“Bu araştırma, Karşıyaka Çarşı Grubu’nun pırıl pırıl, tertemiz gençlerine ithaf edilmiştir.”
Dr. Bülent Zeren’in hayatıma kattığı “koruma, saklama ve bunları kamuya(insanlara) aktarma” kavramı ile, sevdiğin, inandığın, kendini bir parçası olarak gördüğün soyut duyguların, somutlaşmasını sağlayan koleksiyon sevdası veya koleksiyonerliğin(tabii ki benim için amatör ruhla) araştırmacılar için; olağan bir durum olduğunu sanıyorum.
Bülent Başkan’a göre Karşıyakalılığın parolası, tarihine sahip çıkma güdüsünde saklıydı. “Tarihine sahip çıkmayan toplumlar, geleceğe umutla bakamazlar.” özdeyişi ile anlatıyordu bu durumu.
Konferans verdiği bilimsel toplantılarda; ülkesinin, şehrinin ve semtinin isimlerinin anılması, onun için temsil ettiği değerlere anlam katan bir olguydu.
Bence de böyle…
Kendi gelişimim için önemli bulduğum; sevdiğim şeylere ait duygular, düşünceler, fikirler, inançlar vb. gibi olguların anlamını ve değerini artırdığını düşündüğüm materyalleri, önce bilinir hale getirip, en az benim kadar sevdasının peşine düşmüş kişilerle paylaşmak bu olgunun gerçek manasını ortaya çıkartıyor.
Aslında hayatın manası bu…
Bilinmeyenin veya az bilinenin, bilinirliğini artırmak.
Aydınlanma fikri, muazzam bir fikir değil mi? Her yeni bilgi ile gerçeğe olan yolculukta, aydınlanır insan.
Bilinmeyenle karşılaşınca garip bir his doğar.
İşte yine öyle bir hissin heyecanı ile bu yazıyı hazırladım. Çok değerli bir belgede ortaya çıkan gerçek.
Koleksiyonuma yeni kattığım belge, İzmir’in Cumhuriyet sonrası spor tarihinin önemli bir ayrıntısı.
YEŞİL YUVA/KARŞIYAKA İDMAN OCAĞI
1923 yılının Haziran ayında Karşıyaka’da, Çarşı da Banka Sokağı’ndaki kulüp binasının açılması ile, semtin tek kulübü olan Karşıyaka Gençler Birliği’nden başka bir kulüp daha kuruldu.
Yeşil Yuva Spor Kulübü.
Maksad-ı teşkili yani Kuruluş maksadı spor, idman ve beden terbiyesi olan Yeşil Yuva, kısa bir süre sonra Karşıyaka İdman Ocağı ismini alacaktı.
Daha önceki yazılarımızda detaylarını yine Karşıyaka Haber Gazetesi sayfalarından verdiğimiz bu kulübümüzün fahri başkanlığı, dönemin Bahriye Vekili yani Denizcilik Bakanı olan İhsan Bey’e tevdi edilmişti.
Kurucularını ve idare heyetini ise yine ilk kez spor tarihimize katkı olarak sunalım;
Anadolu Ajansı İzmir sorumlusu Rasim bey, Şerifzade Rıza ve oğlu Süreyya bey’e ait ticarethanenin muhasebecisi Mustafa Hilmi bey, Karşıyaka Belediyesi mimarlarından Tevfik bey gibi bir çok önemli zat kulübün kuruluş aşamalarında görevde bulunmuşlardır.
İdman Ocağı kulübü, çoğunlukla dönemin ibtidai mekteplerinde okuyan yani ilkokul ve ortaokul seviyesindeki öğrencilerden oluşmaktaydı.
Genç Karşıyakalılar, Cumhuriyetin ilk yıllarında önemli isimler yetiştirmişti. Keresteci Ziya, Mithat, Faik gibi Kaf Sin Kaf’ın efsaneleri arasına giren sporcuları İdman Ocağı’ndan yetişmiştir.
İdman Ocağı kulübümüze ait bir çok belgeyi, çeşitli fotoğraf ve dökümanları ilk kez ortaya çıkardığımız araştırmalarımızdan sonra, koleksiyonuma yeni kattığım bu önemli belgenin detayları, bizleri başka bir serüvene sürükledi.
İDMAN OCAĞI’NDAN MİLLİ MÜCADELE KAHRAMANI ABİDİN EGE’YE BAYRAM TEBRİĞİ / TARİH ARAŞTIRMALARININ ÖYKÜSÜ
Daha önceki araştırma yazılarımda olduğu gibi, Karşıyaka Spor Kulübü’nün tarihinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi demek olduğunu defaatle bu satırlardan sizlere aktarıyorum.
Kulübümüze onlarca genç yetiştirmiş, semtimiz ve hatta İzmir’imizin Cumhuriyet sonrası kurulan kulüplerinden, Karşıyaka İdman Ocağı’na ait tarihi bir belgeden bahsedeceğim bu araştırmada.
Koleksiyonuma yeni kattığım nadir ve önemli bu belgeyi, araştırmalarım sonucu aydınlatınca, belgenin önemi olduğu kadar, belgenin gönderildiği kişinin de önemini aktarmanın doğru olacağını düşündüm.
İzmir’in kurtuluşu sonrası kurulan kulüplerimizden, semtimizin ikinci kulübü İdman Ocağı’na ait bayram tebrik kartı, koleksiyonumun nadir parçaları arasına girdiğinde, bu önemli belgenin arkasındaki eski Türkçe yazıyı görmemiştim.
Belgenin ön tarafında matbu yazı ile Arap harfli Türkçe; “İdman Ocaklı kardeşleriniz bayramınızı bütün kalbiyle tebrik eder” yazılı iken, kartvizit boyutundaki bayram tebrik kartının sağ üst köşesinde yine eski Türkçe “Karşıyaka İdman Ocağı, tesisi(kuruluşu) 1339(1923)” yazılıydı.
Dönem spor kulüpleri kurumsallaştıkça, bu tarz matbu belgeler kullanmakta olduklarını biliyorduk, ancak bu nadir belge, Karşıyaka ve İzmir spor tarihinde gün yüzüne ilk kez çıkıyordu.
Bayram kartını, arkasındaki eski Türkçe el yazısını görmeden bir müzayededen satın almıştım. Arkasında bulunan el yazısı ile ithaf edilmesinin önemi ise, kentimiz ve ülkemizin önemli yöneticilerinden birisine ithafen yazıldığından dolayıydı.
BORNOVA ZİRAAT MEKTEBİ, KARŞIYAKA İDMAN OCAĞI’NA SPORCU YETİŞTİRMİŞTİ!
Başkomutanımız Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’ün, henüz savaştan yeni çıkmış, birkaç ay önce işgalden kurtulmuş İzmir’e ve ülkemize kazandırdığı okullardan belki de en önemlisi Bornova Ziraat Mektebi’ydi.
1923 yılında, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ne tarımsal modernleşme ve modern eğitimli gençler yetiştirme arzusuyla, Atatürk’ün kurduğu ziraat mektebi’nin ilk eğitimcilerinden olan, ziraat mektepli gençleri Karşıyaka İdman Ocağı’na kazandıran kıymetli müdürü M.Abidin Ege’ye ithaf edilmiş belgenin arkasında şöyle yazılıydı:
“Ziraat mektebi müdürü Abidin bey efendi ağabeyimize”
Belge, Abidin Ege’ye gönderilmişti.
Abidin Ege’yi, merhum tarihçi Atilla Oral’ın yazılarından biliyordum. Değerli gazeteci büyüklerim Alattin Gürırmak ve Altan Altın’ın da bu konuda yazılarını okumuştum.
M.ABİDİN EGE KİMDİR?
Abidin Ege (1893-1962) İzmir’de doğdu, ilk ve orta öğrenimini şehrimizde tamamladı. İstanbul’daki Halkalı Ziraat Mektebi’ni 1913’te birincilikle bitirerek öğretmenlik yapmaya başladığı sırada askere çağrıldı. Birinci Dünya Savaşı boyunca tuttuğu günlükleri neşredilmiştir. Çanakkale, Irak ve İran cephelerinde görev yaptı. Mütarekenin ardından Bursa Ziraat Mektebi’ndeki görevine döndü. 1921’de Rana Hanım ile evlendi. 1922’de ileride Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne dönüşecek olan İzmir Ziraat Mektebi’ne atandı. Bu okulun gelişmesine katkıda bulundu. 1927’de mesleki eğitim için Almanya’ya gönderildi. Yurda dönüşünden sonra Türkiye’de yeni bitki ve meyveler yetiştirilmesi için araştırmalar yapmak üzere Akdeniz ülkelerini ziyaret etti. 1929’dan sonra Tarım Bakanlığı’nda da çalışmaya başladı. Ziraat vekaleti genel müdürlüğü yaptı. Yafa portakalı ve muzun ülkemizde yetiştirilmesi için öncü çalışmalara imza attı. Bir mesleki eser kaleme aldı. 1944’te Denizli milletvekili olarak parlamentoya girdi ve iki dönem görev yaptı. 1953’te dinlenmek üzere İstanbul’a taşındı ve dokuz yıl sonra vefat etti.
TÜRKİYE’NİN İLK GÂZİ HEYKELİ BORNOVA ZİRAAT MEKTEBİ’NDE!
“Türkiye’nin büyük dahi ve halaskârı, Türk çiftçisinin ulu rehberi, Cumhurreisimiz büyük Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin İzmir Ziraat Mektebi’ni teşrifleri hatıra-i şükranıdır.
Haziran 1926”
Türkiye’de dikilen ilk Gâzi heykelinin kaidesinde bu cümleler yazılıdır. Ekim 1926’da Sarayburnu’nda açılan Gâzi heykelinin ilk rekz edilen, yani dikilen heykel olduğu haberlerinden sonra, Ziraat Mektebi müdürü Abidin bey, bir telgraf çekerek, Gâzi Paşa’nın bizzat şereflendirdiği Bornova Ziraat Mektebi’nde bu tarihten yaklaşık 4 ay önce açıldığı bilgisini yerel ve ulusal basına aktarmıştır.
Heykel sanatçısı Heinrich Krippel tarafından üretilen ilk Gâzi heykeli, Ziraat Mektebi Müdürü tarafından Abidin Ege tarafından bizzat Atatürk huzurunda açılmıştır.
Karşıyaka gençleri tarafından bayram tebriki yollanan Abidin Ege, ülkemizin medar-ı iftiharı, Türk ziraat ve tarımı için çok önemli bir kişisiydi.
Mektepli öğrencileri yetiştiren İdman Ocağı kulübümüz sporcularının ise böylesine önemli bir öğretmenin eğitim ve öğretiminden geçtiği su götürmez bir gerçek olarak tarihi belgede yerini alıyor.
Gençliğin yetişmesi için bilim ve cumhuriyet yolunda olmak, faziletlerini anlatmak ve anlamak çok önemli.
Aktardığımız tarihi belgelerde bile, cumhuriyeti kuran yetiştiren aklın, Karşıyakalı idmancı ve sporcularına yaptığı katkıların ne denli önemli ve anlamlı olduğu gerçeğini ortaya çıkartıyor.
Umarım nesillerden nesillere, bu yüce öğretmenlerin yolunda olur Kaf Sin Kaf’lılar.
Eğitimin önemini aktaran Ulu Önder’imiz’in buyurdukları gibi; “İlim ve fen çalışmalarının merkezi okuldur. Bundan dolayı okul lazımdır. Okul adını hep beraber hürmetle, saygıyla analım.”
Merhum öğretmenimiz Abidin Ege’yi de bu vesile ile rahmet ve minnetle anıyorum.
Eğitimin, bilimin, sanatın ve sair aydınlatıcı olguların karşısında duran; cehaletle savaşımız ise, Abidin öğretmenimizden aldığımız cesaret ve irfanla sonuna kadar devam edecek.
Ramazan Bayramı’nızı en içten duygularla kutlar, birlik ve beraberlik dolu bir bayram geçirmenizi dilerim.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!