Mayıs 2019’dan bu yana, yaklaşık 6 senedir sizlere Karşıyaka Haber Gazetesi’nde, Karşıyakamızın, İzmir’in ve sporun detaylarını, hiç görmediğiniz, duymadığınız, bilmediğiniz kısımlarını aktarmaya çalışıyorum.
Aslında tüm bu aktardığımız belge ve bilgiler, spor ve sporculuğun yalnızca rekabet kavramı ile açıklanamaz.
Özellikle milli mücadele döneminde, spor müsabakaları ve kulüplerin faaliyetleri, sadece sportif başarılar değil, aynı zamanda halkın bir araya gelip ortak değerleri paylaşmasının, milli ruhun pekişmesinin bir yansıması olarak ele alınmıştır.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Türkiye’de spor sadece bedensel bir faaliyet olmanın ötesine geçerek, milli kimliğin, modernleşmenin ve toplumsal bütünleşmenin önemli bir aracına dönüşmüştür.
Modernleşme ve Gençliğin Disiplini
Cumhuriyet’in kurucu idealleri doğrultusunda, spor gençliğin disipline edilmesinde, sağlıklı yaşam kültürünün benimsetilmesinde ve modern yaşamın gerektirdiği değerlerin aktarılmasında kritik bir yer tutar.
Bildiğiniz üzere, spor kulüplerinin tarihsel kökenleri, kurucularının milli değerleri savunma misyonu ve günümüzde kurumsallaşma süreçleri, toplumsal belleğin ve kimliğin korunmasında önemli bir yer tutar.
Direniş ve Kaf Sin Kaf
Önceki araştırmalarımızda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı yapılmak istenen suikasta karşı durmak için tüm Türkiye’de olduğu gibi İzmir’de de bu olayı lanetleyen mitingler düzenlenmiştir.
Kulübümüzün de kurucuları arasında bulunan, uzun yıllar kurumsal bir kimliğe sahip olması açısından birçok faaliyette bulunmuş, Milli Mücadele’de ve memleketin kurtarılmasında öncü bir isim olan Fikri Altay’dan bahsedelim.
Fikri Bey’in, Gazi’ye suikast planını haber alır almaz Soğukkuyu’da düzenlediği binlerce kişilik mitingin, direniş tarihimizde Kaf Sin Kaf’ın kuruluşundan sonraki dönemler için önemli bir anektod olduğunu bildirmek isterim.
Fikri Altay’ın, Atatürk’e yönelik suikast girişimine karşı düzenlediği miting, o dönemde toplumun milli değerlerine olan sarsılmaz bağlılığını ve kolektif bilincini ortaya koymuştur. Bu tür bir toplumsal direniş, günümüz sosyolojisinde, bireylerin ortak değerler etrafında birleşip kendilerini ifade etme, dayanışma ve kimlik inşası süreçlerinin sembolik bir örneği olarak yorumlanabilir.
Böylece, tarihsel olayların toplumsal hafızada iz bırakması ve modern toplumlarda benzer şekilde, sivil toplumun ve halkın aktif rol oynaması önem kazanmaktadır.
Ülkemizde bir haftadır devam eden haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizliklere karşı; 1926’da Atatürk’e yapılmak istenen ve püskürtülen suikasta benzer şekilde uygulanan zulme karşı düzenlenen protesto, miting ve yürüyüşler, toplumsal yapımızı ve anayasamızı çiğnemeye çalışanlara karşı bir direnişin, silahsız ve barışçıl protesto hakkının doğmasına neden olmuştur. Bu hak, Anayasamızın 34. maddesinde korunmaktadır.
Cumhuriyetin Kalesi
Kulübün kuruluşundan itibaren, özgürlük ve milli değerler uğruna verilen mücadelede öncü rol oynadığı, "Cumhuriyet yönetiminin kalesi" olarak anıldığı bilinmektedir. Karşıyakalılar, işgal ve dış baskılara karşı gösterdikleri birlik ve beraberlik ile, milli bilinç ve dayanışma örneği oluşturmuş; bu direniş ruhu, modern Türkiye’nin inşasında da önemli bir miras olarak yerini korumuştur.
Türkiye'de günümüzde yaşanan keyfi tutuklamalar, orantısız polis müdahaleleri ve hukukun araçsallaştırılması, halkın ifade özgürlüğüne ve temel haklarına yönelik sistematik saldırıların canlı örnekleridir. Bu adaletsizliklere karşı, barışçıl protesto hakkını kullanan vatandaşlar, sessiz kalmayıp seslerini yükselterek adalet ve özgürlük taleplerini dünyaya duyurmaktadır. Geçmişin direniş örnekleri, bugün de birlik ve dayanışma ruhuyla, haksızlıklara karşı mücadele etmenin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Büyük Gazi’nin yapılmak istenen suikast planı sonrası İzmir’de söylediği bu sözler, Karşıyakalılar için yol haritası olmaya devam edecek.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Ve Türk milleti, güvenliğini ve mutluluğunu sağlayan ve koruyan ilkelerle uygarlık yolunda durmaksızın yürüyecektir.”
Daha önce dile getirdiğimiz gibi, DEVRİMLERİNİN BEKÇİSİYİZ!
Bir Karşıyakalı olarak, bize emanet edilen Cumhuriyeti ve bağımsızlığı tıpkı 100 sene önce olduğu gibi korumaya ve halkın yönetimine, adalete, hak ve özgürlüklere yapılmak istenen suikastlara karşı koymaya yeminliyiz.
Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyet'i
Cehennemler kudursa ölmez nigâhbanıyız!
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!