Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alimcan İnayet ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Emet, İzmir Üniversitesi Diplomasi ve Bürokrasi Kulübü tarafından düzenlenen ‘Doğu Türkistan Sorunu’ başlıklı panele konuk oldu. Panelde, Doç. Dr. Erkin Emet, ‘Doğu Türkistan Sorunu ve Türkiye Çin İlişkileri’, Prof. Dr. Alimcan İnayet de ‘Doğu Türkistan’ın Jeo-Politik ve Jeo-Kültürel Değeri’ konusunda sunum yaptı. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların, kendilerini Türk olarak gördüğünü ancak bu durumun Çin siyasi çevreleri tarafından kabul edilmediğini söyleyen Prof. Dr. İnayet, tarihi kaynaklara bakıldığı zaman Uygurların Türk olduğuna dair çok sayıda belge bulunduğunu vurguladı. Uygur Türklerinin, tüm din ve kültürlere karşı eşi benzeri görülmeyen bir hoşgörüye sahip olduğundan söz eden Prof. Dr. İnayet, “Doğu Türkistan’da değişik kültürlerin sentez edilmesi ile kendine has bir kültür yapısı ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
En önemli sorun asimilasyon
Uygur Türklerinin büyük sorunlarla karşı karşıya geldiğini, bunlardan en önemlisinin de asimilasyon meselesi olduğunu belirten Prof. Dr. İnayet, bu durumun tarihi bir sebebi olduğunu dile getirdi. 19. yüzyılda, Batılıların Çin’e yaptıkları çift yönlü saldırının, Çin’de stratejik anlamda büyük bir kaygı yarattığını ifade eden Prof. Dr. İnayet, bu sebeple Çin’in etkili bir saldırı hattı oluşturabilmek için Doğu Türkistan’ı işgal ettiğini anlatarak, “Bu, 19. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan stratejik bir planın sonucudur. Çinliler, Doğu Türkistan’ı işgal ettikten sonra burada yaşayan Türkleri pasifize ederek, Çinlileştirmeye çalıştı. Bununla da yetinmedi ve ülkeye Çinli göçmen yerleştirme politikası uyguladı. Bugün Doğu Türkistan nüfusunun yüzde 50’sinden fazlasını Çinliler oluşturuyor” dedi.
Doğu Türkistan tehditlere karşı bir kalkan
Çin’in, Orta Doğu ve Avrupa’ya açılmasının yanı sıra Orta Asya’nın enerji kaynaklarının Çin’e naklinde de, Doğu Türkistan’ın çok önemli bir geçit görevi gördüğüne dikkati çeken İnayet, “Bugün Doğu Türkistan, Uzak Doğu’nun Batı’ya, Batı’nın da Uzak Doğu’ya açılan kapısı. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı durumunda bu bölge, Türk dünyasının Uzak Doğu’ya açılmasında bir köprü olacaktır. Bu nedenle bölge çok önemli bir stratejik konuma sahip” açıklamasında bulundu. Doğu Türkistan’ın, Çin’i Batı kaynaklı tehditlerden, Orta Asya’yı da doğudan gelecek Çin tehdidine karşı koruyan bir kalkan olduğunu sözlerine ekleyen İnayet, “Bugün süper güç olma yolunda ilerleyen Çin, evlenme yolu ile Kazakistan ve Kırgızistan’a çok sayıda nüfus yerleştirdi. Bu, ileride büyük bir tehdit olacak. Eğer Doğu Türkistan bağımsız olmuş olsaydı, Türk Dünyasını Çin’den koruyan büyük bir kalkan olacaktı” ifadelerini kullandı.
“Gündeme gelmesinden mutluyuz”
Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanların, dinlerini istediği gibi yaşamalarına ve anadilde eğitim almalarına izin verilmediğini hatırlatan Doç. Dr. Erkin Emet ise ülkede din ve dil üzerinde oluşturulan baskının hala sürdüğünü dile getirdi. “Biz Türkiye’ye geldiğimizde, Doğu Türkistan’daki 20 milyon Türk, yıllardır insan hak ve özgürlüklerinden yoksun, yok edilme politikası ile karşı karşıya yaşıyordu ama bunu dinleyen hiçbir sivil toplum kuruluşu yoktu. Doğu Türkistan meselesi dünyanın gündeminde çok fazla yer almıyordu. Şimdi bu mesele gündeme gelmeye başladı” diyen Emet, Doğu Türkistan Sorununun, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda gündeme getirildiğini ve bu durumdan büyük mutluluk duyduklarını söyledi.
Türkiye’ye karşı ciddi bir sevgi var
Dünya Basınının Doğu Türkistan’a girmesinin hala yasak olduğunu ve oradaki medyanın da tamamen Komünist Parti’nin elinde bulunduğunu anımsatan Doç. Dr. Emet, sözlerini şöyle sürdürdü: “Uygur Türklerine yönelik ciddi bir karalama politikası var. Doğu Türkistan’da, ‘Uygur eşittir terörist’ algısını oluşturdular. Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri, dünyadaki en mazlum halklardan bir tanesidir. Biz orada okuduk, yaşadık. Üniversitede iken Çin pasaportu taşıyorduk ama bizim kültürel hayatımız Türk dünyası ile bir bütün. Biz Barış Manço dinler, Çalıkuşu romanını okurduk. Nazım Hikmet’i, Aziz Nesin’i bilmeyen yoktur. Doğu Türkistan’da Türkiye’ye karşı ciddi bir sevgi var.”
Etkinlik sonunda İzmir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Gülnur Erciyeş ile İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Bölüm Başkanı, Diplomasi ve Bürokrasi Kulübü Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Defne Erzene Bürgin konuşmacılara teşekkür plaketi ve çiçek takdim etti.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!