Her gittiği ilçe ve köyde yeniden aday olması yönünde yoğun baskılarla karşılaştığını söyleyen Başkan Kocaoğlu şunları kaydetti: "Artık bizim hedefimiz, CHP’den güveneceğimiz, inanacağımız, kefil olacağımız bir arkadaşa bayrağı teslim etmek… Kişiler fanidir, ülkeyi yönetmek için partiler de araçtır. Baki olan göz bebeğimizden daha iyi bakmamız gereken ülkedir, topraktır, millettir, vatandır. Gerisi de teferruattır…İzmir’de herkes bilir ki 31 Mart akşamı CHP’li bir arkadaşımız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. Nokta…"
Başkan Aziz Kocaoğlu, İZBAN'da greve çıkan işçilerin ücretlerinin sendika tarafından karşılanmamasını da değerlendirdi:
"Sendika böyle bir ücreti veremeyeceğim diyorsa, bizim çalışanlarımız, bizim kardeşlerimiz, aynı zamanda hemşerilerimiz çok ciddi sıkıntıya girecek demektir. O desteği sağlayamıyorsa, o zaman yüzde 22 zammı beğenmeyip elinin tersiyle iterek greve niye başladı, niye sürdürdü; bunu da sorgulamak gerekir."
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, konuk olarak katıldığı Günaydın TV’deki Gündem Siyaset programında Deniz Ölgün'ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 15 yıllık başkanlık döneminin kısa bir değerlendirmesini yapan Başkan Kocaoğlu, "Bizim en büyük farklılığımız, sadece yasayla belirlenmiş belediye hizmetlerinden değil, kentin ve kentlinin kalkınmasından ve ekmeğini büyütmekten kendini sorumlu hisseden bir anlayışı benimsemiş olmamız" dedi.
Aday olmama kararımı 2013’de vermiştim
Seçimlerde aday olmama kararını, aslında 5 yıl önce aldığını söyleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, “İki dönemin yeterli olduğuna, iki dönemden sonra başka bir gözün, başka bir nefesin gelmesi gerektiğine inanıyorum. Geçen seçimde de aday olmayacaktım ama Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Binali Bey aday gösterildikten sonra benim de aday olmam, siyasi ahlakım, çalışma azmim, siyasetteki iddiam gereği şarttı. O yüzden bir 5 sene daha uzatmış olduk. Kendisine de 'sizin yüzünüzden bir 5 sene daha belediye başkanlığı yapıyorum' diyerek bunu paylaştım. Tarım, turizm, hizmet sektöründe projelerimizi başlattık, yürütüyoruz. Ama gönül bunların sonuçlanmasını görmek istiyor. Emekli olarak göreceğiz artık” şeklinde konuştu.
Doğru adaylarla 2009'u yakalarız
Başkan Kocaoğlu, “desteklediğiniz aday var mı" sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı:
"Mevcut belediye başkanları içerisinde gönlümün nerede olduğunu, İzmir çukurunda herkes bilir. Malumu ilan etmenin bir anlamı yoktur. Seçimlerde hem Büyükşehir Belediye Başkan adayını, hem de ilçe belediye başkan adaylarını doğru belirlersek 2009’daki başarıya yakın bir başarıyı elde ederiz. Hata yaparsak, o zaman bir şey diyemem. Zor bir seçim. Ama CHP için, hata yapmamak kaydı şartıyla, adayları, meclis üyelerini doğru belirlemek kaydı şartıyla kolay bir seçim olabilir. Ben zaten 1 Ekim’de aday olmayacağımı açıkladım. Her hafta bir gün, iki gün mutlaka sahadayım. Mahalle mahalle, ilçe ilçe, köy köy geziyorum.”
Nasıl yoğurt yediğim bilinir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP Genel Merkezi’nden bir kez daha aday olması yönünde teklif gelmesi durumunda nasıl bir tavır takınacağı sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Öyle bir teklifin geleceğini zannetmiyorum. Genel Merkez benim nasıl yoğurt yediğimi, nasıl yürüdüğümü bilir. Beni tekrar aday olarak görmek isteyen arkadaşlar teveccüh gösteriyorlar, sağ olsunlar. Hepsine teşekkür ediyorum. 2004 yılında Bornova’da aday olduğumda ilçede sevilen bir esnaftım. Eşim de uzun yıllar o bölgede çocuk hekimliği yapmıştı. Aday adaylığımız konuşulurken çarşıda, pazarda herkes çok büyük teveccüh gösteriyordu. Eşim de bana dedi ki ‘Sevildiğimizi biliyordum ama bu kadar olduğunu bilmiyordum’. İnsanlarımızın bu sevgi gösterisi tabi insanın hem gururunu hem gönlünü çok okşuyor. Şimdi her gittiğimiz ilçede, köyde aynı tezahüratla, ısrarla, dayatmayla karşılaştık. Ama artık bizim hedefimiz, CHP’den güveneceğimiz, inanacağımız, kefil olacağımız bir arkadaşa bayrağı teslim etmek.”
İhanet varsa esneklik yoktur
2014 yılındaki seçimleri ve bazı ilçelerin çok az farkla kaybedilmesini değerlendiren Başkan Kocaoğlu “Kıl payıyla ilçe kaçırmadık. Aday yapılmayan arkadaşlar başka partilerden aday olarak oyları böldü. O arkadaşlardan birkaçının şu anda partimizden belediye başkanı aday adaylığı kabul edildi. Ben buna kesinlikle karşıyım. Ama bakın bir partili, belediye başkanına, il başkanına, milletvekiline kızabilir. Sevmeyebilir, ona destek olmayabilir. Genel Başkanı sevmeyebilir, ona muhalefet edebilir. Bu parti içi bir yarıştır. Ama belediye başkanlığına, milletvekilliğine gelmiş, aday adaylığı konumuna gelmiş bir parti üyesi aday gösterilmedim diye başka partiye gidip, senin partinin oy kaybetmesine, seçim kaybetmesine neden oluyorsa, o adamın mezara kadar partide işi yoktur. Bu kişinin karşısında partinin dimdik durması gerekir. Bu tavrımı sert bulabilirler. 'Siyaset esneklik ister' diyebilirler. Ama ihanet varsa esneklik yoktur."diye konuştu.
31 Mart’ta CHP’li bir arkadaşım seçilecek
Nihat Zeybekçi ile aynı dönemlerde belediye başkanlığı yaptığını söyleyen Başkan Kocaoğlu, şöyle devam etti: “Cumartesi günü oğlunun nikahına gittik o da nezaket ziyaretinde bulundu. Tanıdığımız bildiğimiz bir arkadaşımız. O da iş dünyasından geliyor. Hayırlı uğurlu olsun ama seçimi biz kazanacağız. İzmir’de herkes bilir ki 31 Mart akşamı CHP’li bir arkadaşımız İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olacak. Nokta…"
“Partiler tabandan yara alacaktır”
Yerel seçime yönelik partiler arasındaki ittifak kararını da yorumlayan Başkan Aziz Kocaoğlu şunları kaydetti: “Belediye başkanlığı sistemi başkanlık sistemidir. Bir kişinin seçileceği yerde nasıl bir ittifak olur benim pek aklım almıyor. Genel seçimde ittifak olur. Burada zımni ittifak olabilir. İlleri paylaşmak, ilçeleri paylaşmak sadece CHP-İYİ Parti için değil aynı zamanda Cumhur İttifakı için de söylüyorum. Bu benim şahsi görüşümdür. Başkanlık sistemi 2 partili sistem demektir, buna zorlamak demektir. Diğer partiler birbirleriyle kaynaşacaktır. Bu ittifak partilere aidiyeti ciddi anlamda törpüleyecektir. Partiler tabandan yara alacaktır. Ben bir yerel yöneticiyim, genel siyasetten anlamam. Genel merkezler, genel başkanlar doğru karar vermişlerdir. Ama benim şahsi görüşüm yerel seçimlerde ittifak olmayacağıdır. 'Sen şu ilçede o partiye oy ver, ben bu ilçede bu partiye oy vereyim' gibi bir ittifakın, siyasetin de particiliğin de benim bildiğim evrensel kurallarına uymamaktadır.”
Baki olan ülke, toprak, millet, vatan..
2019 Yerel Seçimleri'yle ilgili değerlendirmelerinde adayın önemine vurgu yapan Başkan Aziz Kocaoğlu, “Kişiler fanidir, ülkeyi yönetmek için partiler de araçtır. Baki olan göz bebeğimizden daha iyi bakmamız gereken ülkedir, topraktır, millettir, vatandır. Gerisi de teferruattır. Birçok kıymetli arkadaşımız var. Bu seçimde büyükşehir adayı kadar ilçe belediye başkanları da çok önemlidir. Büyükşehir Belediye Başkan adayı aynı zamanda lokomotif olur. Diğer ilçeleri de, kitleleri de sürükler. Yeni gelen sürükleyici olamayabilir. İlçe belediyeleri hem kendini yukarı taşıyacak hem Büyükşehir’i yukarı taşıyacak, ona da oy devşirecek, oy kazanacak. CHP’nin potansiyel olarak kaybedeceği bir ilçe yok. Ama siyasettir, siz aday çıkarırsınız diğer parti daha sevilen birini çıkarır, o zaman 30 ilçede 3-4 kaza bela olur. Ama bizim hedefimiz 30 ilçedir” şeklinde konuştu.
“Greve neden başlandığını sorgulamak gerek”
İZBAN greviyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu şöyle konuştu: “İZBAN rakamı önerdi. Biz de TCDD ile arkasındayız. Yüzde 22 oran belirlendi. Bu sağlıklı bir oran. Enflasyon artışı var ama refah payı yok. Refah payı ne demek? Gelirden, kardan zam almak demektir. Refah varsa, ekonomi büyüyorsa, işletme kar etsin demiyorum, zararını azaltıyorsa, yahut karını arttırıyorsa o zaman refah payını yükseltir. Bu sadece para sıkıntısı değil. Bu ekonomik kriz bir yapısal krizdir. Yapısal tedbirler alınmadığı, finans krizi geçiştirildiği, yatırıma kaynak yaratılmadığı için gerekli tedbirler sağlanmadan bu kriz giderilemez. Ekonomik krizin siyasi kriz getireceği, ülkemizin ciddi krizler yaşayacağını her zaman, her yerde paylaşıyorum. Toplumun hepsi, esnafından en büyük işadamına 81 milyonun hepsi bu acı ilacı içmek zorundadır. Sadece borçla yatırım yapılamaz, sonu uçurumdur. Sendikalar tarafından işçilere grev süresince ödenen dayanışma aidatının kaldırıldığını dün okudum. Sendika böyle bir yükümlülüklerinin olmadığını söylüyor. Böyle bir yükümlülükleri yoksa, sendika neden aidat toplar? Yıllardan beri toplanan o parayı sendikanın ne yaptığı beni ilgilendirmez. Benim işim de değil. Dayanışma aidatlarıyla grevi sürdürebileceklerine inanıyordum. Sendika böyle bir ücreti veremeyeceğim diyorsa, bizim çalışanlarımız, bizim kardeşlerimiz, aynı zamanda hemşerilerimiz çok ciddi sıkıntıya girecek demektir. O desteği sağlayamıyorsa, o zaman yüzde 22 zammı beğenmeyip elinin tersiyle iterek greve niye başladı, niye sürdürdü; bunu da sorgulamak gerekir.”
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!