Gazetemizin bu sayısında, İzmir’in en eski cemiyet/kulüplerinden olan, İzmirli Rumlar tarafından 1891 yılında kurulmuş, sayısız başarılar yaşamış, adını mitolojideki güneş tanrısı ve müziğin koruyucusu Apollon’dan alan cemiyet, kuruluşunun ilk yıllarında edebiyat ve müzik alanlarında faaliyet göstermiş, 1910 yılında ise spor kulübüne dönüşmüştür.
Kulüp hakkındaki bilinen bu kısa bilgilerin dışında, 9 Eylül 1922 İzmir’in işgalden kurtuluşu sonrası Yunanistan’ın başkenti Atina’ya taşınmış, adının içerisinde “İzmir”’i yaşatan Apollon Smyrnis FC futbol takımının, 1933 yılındaki İzmir’e ikinci seyahatini ve çeşitli detayları aktaracağım.
Hatırlarsanız, Karşıyaka Haber Gazetesi’nin 2019 yılının Kasım sayısında, 1932 yılında şehrimizi ziyaret eden Apollon takımının maçlarını ve detaylarını ilk kez aktarmıştık.
Bu sayımızda da, 1933 yılının Kurban Bayramı’nda üç maç yapmak üzere şehrimize gelen Apollon kulübünün temaslarından ve çeşitli detaylardan bahsedeceğiz.
YURTTA SULH, CİHANDA SULH!
Altaylı Fehmi Bey’in yaptığı organizasyonla, Pire limanından Sakız Adası yoluyla Çeşme’ye 18 kişilik kafile olarak geldiler.
Kafile de tanıdık bir sima da vardı.
1925-26 sezonu İzmir Mıntıka Şampiyonluğumuzun mimarlarından, teknik direktörümüz Macar Zinger, bu sefer şehrimize rakip olarak gelmişti. Apollon Futbol Takımının antrenörlüğü Zinger tarafından yapılmaktaydı.
GÖZTEPE FORMASI İLE SAHAYA ÇIKAN KARŞIYAKA/GÖZTEPE KARMASI!
Apollon’un İzmir’de yapacağı ilk maç, “Körfezin Ayırdığı Biraderler” ile olacaktı.
Yani; Karşıyaka-Göztepe Muhteliti/Karması ile Bayramın 1.günü yapılacak maçta hakem Altınordu’dan Hüseyin Ağabey olacaktı.
Saat 16:40’ta Alsancak Stadı’nda sahaya çıkan “Mavi – Beyaz” formalı Apollon takımını seyirciler “Zito”(Yaşa) sesleri ile karşıladılar.
Sahaya çıkan K.S.K./Göztepe Karması ise “Sarı-Kırmızı” Göztepe formaları ile Alsancak stadını selamlıyorlardı. İlk yarı karşılıklı akınlarla geçmişti. Maçın ikinci yarısında dönemin Ordu Müfettişi Fahrettin Altay Paşa’nın sahayı şereflendirmesi ile seyirciler coşkun tezahürata başlamışlardı.
İlk golü her ne kadar Apollon takımı ikinci yarıda atmışsa da Fuat(Göztepe)’ın penaltı ile attığı gol ile beraberliği yakalıyorduk.
Oyunun son düdüğü ile skorda 1-1 berabere olarak tamamlanıyordu. Türk ve Yunan takımları açısından kazanan “Dostluk” oluyordu.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
İZMİR’DE DENİZCİLİK SPORUNU YÜKSELTEN KARŞIYAKALI: RİFAT BEY
Cumhuriyet ile birlikte çeşitli spor branşların yükseldiğini ve geliştiğini sizlere aktarıyoruz. Kulübümüzün kuruluşundaki üç branştan birisi de denizciliktir.
İzmir’de denizciliği profesyonel ve kurumsal bir yapıya kavuşturan, 1934’te ise İzmir yelkencilerinin Türkiye şampiyonu olmasını sağlayan birkaç kişiden birisidir Rifat Bey.
Rifat Bey’in, 1933 yılının denizcilik mevsimi başlangıcında, Karşıyaka’da yapılacak yarışlardan önce İstanbul’da vefat haberi alınır. Bu elim haberi alan İzmir Denizcilik Heyeti ve Mıntıka Reisi Vali Kazım Dirik, yarışlara başlamadan merasim düzenlemiştir.
Körfez Vapurları Müdürlüğü görevini yürütmekte olan Rifat Bey, mesane kanseri sebebiyle rahatsızlanarak İstanbul’a gitmiş ve ameliyat olması öngörülmüştür. Önemli bir ameliyat geçiren Rifat Bey, maalesef 26 Temmuz 1933 tarihinde hayata gözlerini yummuştur.
Almanya’da eğitim görmüş, emekli Deniz Kuvvetleri Subaylarımızdan Rifat Bey, Liman Başkanlığı yapmış, Karşıyaka Spor Kulübü Başkanlığı ve İzmir Mıntıkası Denizcilik Heyeti Başkanlıklarında bulunmuş güzide bir Karşıyakalıdır.
Memleketin, Cumhuriyet kazanımlarının gençlere tesir etmesi için çok mükemmel şekilde çalışan ve emek veren, yardımda bulunan İzmir’in en önemli spor insanlarındandır. İzmir’de deniz sporlarının kurulmasını sağlayan kişilerin başındadır.
KARŞIYAKALI CİHAT BEY’İN NUTKU VE İKİ DK.LIK SAYGI DURUŞU
Yüzme yarışları öncesinde, Vali Kazım Paşa’nın nutku dışında, Rifat Bey’in vefatı ile ilgili Karşıyakamızın yine önemli sporcu ve idarecilerinden Cihat Bey’in nutkunu/konuşmasını sizlere aktarmak istiyorum:
“ Aziz Yurttaşlarım!
Bugün tabiatın en insafsız sürükleyişi ile ebediyete gömülen muhterem Rifat Bey’i hatırlamadan, onun ismini kalplerimizde, dudaklarımıza getirmeden başlamayacağız. Bugün senenin en kıymetli spor gününü yaşarken, gözlerimiz böyle günlerde karşısında görmeye alıştığı o muhterem vücudu arıyor. Kalbimizde yaşayan varlığını yalnız gözyaşlarımızdan bir çelenk gönderiyoruz.
Bu acıyı benim gibi herkes içinde, onun varlığı bulunduğu yerden duyuyor.
Bugün isterdik ki, böyle günlerin en yüce siması gene karşımızda bulunsun, yine kendisini selamlayalım. Fakat olmadı. Tanrı bunu da bize çok gördü. O, bugün sevgili yurda en kıymetli yadigarlarını, sevgili yavrularını bırakarak her kaybolan iyi şey gibi kayboldu. O kayboldu fakat içimizin en derin iliklerinde yine onun sesini duyuyoruz. Yine böyle günlerde onun yolundan yürüyoruz.
Kalbimizin en samimi heyecanı ile anıyoruz. Gönlümüzdeki bu ye’sin en küçük bir ifadesi olmak üzere sizi iki dakika sükute davet ediyorum. “
Bu yazımız ile yine İzmir spor tarihinde adı bile bilinmeyen bir şahsiyetini ortaya çıkartıyor ve vefatının 90. Yılı sene-i devriyesinde kulübümüzün en önemli şahsiyetlerinden Rifat Bey’e rahmetler diliyorum. Ruhu şâd olsun.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!