Kanserle mücadele konusunun her geçen biraz daha önem kazandığını vurgulayan İzmir Halk Sağlığı Müdürü Bediha Kızılkaya, "2013 yılında “Dünya Kanser Bildirge” si yayınlanmış ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulanmış, ana hedef “Kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı alanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması” olarak belirlenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, her yıl 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde, Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) ve ortak kuruluşları, milyonlarca ölüme neden olan ve pek çoğu önlenebilir olan kanser hastalığına karşı toplumsal bilinci artırmak, farkındalık yaratmak amacıyla tüm dünyada kampanyalar düzenlemektedir. Ülkemizde yılda yaklaşık 175 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Kanserli olguların yaklaşık üçte ikisi erkeklerde görülmekte olup, bölge veya şehirlerimiz arasında kanser görülme sıklığı açısından önemli farklılıklar bulunmamaktadır.
İzmir'de en sık akciğer ve meme kanseri görülüyor
İzmir Halk Sağlığı Müdürlüğü Kanser Şubesi verilerine göre İzmir’de en sık görülen kanserlerin erkeklerde akciğer, prostat, mesane, kolorektal (kalın bağırsak), mide kadınlarda ise meme, tiroid, kolorektal, korpus uteri (rahim) ve akciğer kanserleri olduğuna dikkat çeken Kızılkaya,"İlimizde tarama çalışmaları Toplum Sağlığı Merkezleri, Aile Hekimleri ve Bornova, Konak, Karabağlar, Karşıyaka, Balçova, Buca ve Menemen KETEM (Kanser Erken tanı Tarama ve Eğitim Merkezi) tarafından yürütülmektedir. Meme (mamografi), serviks (HPV-DNA) ve kolorektal kanser (GGK) taramaları bu merkezlerde ücretsiz olarak yapılmakta olup yapılan kanser tarama sayıları her geçen gün artmaktadır. Kanserlerin üçte biri ise ikincil korumayla, yani erken tanı ile kontrol edilebilmekte ve kanser ölümleri azaltılabilmektedir. Meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri şikayetsiz erken tanının, yani hayat kurtarmanın mümkün olduğu kanserlerdir. Bunun için uygun tanı yöntemleri belirli aralıklarla sağlıklı bireylere uygulanarak toplum taramaları yapılır. Ülkemizde de ulusal tarama standartlarına bağlı olarak meme, kolorektal ve serviks kanserleri taramaları yapılmakta ve toplumun kanserler konusundaki farkındalığı arttırılmaya çalışılmaktadır. Bu tarama programı kapsamında; 40-69 yaş arası kadınlara meme kanseri taramasına yönelik olarak her iki yılda bir mamografi, 30-65 yaş kdınlara beş yılda bir rahim ağzı kanseri taramasına yönelik HPV-DNA testi ve 50-70 yaş arasındaki kişilere kolorektal kanser taramasına yönelik GGK(Gaitada gizli kan) tarama testleri uygulanmaktadır" diyerek kanserde erken teşhisin önemine dikkat çekti.
Kanser, korunma yolları olan bir hastalıktır
Kanserden korunmanın da mümkün olduğuna dikkat çeken Kızılkaya şunları söyledi: "Doğru korunma stratejileri ile kanser vakalarının üçte biri önlenebilir. Çevresel etkenler kanser oluşumunda % 90-95 oranında etkilidir. Kanser oluşumunda etkisi olan kötü beslenme, sedanter yaşam, tütün ve alkol kullanımı ile güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma gibi çevresel etkenlerin kontrol altına alınması kanser görülme sıklığını azaltacaktır. Dolayısıyla sağlıklı yaşam davranışları ile kansere karşı korunulabilmekte ve tarama programları sayesinde erken teşhis konularak yaşam süreleri uzatılabilmektedir. Birincil korunma, yani doğrudan korunma, bilinen risk faktörlerinden uzak durma yoluyla hastalığı önlemeye yöneliktir ve kanserde en etkili korunma yoludur. Kanserlerin üçte biri bu yolla önlenebilir.
Bir bireyin kansere yakalanmasını etkileyen faktörler; genetik, biyolojik, davranışsal ve çevresel olarak sıralanabilir. Kanserlerin üçte biri önlenebilir, üçte biri erken yakalanabilir, geriye kalan üçte biri ise uygun tedavi ve destek tedaviden yararlanabilir. Davranışsal ve çevresel faktörlerin azaltılması ve kontrolü, kanser hastalığının oluşum risklerini azaltmaya ve seyrini değiştirmeye yönelik eylemin temel taşı niteliğindedir. Sigara, kötü hava, stresli bir yaşam, sağlıksız gıdalar kanser olmamıza neden olan en önemli etkenler. Kötü arkadaş insanı kötü eder misali bu etkenlerden uzak durarak, bu yöndeki olumsuz alışkanlıklarımızı değiştirerek, dünyada ve ülkemizde sebebi bilinen ölümler sıralamasında, kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sırada yer alan, maddi, manevi kayıplarının yanı sıra sosyoekonomik yönden de yük teşkil eden kanser hastalığından en baştan korunmuş oluruz."
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!