Yıl 1936, aylardan Aralık.
Adana’da aşırı yağışlardan kaynaklı olarak Seyhan nehri yaklaşık 6 metre derinlikte ve 400 metre genişlikte aktı.
Bu süreçte, eski dilde “seylâb” yeni tabirle selden; 30.000 kişinin etkilendiği ve daha ilk günlerdeki tespitlere göre 551’i şehir merkezinde olmak üzere 1500 binanın yıkıldığı dönem gazetelerinde aktarılmıştı.
Felaketin mali bilançosu ise tahmini olarak 3 milyon lira olduğu aktarılmıştı.
Memleketin her köşesinde Adana felaketi için yardımlar yapılmakta olmuş, Atatürk bu felakette 10.000 TL bağışı Kızılay’a yapmıştı.
İşte böylesine büyük bir felaket karşısında, İzmir kulüplerimiz ve spor mıntıkamız, ülkemizin diğer bir ucundaki kardeşlerine, felaketzedeler menfaatine bir dayanışma örneği göstererek, hasılatı Adana felaketzedelerine bağışlanmak üzere maç düzenlemişlerdi.
Maç detaylarına gelirsek; Altınordu/Altay karması, Göztepe/Karşıyaka karmasına karşı maç öncesi daha kuvvetli bulunsa da Göztepe/Karşıyaka karması maçı 5-3 kazanmasını biliyordu.
Hatta maç öncesi gazetede şöyle bahsediyordu:
Altınordu/Altay muhtelitinin karşısında yine İzmir’in en kıymetli iki kulübü olan K.S.K ve Göztepe bir muhtelit halinde yer alacaklardır. Altınordu ve Altay takımlarının yapacakları muhtelit cidden kuvvetli bir ekip sayılabilir.
Tabi Göztepe efsaneleri Fuat(Göztepe) ve Hakkı(Olaç)’ın K.S.K. yıldızları ile bir arada oynaması ekipleri denk bir hale getirdiği ilaveten bahsedilmiş.
Göztepe kalecisi Mahmut(Yaylımateş)’i de Karşıyakalılar gayet iyi tanırlar esasen. Kaleci “Deli” Mahmut, Cumhuriyet sonrası ilk kalecilerimizden Malik Yaylım’ın kardeşi. Bu konu ile detaylı bilgiler, kıymetli ağabeyim Sinan Genç’in Göztepe tarihi kitabında yazıldı. Önümüzdeki günlerde İzmir spor tarihine hareket getirecek kitap raflarda yerin alacağını umuyorum.
Aslında Göztepeli futbolcuların İzmir’in en eski kulübü Kaf Sin Kaf’a karşı hep sempatisi vardı. Yani durum şimdi olduğu gibi tabir-i caizse kanlı-bıçaklı değildi.
Bir örnek verecek olursak, Göztepe’nin kurucu futbolcularından Abbas(Göçmen)’in 1930’da Yunanistan’da galip gelen ilk Türk takımı Karşıyaka’nın, Midilli’de Aris F.C. takımına karşı kadroda yer aldığını belirtebiliriz.
Maça geçersek, Pazar günü havanın da güzel olmasına rağmen tribünler beklenildiği kadar dolu olmamıştı. Fuat(Göztepe)’nin de oynayamadığı maçta kadrolar şöyleydi.
Göztepe/Karşıyaka Karması:
Mahmut, İsmail, Kâmran, Selim, Hakkı, İrfan, Hikmet, Asım, Mehmet, Süleyman, Lütfü.
Altınordu/Altay Karması:
Hüseyin, Ali, Fuat, Cemil, Enver, İlyas, Kemal, Said, Şükrü, Basri, Namık.
Daha önce belirttiğimiz gibi takımlar sahaya çıkınca Göztepe/Karşıyaka Karması daha zayıf olduğuna yönelik bir kanaat olmuştu tribünlerde.
Maçın ikinci dakikasında Altınordu/Altay Karması, Şükrü bey ile 1-0 öne geçmişti bile. Fakat Göztepe/Karşıyaka Karması 7. Dakikada maçı beraberliğe getirmişti. 1-1.
İlk yarı bittiğinde maç 3-3’e gelmişti. Ve Göztepe/Karşıyaka karmasının attığı goller senenin en güzel golleri olabileceği belirtilmiş, tribünler tarafından uzun süre alkışlanmıştı.
İkinci yarı ise Altay/Altınordu Karmasının oyununu düzeltip galip geleceğini beklediği ve ortaya konan kupayı müzelerine götüreceği zannedilmekteydi.
Göztepe/Karşıyaka karması bu düşünceler arasında penaltıdan bir gol daha bulup 4-3 öne geçmişti bile.
Az bir zaman sonra ise maçın ve Göztepe/Karşıyaka Karmasının 5. Golünü atarak maçın neticesini tayin etmişlerdi. 5-3.
Maç sonrası Göztepe ve Karşıyaka kaptanlarına maçta ortaya konan kupalar verilmişti.
Zor günlerde birlik olmak, dayanışma içinde olmak çok önemli. Birlikten kuvvet doğar diye boşa dememişler. Ancak maalesef fanatizm, tarafgirlik gibi fikir ve düşünceler bizleri doğrudan ve birlikten uzaklaştırıp, yanlışlığa ve liyakatsizliğe doğru götürür.
Makamlar, kupalar, ödüller gelir geçer, ortaya konulan dostluk ve yardımlaşmadır aslolan.
Karşıyaka tarihini yazmaya devam edeceğiz. Sen çok yaşa!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!