Avrupa Birliği uyum görüşmeleri kapsamında TBMM’ye Ocak ayında gelen son 34 maddelik Kişisel Verilerin Korunması ile ilgili kanun taslağının Genel Kurul’daki görüşmelerinde konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Nazi Almanyası'na atıfta bulunarak, “Bu tasarı bu haliyle vatandaşı, devleti yönetenlerin kucağına atıyor. Buna müsaade etmemeliyiz” diye seslendi.
Bireyin özerkliğini ve özel yaşamının gizliliğini koruyacak yasanın ihtiyaç olduğunu ifade eden Bakan, “Gen haritasından, ırkına ve felsefi düşüncesine, cinsel yaşamına kadar hakkında bütün verileri toplayarak, bireye sürekli izlenme duygusu yaşatarak koruma sağlanamaz. Yasa öncelikle özel yaşamın gizliliği ile bireyin özerkliğini korumalıdır” şeklinde konuştu.
Kişisel verileri koruyacak olan kurul üyelerinin nitelikli çoğunluk ve nitelikli uzmanlardan seçilmesi gerektiğini belirten Bakan, üyelerin Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesinin sakıncalı olduğunun altını çizerek, “Bu tasarı bu haliyle yasalaşırsa, devlet koruması gereken hakkı bizzat ihlal eden olacaktır” dedi. Tasarının parlamentonun ortak sorumluluğu olduğunu yineleyerek, “Hani vatandaşı devletten koruyacaktınız? Hani vatandaşı devlete kul etmeyecektiniz?” diye sordu.
NAZİLER’İN ‘KARA LİSTESİ’ ÖRNEĞİ
Kişisel verilerin korunmasının hassasiyetini ve önemini Nazi Almanyası üzerinden anlatan Bakan, “İnsanlık tarihine en karanlık dönemi yaşatan Naziler; sitelerin, evlerin, apartmanların görevlilerini topluyor, ‘milli’ bir görev veriyorlardı. Görevleri, sitelerinde, apartmanlarında mahallelerinde oturan Yahudileri, komünistleri, sosyalistleri, demokratları, çingeneleri, hatta engellileri, yani ötekileri tespit edip liste halinde devlete sunmaktı. Savaşa karşı seslerini çıkaran ve sonrası Nazi fırınlarında yakılan o milyonlarca masum insan bu listelerde adları olan insanlardı. İyi niyetle, ‘milli’ bir görev yapıtlığını zannedenler, yıllar sonra, gerçekler ortaya çıktığında çocuklarının, torunlarının, yani insanlığın yüzüne bakamaz oldu. Bu acı deneyimi yaşayan Almanya ve Avrupa, vatandaşının kişisel verilerini yani sırlarını koruyan yasanın yürütmesini parlamentoda nitelikli çoğunlukla seçtikleri uzmanlara bırakıyor. Çünkü ‘devlet’ dediğimiz aygıt faşizan zihniyetlilerin eline geçtiğinde, vatandaşın sırlarını; yerine göre kendi siyasi menfaati, yerine göre rantı, yerine göre de vatandaşına karşı politik şantaj olarak kullanmıştır” ifadelerini kullandı.
BU TASARI VATANDAŞI DEVLETİ YÖNETENLERİN KUCAĞINA ATIYOR!
Fransız felsefeci Montaigine’in ‘Bana emanet edilen bir sırrı, kutsal bir emanet gibi saklarım. Ama sırları elimden geldiği kadar bilmemeye çalışırım’ sözünü hatırlatan Bakan, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Hani vatandaşı devletten koruyacaktınız? Hani vatandaşı devlete kul etmeyecektiniz? Hani vatandaşın sırrı, mahremi devleti ilgilendirmezdi? Bu yasa istisnalar ile vatandaşının mahremiyetini kamunun insafına terk etmiyor mu? Bu tasarı bu haliyle vatandaşı devleti yönetenlerin kucağına atıyor. Buna müsaade etmemeliyiz. Evet, bireyin mahremiyetini koruyacak bir yasa gerekli ama bu haliyle değil. Bu yasayı yaparken murat ettiğimiz hale getirmek bu parlamentonun ortak sorumluluğudur.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!