Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım Bölümü’nden mezun olan ve yaşamını İstanbul’da sürdüren Serap Karasinir, “Can yarım” dediği kardeşi Füsun Çağlar’ı kanser hastalığı nedeniyle kaybettikten sonra, “Kanser hastalığı ile mücadele eden insanlara nasıl yardım edebilirim” diye yola çıktığını söylüyor.
Dışarıda yaşıtları ile oynamaları gerekirken
Sanatçı, “Aslında bu hastalıkla mücadele eden herkes için bir şeyler yapmak isterdim. Ancak Lösev'in gönüllülerle tanışma toplantısında minicik bedenlerin lösemi hastalığı ile mücadele etmek zorunda kalmaları çok üzücü” diyor. Kardeşinin hastalığı sırasında da yanında olabildiği zamanlarda hastanede annelerinin kucaklarında tedaviye gelen minik maskeli yorgun yüzlerin hala gözünün önünden gitmediğini belirten Serap Karasinir,” Dışarıda yaşıtları ile oynamaları gerekirken hastane koridorlarında bile yürüyecek enerjilerinin olmaması beni çok derinden etkiledi” diye konuşuyor.
Moral kaynağı olmaya çalıştım
Kanser tedavisi gördüğü yıllarda kardeşi gazeteci yazar Füsun Çağlar ile ayrı şehirlerde yaşamaları nedeniyle tam anlamıyla yanında olamadığı için çok yıprandığını vurgulayan Karasinir,” Kardeşimle ayrı şehirlerde olmamız hastalığı sırasında onun tam anlamıyla yanında olamamak beni zaten manen yıpratıyordu. Onun moral kaynağı olmaya çalıştım. Ancak yetemedim gibi geldi bazı zamanlarda. Hayat şartları maalesef bazen böyle acımasız olabiliyor. Kardeşim hayattayken bu hastalıkla mücadele ederken de böyle bir proje hep aklımdaydı. İş yoğunluğu, o dönem aile büyüklerini kanser hastalığından kaybetmek. Kardeşimin hastalığı süresince önümüzdeki belirsizlik epey yıpratıcı bir süreçti. Sürekli şehirlerarası yolculuk yapıyorsun ve açıkçası tek bir yere yoğunlaşıyorsun. Bir türlü uygulamaya geçmek kısmet olmadı bu anlamda. Bireysel olarak maddi ufak çaplı yardımlar yaptım sadece” diye dert yanıyor.
On yedi çalışma tamamlandı
Bugüne kadar yaklaşık iki buçuk ayda sadece akşamları ve hafta sonu çalışarak on yedi çalışmayı tamamladığına anlatan sanatçı şunları söylüyor:” Yeni bir proje aslında, şimdilik bireysel başladım; kendi ruhuma da iyi geliyor resim yapmak. Farkındalık yaratmak adına devam etmek istiyorum. Maliyet konusunu çok düşünmüyorum yaptığım masraf eser fiyatlandırmanın çok çok üstünde. Aslında yapmak istediğim şey sosyal medyada hazır mesajları paylaşıp destek olmak yerine kendimden bir şeyler katarak, üreterek ses getirmenin daha mantıklı olacağını düşündüm.”
Resme başlamadan önce araştırma yaptığını ve hedefe odaklı çalışma açısından bunun çok önemli olduğunun altını çizen ressam Serap Karasinir şöyle devam ediyor:” Yardım edecek kişilerin aynı zamanda aldıkları üründen mutlu da olmaları çok önemli benim için. Pozitif bakış açısının temel taşları bunlar. Bunun toplumda bulaşıcı olması gerekiyor. O kadar çok üzüleceğimiz konu var ki gündemde. Bu hastalığın da baş şartı moral. Bu da pozitif bakış açısı ile sağlanmalı. Her şeyden önce teyzeyim ben çocuklar bize emanet. Onların empati yeteneklerini geliştirmek, toplum bilincini oluşturmak için böyle bir sosyal sorumluluk projesinin onlara örnek olacağını da düşünüyorum. Belki bireysel olarak belki kurumsal sergilerde yer almayı düşünüyorum. Şimdilik böyle bir yola çıktım bunu anlatmak için de en çok kullanılan ortam sosyal medyayı tercih ettim.
Yardımları Lösev’e bağışlayacağım
Tamamladığı resimleri sosyal medyada da paylaştığını, satın almak isteyenlerin kendisine mail adresinden ulaştığını hatırlatan Karasinir, destek vermek isteyenlerin kendisine nasıl ulaşması gerektiği konusunda ise şunları söylüyor: “ Beni tanıyan arkadaşlarım, ailem, dostlarım var o platformda. Satın almak isteyenler eserle beraber bana mail (rapsersoy@gmail.com) ile dönüş yapıyor. İban numaramı veriyorum. Ertesi gün beğendikleri çalışmayı kargo ile adreslerine gönderiyorum. Ayrıca özel bir konudan da bahsetmek istiyorum. Lösev sosyal ortamda isimlerinin kullanılmasını istemiyor. Çünkü bunu suistimal edenler olmuş. O nedenle şimdilik onların isimlerini kullanmamaya dikkat ediyorum. Ancak onlara kendimi tanıttım. Topladığım yardımları onlara bağışlayacağım bu konuda en bilinen kurum olduğu için. Onlar da bağış sonrası bir sertifika vereceklerini söylediler.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!