"Aylardır dünyayı felç eden Covid-19 salgınının yarattığı sorunların, giderek daha da yoğunlaşacağına ilişkin göstergeler şiddetini arttırarak devam etmektedir. Başta Türkiye’yi yönetenler olmak üzere, bazılarının bu salgının havaların ısınması ile sona ereceğine olan inançlarının gerçeği yansıtmadığı da artık netleşmiştir.
Corona virus salgınının dünyada ve ülkemizde yarattığı sorunlara yönelik, alınması gereken önlemler konusunda Hükümetin çok geç kaldığı, yeterince hassas olmadığı ve sosyal devlet olma gereğini yerine getirmediği gizlenemeyen bir gerçeklik olarak ortadadır.
Küresel kapitalizmin çıkmazları tarafından yaratılan bu virüs melaneti, ülkemizde de ağır can ve mal kayıplarına yol açtı ve daha da yol açacak. Devlet, üretimin her ne pahasına olursa olsun sürdürülmesini, mevcut kâr ve sermaye düzeninin devamını önceleyen, sermayenin karşılaştığı enkazın faturasını topluma yükleyerek yola devam etme gayretindedir.
Ancak, bir yandan canı pahasına her gün işe gitmek zorunda kalanlar, öte yanda işinden uzaklaştırılanlar, ücretli ve /veya ücretsiz izne çıkartılanlar, kepenk kapatanlar, virüs ve tehditlerden kendisini koruma olanağı olmayan inşaat işçileri, kamplarda yaşayan göçmenler ve niceleri için Hükümetin önerisi ne yazık ki; sadece “kolonya ve dua” oluyor. Gücü yetenler, daha çok da varlıklılar, kendilerini daha iyi koruma olanağına sahip olurken, yoksullar, dar gelirliler evine çekilemediği, korunaksız alanda kalıyor.
Oysa ki, Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti ‘Demokratik, Laik ve Sosyal Bir Hukuk Devleti’ olarak tanımlanır. Devletin üstlenmesi gereken sorumluluklar olağanüstü durumlarda daha da önem taşımaktadır. Özelikle Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından tüm Dünya’da Pandemi ilan edilmesi ile birlikte, Sosyal Devlet ilkesi gereği;
Yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
İşsizler, sokakta çalışanlar, göçmenler gibi dezavantajlı kesimlerin yaşamlarını koruyacak maddi destek sağlanmalıdır.
Salgın süresince elektrik, su, doğalgaz gibi temel ihtiyaçlar bedelsiz olmalıdır.
Bu zor günlerde vatandaşının toplumsal ve ekonomik durumunu iyileştirmek, yaşamını kolaylaştırmak için devletin üstlenmesi gereken asgari rollerin, düzenlemelerin gereksiz tartışmalar ile vakit geçirilmeden, bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur.
Sonuç olarak, Sosyal Devlet anlayışıyla, devletin halkının asgari yaşam şartlarını sağlamak için yukarıda tanımladığımız sağlık, elektrik, su, doğalgaz gibi hizmetlerin bedelsiz verilmesi, dezavantajlı kesimlerin yaşama haklarının sürdürülecek desteğin verilmesine yönelik sorumlulukları üstlenmesi gerektiğini vurgulamakta ve durumu siz kamuoyu ile paylaşmaktayız. "
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!