Bir grup milletvekili tarafından “Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir" şeklinde verilen değişiklik önerisinin genel kuruldan çıkmaması için İzmir Barosu tarafından bir faks eylemi gerçekleştirildi. İzmir Barosu’nun adliye biriminde yapılan eyleme İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan ve çok sayıda avukat destek verdi.
Avukatlar tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilen metinde iç hukuk ve uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükler hatırlatılarak, “verilen değişiklik teklifi, 12-15 yaş grubunda olan çocuğun ya da ailesinin "rızası" halinde, suçun failini cezadan kurtarmaya yöneliktir ve kabul edilmesi halinde Cinsel istismar suçu normalleşecek ve faili aklanacaktır. TCK m.103’de cezaların alt ve üst sınır aralıklarını çocuk yaş aralıklarına göre tespit eden bir düzenleme yapılmalı, yeni yapılacak düzenlemelerin, hukukçular ile sivil toplum kuruluşlarının da katılımları ile yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler ve evrensel normlar doğrultusunda ele alınması çağrısında bulunuyoruz” denildi.
TBMM’ne gönderilen metnin tamamı şöyle:
Sayın Meclis Başkanımız, Sayın Milletvekilleri,
Bilindiği üzere, TBMM Genel Kurulu'na, 17 Kasım 2016 tarihinde, 438 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşülmesi sırasında, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, ve Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu imzalarıyla sunulan önerge ile;
“(2)Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir" şeklinde bir düzenleme talep edilmektedir.
Verilen değişiklik teklifi, 12-15 yaş grubunda olan çocuğun ya da ailesinin "rızası" halinde, suçun failini cezadan kurtarmaya yöneliktir ve kabul edilmesi halinde Cinsel istismar suçu normalleşecek ve faili aklanacaktır.
Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın“ailenin korunması ve çocuk hakları” başlıklı 41.maddesinde;“her çocuğun, korunma ve bakımdan yararlanmaları, yüksek yararlarına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babalarıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu” ve aynı madde ile ; “devletin, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alma yükümlülüğü” düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, devletin, çocukları korumak konusunda yükümlülüğü bulunmaktadır.
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 3.maddesinde ise “Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir” denilmek suretiyle çocukların hakları kullanılırken yüksek yararlarının esas alınacağı ilkesi getirilmiştir.
Sözleşmenin 19. Maddesinde de; "Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, çocuğun bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar. Bu tür koruyucu önlemler; çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar, durumun gereklerine göre çocuğa gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.” denilmektedir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, 18 yaş altındaki bireylerin yetişkinlerden daha farklı ve özel ihtiyaçlara sahip olmasından yola çıkılarak, çocuklar için ayrıca hazırlanan bir sözleşmedir.
Önergenin kabulü halinde, özellikle çocuğa karşı cinsel istismarın kurumsallaşması anlayışını doğuracak olan düzenleme, evlenme yaşının yeniden düşürülmesine yol açacak böylece çocuk evlilikleri daha da yaygın hale gelecektir.
Çocuk yaşta evliliklerin fiili durumdan yasal zemine geçirilmesinin yolunu açan değişiklik teklifi ile getirilmek istenen düzenleme sonrasında yasadan ilk etapta dört bin kişinin yararlanacağı ve tahliye olacağı da belirtilmektedir.
Hukuki eksiklik ve sosyal sorunlardan kaynaklanan sebeplerle cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda önemli bir artış olduğu görülmektedir. Cinsel saldırı ve cinsel istismar suçlarında istatistiklere de yansıyan %400’lük artış göz önüne alınırsa çocukların ve kadınların özel yasal korumaya ihtiyaçları bulunduğu tartışmasızdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, ayrıca Çocuk Hakları Bildirgesini ilan ederek ana ve babaları, kadın-erkek herkesi, gönüllü kuruluşları, yerel makamları ve Hükümetleri bu hakları tanımaya, bildirgede yer alan ilkeler uyarınca alınacak yasal önlem ve hakları gözetmeye çağırmaktadır. Tüm bu yasal düzenlemelerin verdiği sorumlulukla, İzmir Barosu olarak bu yanlıştan acilen dönülmesini bekliyor ve kabul edilemez bu önergenin geri çekilmesini, tüm milletvekillerimiz tarafından reddedilmesini diliyoruz.
TCK m.103’de cezaların alt ve üst sınır aralıklarını çocuk yaş aralıklarına göre tespit eden bir düzenleme yapılmalı, yeni yapılacak düzenlemelerin, hukukçular ile sivil toplum kuruluşlarının da katılımları ile yukarıda bahsi geçen yasal düzenlemeler ve evrensel normlar doğrultusunda ele alınması çağrısında bulunuyoruz.
Saygılarımızla.21.11.2016
İzmir Barosu Başkanlığı
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!