Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 17 milyon 559 bin öğrencinin karne alarak 3 ay sürecek yaz tatiline girmesi, aileler için meraklı bir bekleyişin sonu oldu. Çocuklarının karnelerinde yıl boyu yapılan fedakârlıkların karşılığını arayan anne babaların kimi sevindi, kimi üzüldü. Uzun zamandır kafaları karıştıran “Çocuğum için nasıl bir yaz tatili planlamalıyım? Notları iyi olsa bile çocuğum tatilde kursa gitmeli mi yoksa istediği kadar televizyon seyretmesine izin mi vermeliyim? Verimli bir yaz tatili nasıl geçirilir?” gibi sorulara hala yanıt arayan aileler için İzmir Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Tüba Küçük Doğaroğlu, daha önemli bir soru olduğunu hatırlattı: “Peki anne babaların karneleri nasıl?”
Her çocuğun, öğrenme hızı, dikkat süresi, bellek, öğrenme sitili gibi bireysel farklılıklarının not olarak karneye yansımasının farklı olacağını hatırlatan Doğaroğlu, “Elinde kitapla evde gezinerek ders çalışan çocuklar olduğu gibi sessiz bir ortamda, masa başında ders çalıştığında daha büyük verim alan çocuklar da olabilir. Paragraf sorularında başarılı olamayan çocuğunuzun dikkat dağınıklığı olup olmadığını biliyor musunuz?” diye konuştu. Çocuklardan başarı beklemeden önce önemli olanın çocukların aileleri tarafından iyi tanınması ve ihtiyaçlarının doğru tespit edilmesi olduğunu hatırlatan Doğaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Çocuğunuzun ihtiyaçlarını ne kadar biliyorsunuz?
“Önerim, sonuç olan karneye odaklanmak yerine süreç olan bütün bir yıla odaklanmaktır. Karnedeki düşük notlara göre, çocuk öğrenememiş görünüyor olabilir. Peki, neden öğrenemedi? Ev ortamı nasıldı? Anne - babasının çocuğa yönelik tutumları nelerdi? Başarı odaklı bir annenin gözüne girebilmenin çabası ve kaygısıyla geçen bir yıl mı? Yoksa baskıcı bir babanın korkusu mu? Ya da onunla ilgilenmeyen bir aile mi? Öğretmenin kullandığı öğretme ve ölçme yöntemleri nelerdi? Öğretmenin çocuğa karşı tutumu nasıldı? Çocuğun dikkati, sağlığı nasıldı? Dikkati azsa nedeni neydi? Belki de küçük bir görme bozukluğu ya da minik bir işitme kaybı veya gerçekten bir dikkat eksikliği. Bir problemi ortadan kaldırmanın en iyi yolu o problemin nedenlerine odaklanmaktır. Nedenler bulunup çözümlendiğinde bir sonraki yıl daha başka daha istendik bir sonuç ile karşılaşmak mümkündür.”
Karnesini birlikte değerlendirin, incitmeyin, aşağılamayın
Karnenin, bütün yılın değerlendirmesinin yapılması için bir araç olduğunu hatırlatan Tüba Küçük Doğaroğlu, karne değerlendirmesinin aşağılayıcı ve incitici olmadan, çocukla beraber yapılmasının, onunla beraber çözüm yolları araması ve plan yapılmasının en iyi yöntem olduğunu söyledi. “Bu yolla sadece bir sonraki yıl iyi bir karne ile karşılaşmakla kalmayız aynı zamanda çocuğa, otokontrol becerilerinden biri olan, öz değerlendirme becerisini de öğretmiş oluruz. Öz değerlendirme ile çocuk kendi davranışlarını ve bu davranışların sonucunu gözlemler, duruma göre davranışlarında değişiklik yapabilir. Kısacası bu yolla bağımsızlaşır yani kişilik gelişiminde bir basamak daha yukarıya çıkabilir” diyen Doğaroğlu, yakın akraba ve arkadaşlarla kıyaslama yapmanın çocuğa suçluluk duygusu, kaygı, depresyon, özgüven eksikliği, düşük benlik algısı ve mutsuzluk olarak geri döndüğüne vurgu yaptı.
SEN DE DÜŞÜNCELERİNİ PAYLAŞ!