Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “İzmir’in Kurudağ tepesinde astronomik gözlemler yapan Üniversitemiz Gözlemevi bünyesinde; Yıldızların Yapısı ve Evrimi, Çift Yıldızlar, Soğuk Yıldızlarda Manyetik Etkinlik, Uzun Dönemli Değişimler, Yıldız Kümeleri, Flare Yıldızları, Yıldız Sismolojisi ve Gezegenli Yıldız Sistemleri ile ilgili değişik boyutlarda teleskoplar ve teleskoplara bağlı algılayıcılar ile akademisyenlerimiz tarafından önemli bilimsel çalışmalar yürütülüyor. Güneş’i, Güneş yakınındaki tüm uzayı her yönüyle araştıran bilim insanlarımız elde ettikleri bulguların ardından gökcisimlerinin yapılarını ve doğalarını ortaya koyuyorlar. EÜ Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğretim üyeleri ile lisans ve lisansüstü öğrencilerinin araştırma yaptığı, Üniversitemizin Dünya’ya açılan penceresi olan Gözlemevi bünyesinde astronomi ve astrofizik alanlarında önemli keşifler yapılarak bilim dünyasıyla paylaşılıyor. Şimdi de bilim insanlarımız Güneş ve benzeri yıldızlarda patlamaları yönlendiren gizli bir mekanizmayı keşfettiler. Akademisyenlerimizi tebrik ediyorum” dedi.
“Bu tür patlamalar 160 yılı aşkın süredir araştırılıyor”
Yapılan araştırma ile ilgili bilgi veren proje yürütücüsü Doç. Dr. Dal, “Güneş ve ona benzeyen yıldızların yüzey ve atmosferlerinde, manyetik alan ve plazma etkileşimi nedeniyle çeşitli enerji çıkışları ve madde atımları yaşanır. Flare adı verilen bu patlamalarda ortaya çıkan enerjiler öylesine büyüktür ki, bir patlamadaki enerji İzmir ya da İstanbul gibi büyük bir şehrin bir haftalık enerji ihtiyacı karşılayacak seviyededir. Zaman zaman basında, ‘Güneş’te patlama oldu’ ya da ‘Güneş’ten parça koptu’ şeklinde haberlere konu olan olaylar, bu patlamalardır. Güneş’te bu tür patlamaların yaşandığı 1859 yılında bu yana, 160 yılı aşkın süredir biliniyor. Yıldızlarda da benzer hata daha büyük patlamalar keşfedileli neredeyse 80 yıl oldu. Onlarca yıldır üzerinde çalışılan bu patlamaların nasıl ortaya çıktığı net olarak bilinmiyor. Bildiğimiz, patlamaların enerjisi yıldız yüzeyindeki manyetik alan şiddetine ve plazma yoğunluğuna bağlı. Ancak Güneş ya da bir başka yıldız yüzeyindeki bir patlama çözülse de aynı yerdeki bir diğer patlama genellikle farklı seviyelerde ve şekillerde ortaya çıkıyor. Patlamaların, zamana ve enerjiye göre rastgele ortaya çıkışı, patlamaların yapısını daha da karmaşık hale getiriyor ki bu çözülememiş bir olgu olarak kalmış durumda” dedi.
“Patlamalar konusunda modellemeler yapıyoruz”
2004 yılından bu yana Ege Üniversitesi Gözlemevi’nde bu tür yıldızların düzenli gözlemlerini yaptıklarını ve bu konuda uzun yıllardan bu yana veri biriktirip, modellemeler yaptıklarını ifade eden Doç. Dr. Dal, “Bu gün geldiğimiz noktada, elimizdeki verinin istatistiksel modelleri, bugüne değin hiçbir araştırmacının fark edemediği bir mekanizmayı gözler önüne serdi. Her hangi bir yıldızda gerçekleşen flare patlamalarının frekansları incelendiğinde, farklı enerji seviyelerindeki flare patlamaları rastgele değil belirli bir düzene göre oluştuğunu net olarak ortaya koyduk. Yaptığımız çalışmanın sonucunda, Güneş ve benzeri yıldızlarda hangi enerji seviyesindeki flare patlamasının ne sıklıkla yaşanacağını belirleyen bir mekanizmanın varlığı ortaya çıktı. Bugüne değin hiç fark edilmeyen ve hiç beklenmedik bu mekanizmanın, flare patlaması gösteren hemen hemen tüm yıldızlarda var olduğunu da net olarak ortaya koyduk. Elde edilen sonuçlar ve böyle bir mekanizmanın ortaya çıkarıldığı, en prestijli uluslararası dergilerdeki yayınlarla tüm Dünya’ya duyuruldu. Bugüne kadar gizli kalmış bu mekanizmanın, işleyişini ne belirliyor? İşte şimdi bu soru üzerine yoğunlaştık. İlk bulgular, flare patlamalarında enerji çıkışındaki salınımlarla ilişkili gibi görünse de inceleme derinleştiğinde daha yeni bulgular ortaya çıkıyor ki devam eden araştırmalarda daha derinlerde gizli kalmış bu yapıyı resmetmeye çalışacağız” diye konuştu.
Doç. Dr. Dal, “Yaklaşık 160 yılı aşkın süredir üzerinde çalışılan ve halen daha tam olarak çözülememiş bu tür patlamalarda, Ege Üniversitesi olarak kendi olanaklarımızla elde ettiğimiz verilerden yepyeni bakış açıları geliştirerek yapılan modeller ile böyle bir keşif yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Eğer imkan olur da Gözlemevimizdeki teleskoplarda yenileme yapılırsa, hiç şüphesiz bu çalışmalardan daha çok sayıda keşif ortaya çıkacaktır” dedi.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!