Bağcılık turizminin kalitesine vurgu yapan konuşmacılar, şarap için gelen 120 bin ziyaretçinin Antalya’daki 2 milyon turistten fazla para harcadığını belirtti. Ayrıca kuru üzüm üretiminin 10’da 1’inin sadece şarapta kullanılması ve pazarlamasının yapılması halinde gelirin artacağı da aktarıldı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 91’incisi organize edilen İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) ile eş zamanlı olarak Türkiye’de ilk kez İzmir’de düzenlenen Terra Madre Anadolu, “İzmir Sanat Bahçesi’ söyleşileriyle devam ediyor. Slow Food'un (Yavaş Gıda) önderliğinde yapılan uluslararası gastronomi fuarı Terra Madre Anadolu İzmir kapsamında moderatörlüğünü Tarım ve Gıda Yazarı Bilge Keykubat’ın üstlendiği, ‘Üzümü Ye Bağını Sor’ söyleşisinde tarım, üzüm üreticiliği ve şarapçılık sektörü konuşuldu. Söyleşide Gastronomi Uzmanı-Yazar Levon Bağış, Mey Diaego Genel Müdürü Levent Kömür, Urla Bağ Yolu ve Urla Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Can Ortabaş ve Slow Wine Koalisyonu Koordinatörü Maddalena Schiavone konuşmacı olarak yer aldı.
Ortaya koyduğu “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda sağlıklı, iyi, adil ve temiz gıdaya ulaşılması adına yol haritası çizilmesine öncülük eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de söyleşiye dinleyici olarak katıldı. Başkan Soyer’in eşi İzmir Köy Koop Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç ve vatandaşlar söyleşide yer aldı.
“Kuru üzüm üretiminin 10’da 1’ini şarapta kullansak daha fazla gelir elde edeceğiz”
Türkiye’deki üzümcülüğe değinen ve 100 yıl önceki şarap üretiminden rakamlarla örnekler vererek potansiyele dikkat çeken Gastronomi Uzmanı-Yazar Levon Bağış, “1900’lü yılların başında sadece İzmir Limanı’ndan yurt dışına satılan şarap miktarı 360 milyon litre. Bugün Türkiye’deki üretilen total şarabın 6 katı bu. Sadece İzmir Limanı’ndan bahsediyoruz. Kuru üzüm satışında dünyanın ya birincisi ya ikincisiyiz. Onun 10’da 1’ini sadece şarapta kullansak daha fazla gelir elde edeceğiz. Çünkü unutmayın 1 litre üzüm suyundan 1 şişe şarap üretiliyor. Kuru üzümün neredeyse 4 katı daha azından bahsediyoruz. Bu çok kıymetli bir şey. Müthiş bir mirasın üzerinde oturuyoruz. Ya biz bu mirası har vurup harcayan müsrif olacağız ya da bunu kendi torunlarımıza aktaran iyi bir ebeveyn olacağız” diye konuştu.
“Şarap için gelen 120 bin kişi Antalya’daki 2 milyon turistten fazla para harcıyor”
Üreticiliğe başlama sürecine değinen Urla Bağ Yolu ve Urla Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Can Ortabaş, bağcılık turizminin kalitesine ayrı bir parantez açtı. Ortabaş, “Şarap için gelen turist bir müze turistinin 5 buçuk katını harcıyor, Antalya’ya her şey dahil için gelen turistin 20-21 katını harcıyor. Şarap için gelen 120 bin ziyaretçi 2 milyon Antalya turistinden daha fazla para harcıyor. Turist Antalya’ya gitmiş Kaleiçi’ni bilmiyor, dışarı çıkmamış. Nerede bunun katma değeri orada insan çalıştırmanın dışında? Kuşadası ne hale geldi, beton oldu, illa İstanbul gibi her yer beton mu olacak? Oraları koruyup katma değer yaratmak mümkün” ifadelerini kullandı.
“Üzüm hancı biz yolcuyuz”
Mey Diaego Genel Müdürü Levent Kömür, “Asıl olan bu topraklarda üzümün sürdürülebilirliğidir. Üzüm hancı biz yolcuyuz. Tarım, turizm, ihracat üçgeninin içine hangi ülkeleri koyacağız desek ilk akla gelen ülkelerden biri mutlaka Türkiye olacaktır. Turizmin petrolü Türkiye’de şaraptır” dedi.
“Yasalar, hükümet ve devlet desteğini almak için çalışıyoruz”
Slow Wine Koalisyonu Koordinatörü Maddalena Schiavone, kurum çatısı altında yürütülen çalışmalardan örnekler sundu. İtalya’da Slow Food gönüllüleri ve şarapçılık sektörünün paydaşlarıyla 3 yıldır birlikte yürüdüklerini ifade eden Schiavone, “Ortak akılla sorunların ve zorlukların çözümü için neler yapabiliriz, bunları tartıştık. Ortaya çıkan fikirleri politik düzleme taşımak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yasaların, hükümetin ve devlet politikalarının desteğini alarak üzüm ve şarabın dünyadaki yerini belirlemeye çalışıyoruz” diye konuştu.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!