlük sahibi konumlarda Belediye mutlaka Karşıyaka Spor Kulübü’ne yer vermeli.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!