Türk Toraks Derneği, Türkiye'deki hava kirliliğini yeni verilerle açıkladı. Partikül madde yönünden Türkiye'nin hava kalitesini ortaya koymayı hedefleyen Türk Toraks Derneği, 1 Ocak 2017 – 31 Aralık 2017 tarihleri arasındaki Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı'nın verilerini analiz etti. Avrupa Birliği limitlerine göre, Türkiye'de 180 istasyonun 156'sında (yüzde 87) geçen yıllara oranla daha fazla kirlilik saptandı. 62 istasyonda (yüzde 34) saptanan limit aşımı ise 180 günden daha fazla.
Türkiye'de hava kirliliği ölçümü yapan istasyonların 2017 yılındaki sonuçlarını ortaya koyan araştırmaya göre, yıl içerisinde en fazla sayıda kirlilik limitinin aşıldığı yerler, Amasya Şehzade (319), Bursa (316), Manisa (314), Adana Meteoroloji (309) ve Denizli Bayramyeri ile Niğde (289) oldu.
İzmir'de ise Gaziemir, Bayraklı, Bornova, Şirinyer, Alsancak, Karşıyaka, Güzelyalı ve Çiğli ilçeleri kirlilik limitini aşan yerler arasında.
Türkiye'deki hava kirliliğinin önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Türk Toraks Derneği Hava Kirliliği Dönem Grubu Eş Başkanı Dr. Nilüfer Aykaç Kongar, hava kirliliğinden en çok şehirdeki insanların etkilendiğine vurgu yaptı. Avrupa'da en az yeşil alanın Türkiye olduğuna değinen Kongar, şehirlerde kurulan AVM ve TOKİ binalarının şehirde az olan yeşil alanları yok ettiğini ve bundan dolayı şehirde yaşayan insanların astım atakları, KOAH, akciğer kanseri, çocuklarda ise akciğer gelişim geriliği, tüberküloz ve akciğer damar hastalıkları başta olmak üzere göğüs hastalıkları alanının önde gelen tüm hastalıklarına yakalandığına işaret etti.
Türk Toraks Derneği'nin hava kirliliğinin azaltılmasına dair önerileri ise şöyle: "Kömür, petrol ve doğalgaza dayalı enerji sistemleri, hem halk sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden hava kirliliğine, hem de dünyanın geleceğini tehdit eden iklim değişikliğine yol açmaktadır. Bu bağlamda iklim değişikliği ve hava kirliliği enerji üretiminde fosil yakıt kullanımından kaynaklanan bir sorunun iki farklı yüzüdür. İnce Partikül madde (PM 2.5) için Dünya Sağlık Örgütü'nün referans sınır değeri ulusal mevzuatta da aynen kabul edilmeli ve tüm istasyonlarda ölçülebilir olmalıdır. Bu kapsamda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili yönergesinde tanımladığı tüm kirleticiler ile ilgili sınır değerlerin tümünü Dünya Sağlık Örgütü referans değerlerine uygun biçimde revize etmelidir. Enerji, Trafik ve Kentsel Dönüşüm konularında Sağlık Etki Değerlendirmesi mutlaka zorunlu olmalı, yatırımların oluşturacapı sağlık etkileri bilgilenme hakkı çerçevesinde tüm açıklığıyla kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Hava kirliliğinin temel nedenlerinden birisi olan enerji konusunda, enerji arzı yerine talebi yöneten ve yönlendiren, dağıtımda enerji kaybını önleyen enerji verimliliği ve tasarrufunu önceleyen, tümüyle yenilenebilir ve karbonsuz bir enerji sistemini planlayan ve toplumsal katılım ile yerel – yerinden yönetimi vurgulayan bir enerji politikası hayata geçirilmelidir" dedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!