İzmir Barosu'ndan kadına yönelik şiddet paneli

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezi tarafından, Baro Konferans Salonu'nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle "Kadına Yönelik Şiddetin Görünmez Yüzü" konulu panel düzenlendi. Panele, İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Itır Bağdadi, İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi avukat Nuriye Kadan, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ve CNN Türk haber spikeri Büşra Sanay konuşmacı olarak katıldı.

Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu olarak özellikle kadın ve çocuk hakları konusuna çok önem verdiklerini belirterek, bu anlamda da çalışmaların komisyon olarak değil birer merkez çatısı altında sürdürüldüğünü belirtti. İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi'nde 320 civarında avukatın gönüllü olarak çalışma yürüttüğünü söyleyen Özcan, göreve geldiklerinde yeniden düzenledikleri İzmir Adliyesi'nde bulunan Kadın Hakları Merkezi'nde başvurucular ile gönüllü avukatların birebir görüşme imkanına kavuştuklarını dile getirdi. Gönüllü avukatlar aracılığıyla şiddet mağduru kadınlar hakkında gerekli başvuruların bu Merkez aracılığıyla yapıldığını söyleyen Özcan, “İzmir'de bunu yapan başka bir kurum yok” dedi. Başvurulara ilişkin istatistiki bilgiler de veren Av. Aydın Özcan “geçtiğimiz yıl yapılan 2500 civarında şikayetin neredeyse 1950 civarı kadına yönelik şiddetle ilgili yapılmıştır ve İzmir Barosu bu davalarda kadınların yanında aktif olarak rol almıştır” dedi. Ülkemizde kadına yönelik şiddetin gün geçtikçe arttığını belirten İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, “bu durumun biraz da ülke gündemiyle alakalı olduğunu düşünüyorum” dedi.

Son günlerde bir grup milletvekili tarafından TBMM'e verilen cinsel istismar failinin mağdurla evlenmesi durumunda ceza açıklanmasının geri bırakılması şeklindeki değişiklik önergesine de değinen Özcan, bu konuda da İzmir Barosu'nun dik bir duruş sergilediğini belirtti. “Bu önergenin geçmemesi için her türlü girişimi yaptık. Doğrusu bütün halk olarak sivil toplum kuruluşları olarak harekete geçtik ve o tasarının geri çekilmesine hep birlikte vesile olduk. Bir nevi siyasi iktidarı doğru yola çekmiş olduk. İşte baroların görevi bu. Halkımızın sözcüsü olmak, siyasi iktidar tarafından yapılan veya yapılmak istenen yanlışları ortaya koymak ve dolayısıyla bunlardan vazgeçirmek” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin kabul edilemez olduğunu, bir hukukçunun darbelerden medet ummasının, onu savunmasının mümkün olmadığını belirten Av. Aydın Özcan, “15 Temmuz'da, yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yırtıp attığımız Sevr'in yeniden hayata geçirilmek istenildiğini gördük” dedi. 15 Temmuz'un sıcak günlerinde çıkartılan OHAL’in, KHK’lerin üç aylık bölümünü anlayışla karşılıyoruz diyen Özcan “Ama sürekli bunun üç ay üç ay uzatılmasını da kabul etmeyeceğimizi İzmir Barosu olarak çok açık bir şekilde kamuoyu ile paylaştık” dedi Kamuoyuna açıklanan “hukuka çağrımızdır” başlıklı metni TBMM’deki başbakan, muhalefet liderleri dahil olmak 550 milletvekiline gönderdiklerini söyleyen Av. Aydın Özcan, “milletvekillerimizin yeminlerine sadık kalmalarını istedik” dedi. Ülkemizin 15 Temmuz öncesinde torba yasalarla yönetilmesine, iç güvenlik yasa tasarılarıyla temel hak ve özgürlüklerimizin kısıtlanması yönündeki girişimlere İzmir Barosu öncülüğünde 79 baro ve Türkiye Barolar Birliği'nin katıldığı ve İzmir'de gerçekleştirilen Türkiye Adaletini Arıyor başlıklı bir mitingle protesto ettiklerini belirten Özcan, “o gün torba yasalarla bu ülkeyi yönetmeyin diyorduk. Şimdi de yine İzmir Barosu olarak diyoruz ki kanun hükmünde kararnamelerle bu ülkeyi yönetmeyin. Milletvekillerine gönderdiğimiz o mektupta da diyoruz ki, ey milletvekilleri yemininize sahip çıkın ve görevinizi yapın. KHK’lara karşı çıkın. Hukukun üstünlüğünü savunun, yargı bağımsızlığını savunun. Bu ülkede şu anda en çok ihtiyacımız olan şey hukuk, adil yargılanma hakkı. Siz adil yargılanma hakkını ortaya koymazsanız, hukukun üstünlüğünü ortaya koymazsanız, yargı bağımsızlığını ortaya koymazsanız yarın size bu gerekçelerle yurtdışından istediğiniz teröristleri vermezler. Hukuksuzluğun ancak ideal hukuk devletiyle aşılacağını hepimizin bilmesi gerekir. Başta siyasi iktidarın, siyasi partilerin bu hukuksuzluğun ortadan kalkması için, ideal hukuk devletinin hayata geçmesi için mücadele vermesi gerektiğine inanıyorum. Tabii ki başta barolar olmak üzere bütün bireylerin de bu değerler için mücadele etmesi gerektiğine inanıyorum” dedi.

Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun kadın ve çocuk haklarına yönelik ihlaller ile Atatürk’e ve Cumhuriyet Devrimlerine yönelik saldırıları Türkiye’nin neresinde olursa olsun takip ettiğini, şikayetçi olduğunu ve açılan davalarda müdahillik talebinde bulunulduğunu da belirtti.

İzmir özelinde kadın haklarına ilişkin Büyükşehir Belediyesi ile yakın zamanda imzalanan protokolün gereğini kısa süre içerisinde yerine getireceklerini de söyleyen Özcan, “tüm metro istasyonları, otobüs durakları ve halkımızın bulunduğu her noktada İzmir Barosu’nun kadına yönelik şiddet konusundaki çalışmaları ve şiddet mağduru kadınlarımızın izleyecekleri yollar ve hakları konusunda bilgilendirmeler yapılacaktır” dedi. Aynı zamanda ilçe belediyeleri ile de görüşmeler yapıldığını söyleyen Özcan, “başta yerel yönetimler olmak üzere bu alanda çalışan tüm STK’larla deneyimlerimizi paylaşmaya ve işbirliği yapmaya hazırız” dedi.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise, cinsel istismar önergesine değinerek, önergenin geri çekilmesinin yeterli olmadığını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nın istifa etmesi gerektiğini söyledi. 

Aynı zamanda ensest üzerine bir kitabı da bulunan haber spikeri Büşra Sanay, "ensestin toplumun kanayan bir yarası olduğunu belirterek konuyla ilgili toplumun da çok bilinçsiz olduğunu söyledi.

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan ile öğretim görevlisi Bağdadi ise kadının uluslararası alanda yaşadıklarına değindi.

Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.