Sındır, “Enflasyon arttı, ekonomi durdu, alım gücü düştü, pahalılık azdı; tencere boş kaldı. Millet geçim derdinde, iktidar saray ve kanal peşinde. İtibar, saraylarla, uçan saraylarla, israfla değil, yangını ne kadar hızlı söndürebildiğinle, çiftçine, esnafına, işçine, işsizine, emekline, ağacına, doğana, ezcümle insana ve yaşama ne kadar değer verdiğinle olur” dedi.
Orman yangılarına dikkat çekerek konuşmasına başlayan Sındır, “Sadece ağacın ormanın değil, bütün canlı yaşamıyla, ekosistem ve geleceğimiz yok oldu. Zaman kaybedilmeden yaralar sarılmalı, yaşam ve üretim alanları yok olan yurttaşlarımıza karşılıksız nakdi destek verilmeli. Bu yangınlarda bir sabotaj var mı, devlet bunu tespit edecektir. Biz de yangın öncesi ve yangın esnasında yeterli önlemlerin alınıp alınmadığının takipçisi olacağız. Meclis çatısı altında defalarca dile getirdim, bir kez de sayın bakana Dikili’den sesleniyorum; Orman köylülerimize geçmişte olduğu gibi kendi ormanlarına sahip çıkma yetkisini verin, orman yangınlarıyla mücadelede en önemli unsurlardan birisi olası yangın bölgesini karış karış bilen Orman Mühendisleri ve teknik kadronun rotasyona tabi tutulmadan bölgede kalmalarını sağlayın. Yangın söndürmede yeterli sayıda ve teknik olarak uygun nitelikteki yer ve hava araçlarıyla, yangın riskine karşı bölgesel dengeleri gözeten bir kadro yapısıyla bu yangınlar çok önceden söndürülebilirdi, canlarımız, ormanlarımız ve ekosistem korunabilirdi. Bu büyük yangın felaketi maalesef bizlere iktidarın beceriksizliğini, basiretsizliğini, öngörüsüzlüğünü ve ülkemizin yok oluşuna karşı umursamazlığını bir kez daha gösterdi. Zaman kaybetmeden tüm yetkili kurum ve kuruluşlarımızla, yurttaşlarımızla el ele verecek ve yaşamı yeniden yeşertmek için var gücümüzle çalışacağız” dedi.
Yıllardır mutfaklarda da yangın olduğunu ve bu yangını iktidarın söndüremediğini söyleyen Sındır, “İşsizliğin tavan yaptığı, yurttaşlarımızın asgari ücretle bile iş bulamadığı bir dönemde dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 2 bin 903 TL, yoksulluk sınırının ise 9 bin 457 TL’ye ulaştı. Gıda enflasyonu yıllık yüzde 20’lerin üstünde. TÜİK’e göre geniş tanımlı işsiz sayısı bir yılda 650 bin artışla 9 milyon 837 bine yükseldi. İktidar ülkeyi yönetmiyor, yönetemiyor. Enflasyon arttı, ekonomi durdu, alım gücü düştü, pahalılık azdı; tencere boş kaldı. Millet geçim derdinde, iktidar saray ve kanal peşinde. Türkiye’de bugün binlerce çocuk yatağa aç giriyor, yurttaşlarımız artık eti, bırakın alabilmeyi, kasap vitrininde ancak seyrediyor. İktidar, itibardan zerrece tasarruf yapmıyor. Lüks uçaklar, arabalar, saraylar karın doyurmuyor. İtibar, saraylarla, uçan saraylarla, israfla değil, yangını ne kadar hızlı söndürebildiğinle, çiftçine, esnafına, işçine, işsizine, emekline, ağacına, doğana, ezcümle insana ve yaşama ne kadar değer verdiğinle olur. Günlerce siftah yapamadığını söyleyen esnafın çığlığını iktidar duymazdan ve görmezden geliyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Haziran ayında 7 bin 568 esnafımız kepenk kapattı. Esnaf; yönetilemeyen pandemi, ağır vergiler, artan girdiler nedeniyle borç batağına saplandı, artık ayakta duramıyor. Esnafın borçları ertelenmeli, hayatta kalabilmeleri için hibe desteği verilmeli” dedi.
Çiftçilerin ürününü yüksek girdiler nedeniyle ederine satamadığını ifade eden Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dikili’de bamya üreticilerimiz kendi tarlalarında yevmiyeli çalışanlara dönüştü. Ürünlerini eder fiyattan satamıyorlar. Tarlada bamya 6 lira, pazarda 20 lira. Çiftçi değil aracılar kazanıyor. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında çiftçi borç yükü altında eziliyor, traktörüne, üretim araçlarına, tarlasına haciz konuyor. Çiftçimiz sahipsiz ve çaresiz, tüccarın kucağına itiliyor. Hayvancılık can çekişiyor. İki katına çıkan yem fiyatları nedeniyle hayvanın sütü artık boğazına yetmiyor. Kazanamayan çiftçi hayvanını kesiyor. 2021 yılında da tarıma kanunla belirtilen desteği vermeyen bir önceki yıla göre desteğini azaltan iktidar Anadolu tarımını uçuruma sürüklüyor.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!