Hacettepe Üniversitesi Romatolojik Rehabilitasyon Ünitesi kurucusu Prof. Dr. Edibe Ünal, İzmir Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümüne konuk oldu. Dans terapi ve klinik pilatesi bir araya getirerek ağrıların bilişsel yöntemlerle kontrol altına alınması üzerine geliştirdiği Bilişsel Egzersiz Terapi (BETY) yöntemi hakkında eğitim veren Ünal, yaşam kalitesini düşüren ve kişiyi depresyona sürükleyen ağrı ve inflamasyonun üstesinden ancak egzersizle gelinebileceğini, egzersiz yapan kişilerin daha az hasta olduğunu ve yaşama bağlandığını söyledi. Ünal, “Hasta kendi tedavisine aktif katılmalı ve tedavi yolculuğunun lideri olmalı” dedi. Sağlık Yüksekokulu Müdür Prof. Dr. Fisun Şenuzun Aykar, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serkan Bakırhan ile akademisyenler ve öğrencilerin büyük ilgi gösterdiği eğitim sonunda teşekkür plaketini eğitimi organize eden Yrd. Doç. Dr. Hülya Özlem Şener takdim etti.
Aerobik egzersizler depresyonun aşılmasında çok önemli
Hastaların kendilerine ağrı ve yorgunluğun azaltılması, eklem kas düzgünlüğünün oluşturulması ve korunması, düşmelerinin önlenmesi, kas gücünün artırılması gibi taleplerle geldiğini belirten Ünal, kronik ağrıya eşlik eden en önemli sorunun depresyon olduğunu söyledi ve “Kronik yorgunluğu olan hastaya aerobik egzersiz verilmelidir. Bu yolla kalp ve solunum hızı artırılır ve ağrılarının azaltılmasının yanı sıra depresyonu aşması sağlanır” diye konuştu.
Kısır döngüyü egzersizle kırın
Ağrıyı daha önceden tanıma ve hareket edilmesi halinde ağrının geri geleceği korkusunun kaygılara bağlı olarak daha önceden bilinen ağrıları geri getirdiğini belirten Ünal, “Ağrıyı tanıyan kişi (ağrım olacak) diye uykusuz kalır, hareketten kaçınır. Hareketten kaçındığı için spazmı artar ve ağrı gelişir, kısır döngü haline gelir, kronik rahatsızlık ve depresyona gider. Egzersiz ile bu kısırdöngü kırılıyor. Klinik pilates, yoga, thaici gibi kişinin akıl ve bedenini bir arada tutan egzersiz modelleri tedavide önemli yol kat edilmesini sağlıyor. Hasta kendi tedavisine aktif katılmalı ve tedavi yolculuğunun lideri olmalı” dedi.
Duygusal durumla ağrı arasındaki ilişkinin yok edilmesinde hastanın tedaviye katılması ve sosyalleşmesinin önemine değinen Ünal, “Dans terapi duygusal farkındalık sağlıyor. Sosyal etkileşim, kaslarda farkındalıklı gevşeme, başa çıkma için hayal ve düşünce üretme, dikkati ağrılı bölgeden uzaklaştırma, pozitif düşünce eğilimi, olumluya odaklanma, değişim isteği yaratma ve iyileşme sorumluluğu alma gibi etkiler yaratabiliyor. Dans ile birlikte yapılamayacağı düşünülen hareketler, dikkat odak değiştirdiği için yapılabilir hale geliyor. Ağrının hangi kaygının sonucu oluştuğunu saptandığında dikkat dağıtılarak egzersiz ile ağrı aşılıyor” dedi.
Düzensiz spor öfke birikimine de neden oluyor
Spor yapanların daha az hastalandığına, daha mutlu ve hayatla daha barışık olduğuna dikkat çeken Ünal, “Duygusal çöküntüler sonucu düzensiz olarak yapılan sporun hiçbir faydası olmamakla birlikte duygusal anlamda da öfke birikimine sebep oluyor” dedi. Eskiden enfeksiyon ve ağrı varken hastaların egzersiz yapması istenmezken şimdi bölgedeki ateşi baskılamak için yatak içi egzersizlerin yaptırıldığını ifade eden Prof. Dr. Ünal, “Tedavi ile bir takım rahatsızlıklar baskılanır ama bu hastalıklar ömür boyu sürer. Kronik hastalıkların nedeni inflamasyon, farklı iflamatuar hastalıkları da tetikleyici özellik taşır” dedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!