Proje kapsamında İzmir’de olası yıkıcı bir deprem öncesi uzun ve kısa vadeli tedbirlerin alınması amaçlanıyor. Ayrıca projenin çıktılarının yıkıcı bir depremden sonra arama-kurtarma çalışmaları ve hasar görmüş yapıların belirlenmesi çalışmalarına da kaynak oluşturması bekleniyor. Çalışma kapsamında; hasar potansiyeli olan bir deprem sonrası, işlevsel kalması son derece kritik olan özel binaların, yapısal ve yapısal olmayan hasar görebilirlik durumu ayrıca incelenecek.
DAUM koordinatörlüğünde yürütülecek projenin geniş katılımla yapılacağını anlatan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Üniversitemize bağlı Mühendislik Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü ve Mimarlık Fakültesi’ndeki konuyla ilgili alanında uzman akademisyenlerden bir ekip oluşturulacak. Proje, bu ekip ile İzmir Valiliği nezdinde önerilecek resmi kurumlar ve özel kuruluşlar, sivil toplum örgütleri ile halkın birlikte çalışmasıyla yürütülecek. Projeyi, Cumhuriyetimizin 100. Yıl kuruluş yıldönümünde yani 29 Ekim 2023 tarihinde tamamlamayı hedefliyoruz” dedi.
Çalışmanın İzmir açısından hayati önem taşıdığını belirten Rektör Hotar, “Kayıplarımızın acılarını hala yüreğimizde hissettiğimiz Samos Depremi ve takibinde artçı deprem fırtınaları konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu proje kapsamında, İzmir’de olası bir deprem tehlikesine karşı mevcut yapıların deprem güvenliğini inceleyeceğiz. Yeterli güvenliğe sahip olmayan yapılar için teknik, hukuki, sosyal ve mali açılardan uygunluk arz eden gerekli güçlendirme ilkeleri belirlenecek. Güncel bina stoğu, alt yapı, hizmet şebekeleri ve sıvılaşma tehlikesi taşıyan zemin ile diri fay zonu içinde kalan yapı stoğu tespit edilecek. Zemin-yapı etkileşimine dayalı haritalar hazırlanacak, deprem sonrası acil toplanma alanları uluslararası kriterlere göre gözden geçirilecek ve gerekli olması durumunda yeniden belirlenecek” diye konuştu.
Olası deprem senaryoları oluşturacaklarını söyleyen DAUM Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Sakınım planı, eylem planı, mevcut durum tespiti, yapıların deprem dayanımlarının incelenmesi, güçlendirilme önerileri ve son 20 yılda tüm bu alanlarda gerçekleşmiş olan önemli gelişmeleri de dikkate alarak, İzmir’in mevcut yapı stoğu karakterini yansıtan hasar görebilirlik ilkelerinin kullanıldığı deterministik ve probabilistik deprem senaryolarının üretilmesini hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!